Gülay Afşar

Gülay Afşar

gulay.afsar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şaşkınlık, hayal kırıklığı ve çaresizlik. TEOG velileri olarak bu hafta neredeyse hepimiz böyle karışık duygular içindeydik. “Sınavlar çoktan bitti, sonuçlar da açıklandı” demeyin. Esas sınav, çocuğunuzun puanına rağmen onu nereye ve nasıl kaydettireceğiniz. Bu yılki iki aşamalı TEOG sınavının ikincisinde
17 bin tam puan yapan çocuk olunca, herhangi bir okula kayıt yaptırmak deveye hendek atlatmaktan zor hale geldi. Maksadı, çocuğu ortaokul sonrası liseye yerleştirmek olan sistemin, bizi dışarı atmak üzere olduğunu anladığımızdaysa şaşkınlığımız paniğe dönüştü.

Haberin Devamı

KAYIT HEZEYANI

TEOG’la alakamız yok demeyin. Türkiye’de her veli veya yakını bir gün mutlaka bu duyguyu tadacak. Böyle giderse, çocuğunuz olmasa bile komşunuzun, akrabanızın veya arkadaşınızın çocuğu için vekalet verilmek suretiyle o kayıt kuyruklarında bekleyeceksiniz. Ne demek istediğimi belirtmek için, son birkaç günde kendi adımıza yaşadıklarımızı anlatayım.

Bir kayıt hikayesi

Büyük telaş, 30 Haziran’da resmi sınav sonuçlarının açıklanmasıyla başladı. Özel okulların devlet okullarından farklı puan hesaplamaları olması dolayısıyla, çocuğumuzun puanı her okulda farklı çıktı. Onların hesaplarına göre olan puanımızca internet üzerinden ön kayıt yaptırdık.

Misal, çocuğumuzun o okulun hesabına göre 890 puanı varsa ve okulun taban puanı 880 ise, gönül rahatlığıyla ön kayıt yaptırdık.
“Nasılsa asil listeden kayda gideriz” dedik. Hatta, çocuğumuzun puanıyla eşit taban puan açıklayan iki okula daha ön kayıt yaptırdık. Örneğin başka bir hesaplamayla taban puanı 395 olan bir okula, yine onların hesabıyla çocuğumuzun puanı 395 olduğu için biz de ön kayıt yaptırdık.

3 Temmuz 17.00 itibarıyla okulların web sitelerinden açıklanacak sonuçları bekledik. Türkiye genelinde yüzde 1.38’lik dilime girmiş olan oğlumuz, ön kayıt yaptığımız okulların hiçbirinin asil listesinde yok! Yedeklerde de en iyi sıralamada 346’ıncı olmuş. Şaşkınlık ve hayal kırıklığına gark olduk. ‘Niye böyle oldu?’ diye kıvranırken anladık ki, tam puan yapan öğrenciler neredeyse tüm okullara ön kayıt yaptırıp, listeleri şişirmişler. Böyle olunca, o sözünü ettikleri ‘ay olarak yaşı küçük olanlar’ kriteri bile devreye girmiş, (ki nasıl bir kriterdir hiç anlamadım) bizim çocuk listelerde iyice gerilere düşmüş. Tablo böyleyken, ilk kayıt günü olan

Haberin Devamı

4 Temmuz’u mecburen es geçtik. Şişirilmiş asil listedekiler kayıt yaptırsın ki, bize ne kaldı görelim dedik. Yüzlerce tam puan alan öğrenciden ilk gün kesin kayıt yaptıranların sayısı okul başına 30-40 kişi civarında oldu. Yani asil olmayı hak ettiğimiz halde, gerilere düştüğümüz o listede yukarılara doğru yükselmeye başladık.

Ertesi gün, yani 5 Temmuz’da yedek listesinde en iyi sırada olduğumuz okula kesin kayıt yaptırabilme umuduyla gittik. Sabah 07.30’da yüzlerce velinin kuyruğa girdiğini görünce de pes etmedik. 09.00’da kapılar kapandı, soluklar tutuldu ve bir yetkili isimleri okumaya başladı. Gelmeyen her isim için bir oh çektik, ne de olsa şansımızı arttırdı. Nihayet, 148’inci sıradaki çocuğumuzun adı okununca, gözlerimiz doldu. Evet, zafer bizimdi. Sonunda, kesin kayıt yaptırabildik. Hâlâ umutla bekleyen yüzlerce veliyi dışarıda bırakarak, gururla işlemleri gerçekleştirdik.

Haberin Devamı

Dün itibarıyla kontenjanı dolmayan okullara sil baştan ön kayıtlar yaptırıldı. Bugün ise yedeğin yedeği olanlar, kapılarda bekliyor. Hatta veliler; bir okulda anne, diğerinde baba, bir diğerinde akraba, yetmezse yakın arkadaş, komşu veya şoförüyle beklemek suretiyle aynı anda 4-5 yerde birden şansını deniyor. Bize de bir tur daha denersek, şansımızın devam ettiğini, ilk kayıt yaptırdığımız okula yatırdığımız parayı yakarak, puanı daha yüksek bir yere kayıt yaptırabileceğimizi telkin ediyorlar. Ama yok, biz bu yarıştan çekiliyoruz. Hakkımız olanı almak için bu kadar yıpranmak, akıl kârı değil diyerek, ilk ulaştığımız okuldaki kaydımızla yetiniyoruz.

Hikayenin özeti; yarış, rekabet, akıl oyunları, ince hesaplar ve derin stratejiler. Hepsi sadece bir liseye kayıt yaptırabilmek için. Üstelik özel okullar kısmındaki bu hikayenin bir de maddi boyutu var ki, o ayrı bir konu. Şimdilik bu kadar diyorum ve okul kapılarında kalanlara bol şans diliyorum.