Bu hafta çocuklarımızın sınav heyecanıyla geçti. Meşhur deyişle ‘TEOG çocukları ve ebeveynleri’ olarak hep birlikte bir sınav daha verdik. Onların emeklerinin karşılığını almasını, daha önemlisi madden ve manen verdiğimiz mücadelenin hayatta da karşılığının olmasını canı gönülden diliyorum. Çünkü hayat başarısı çok kıymetli. Hatta toplam başarının sırrı tam da burada yatıyor. Sınav dereceleri ve okul birincilikleri ancak yeteneklerinizi, yeterliliklerinizi ortaya koyabildiğiniz ve sosyal kabul gördüğünüz zaman bir anlam kazanıyor.
Sahnede bir efsane
İş Sanat sahnesindeki konseri için buluştuğum usta müzisyen Selami Şahin, bu anlamda başarının gerçek bir sembolü. Sohbet ederken onun “Nereden nereye?” dedirten hayat hikayesini hatırladım.
Hatay’da Suriye sınırına yakın bir köyde, yoksul bir ailenin çocuğu olarak başlayan o hikaye, tam anlamıyla azmin zaferi. ‘Yaratıcılık yokluktan doğar’ sözüne her zaman inanırım, böyle birçok başarı hikayesi olduğunu da bilirim. Ama Şahin’in bir başka sırrı var: Kendisinin “Tanrı vergisi” diye anlattığı müziğe olan müthiş yeteneği. Mısırlı bir annenin çocuğu olarak Türkçe’yi ilkokula başladığında öğrendi. Öğretmenleri, “Sen şarkıcı olacaksın” demişlerdi ama nasıl? Tek duyduğu köyde dinlediği radyoyken bile, aslında müziği kafasına koymuştu. O koşullarda müzik eğitimi imkanı yoktu elbette. O da içindeki müzik aşkıyla notaları kendi kendine çözdü.
İstanbul’a geldiğinde 15 yaşını bitirmemişti. Bir Yeşilçam filmi misali, kendini yanlışlıkla Beyoğlu’nda, Ağa Cami’nin önünde buldu. O gün dua etti şarkıcı olabilmek için. İşte asıl hikaye o andan sonra başladı. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen duası kabul oldu. 1968 yılında yaptığı ilk bestesi ‘Sen Mevsimler Gibisin’ ‘Altın Kelebek En İyi Eser’ ödülünü aldı. Takip eden yıllarda o şarkıyı söylemeyen yorumcu kalmadı. Selami Şahin, geçen 50 yılda durmaksızın üretti. Mısırlı kökeninden gelen gırtlak nameleri ve özel sesiyle yorumculuğu tartışılmazken, söz yazarlığı ve besteciliği Şahin’i ayrıcalıklı kıldı. 370 bestesinin en az 200’ü hit oldu.
Türkiye’nin en önemli ses sanatçıları hep onun besteleriyle kariyerlerinde mesafe aldı. Zeki Müren, ‘Eskimeyen Dost’ ve ‘Gitme Sana Muhtacım’ gibi onlarca Selami Şahin bestesini okudu. Keza İbrahim Tatlıses’in yorumuyla her biri klasik olmuş 10’a yakın şarkıda yine Şahin imzası vardı. Tanju Okan’ın efkarlı bir anında söylediği o söz; “Benim en iyi dostum; içkim, sigaram” Şahin’in kaleminden bir klasiğe dönüştü. Yıllar içinde , “Bu şarkı da mı onun?” diye keşfettiğimiz daha böyle sayısız eserle Selami Şahin efsanesi giderek daha da büyüdü, Türkçe müziğin hâlihazırdaki kült ismi haline geldi.
Ve geçen salı akşamı İş Sanat Sahnesi’ndeki özel konserinde tüm bu anılarını anlatırken, gözlerindeki çocuksu heyecan, mutluluğun tarifiydi. ‘Selami Şahin ile Yarım Asırlık Senfoni’ konserinde, sanatçıya İstanbul Opera Orkestrası ve yaylı sazlar solistleri eşlik etti. Şef Serdar Yalçın’ın düzenlediği en güzel Şahin şarkılarıyla, İş Sanat müdavimi müzikseverler emsalsiz bir akşam yaşadı. Türkiye’nin önemli opera sanatçılarıyla birlikte şarkılarını söylerken, Şahin’in coşkusu görülmeye değerdi. Onun müziğinde, doğu ile batı, klasik ile fantazi ve söz ile saz en güzel şekilde buluştu. Konseri izleyen bizlere de böylesine özgün projelere vesile oldukları için İş Sanat ekibine teşekkür etmek düştü.
Selami Şahin yeni albümler hazırlıyor. Sıfır şarkılardan oluşan bir solo albüm yakında geliyor. Ayrıca anlamlı bir düet albüm projesi var. Şarkılarını genç ve yetenekli seslerle birlikte seslendirerek, yeni isimlere el vermeyi arzu ediyor. Sözün özü; Şahin’in ikinci 50 yılı yeni projelerle çoktan başlamış gözüküyor.