BU HİKAYELERİ BİZ YAZDIK

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün amacına hizmet edebilmesi için birçok farklı mecrada, günlere yayılan farklı etkinlikler düzenleniyor. 1900’lerden bugüne, kadının toplumsal ve bireysel olarak hak ettiği eşit konuma kavuşması için mücadele sürüyor.

Birleşmiş Milletler, dünya genelinde kadın-erkek eşitliği için 2030 yılını hedef alıyor. Belli ki, tüm dünyada daha çok yol alınması gerekiyor. İşte bu yüzden, geleceğe umutla bakabilmek için pes etmeden hakkını arayan kadınlara ve onlara destek veren akıllı erkeklere ihtiyacımız var.

Kadın-erkek eşitliği konusunda iş dünyası da sorumluluk alıyor. Nitekim, Sabancı Holding’in bu yıl düzenlediği ‘Hayata Yön Verenler’ toplantısında dinlediğimiz ilham veren başarı hikayelerinin ardından, bu ülkenin kadınlarına olan güvenim daha da artıyor. Yüz yıl önce, milletinin bağımsızlığı için korkusuzca cepheye giden ve yeni bir ülkenin kuruluşunda cesaretle önde olan Türk kadını, şimdi de gelecek nesiller için aklını ve gücünü kullanacak elbette. Münferit başarı hikayelerini önemsiyorum. Yurt içinde ve dışında başarılarıyla anılan, hedeflerine ulaşan kadınlarımızı tanımak ve tanıtmak gerektiğine inanıyorum.

Örneğin; Profesör Feryal Özel, genç yaştaki başarılarıyla göz kamaştırıyor. İstanbul doğumlu, Üsküdar Amerikan Lisesi’nden mezun olduktan sonra, Columbia Üniversitesi’nde fizik ve matematik dallarını onur derecesiyle bitirmiş. Doktorasını Harvard Üniversitesi’nde tamamlamış, NASA’daki ilk Türk bilim kadını.

NASA’nın yeni uzay teleskobu çalışmalarının başkanlığını üstlenmiş. Kara delikler, nötron yıldızları ve galaksilerin oluşumları konusundaki çalışmalarıyla bilim dünyasına adını yazdırmış. Özel’in adı, aralarında Einstein’ın da yer aldığı ‘büyük fikirler’le birlikte anılıyor. Aynı zamanda iki kızı ve kendisi gibi astrofizikçi eşiyle birlikte, özel hayatında da başarısını sürdürüyor.

Eğitime gönülden katkı

Bir diğeri ise; “Eğitim aşktır, eğitimciyse aşık” diyen uzman öğretmen Melahat Aydın. Muş’tan başlayan bir eğitim seferberliğinin gönüllü öğretmeni olmuş.

Okula gönderilmeyen veya okulu bırakmak zorunda kalmış çocuklarımızın eğitime döndürülmesi için başlatılan bir projenin öncü neferleri olarak, beş köyle başlayıp 90 köye ulaşmışlar. Yeri geldiğinde at üzerinde mezralara gitmişler, yeri geldiğinde kapı kapı dolaşıp anlatmışlar, aileleri ikna edip, çocuklarımızı okullandırmışlar. Aydın da evli ve iki çocuk annesi. Halen Muş’ta görevine devam ediyor.

Feryal Özel ve Melahat Aydın, sayısız başarıya imza atan kadınlardan sadece ikisi. Biz kadınlar, daha nice böyle hikayeler yazdık, yazmaya devam edeceğiz. Hikayelerimiz ilham verecek, umut olacak. Diliyorum ki,

töre cinayetlerine kurban ettiğimiz değil; bilim, teknoloji, sanat, spor ve eğitim alanlarında dünya çapındaki başarılarıyla gururlandığımız kadınlarımız namusumuz olacak.

KÜLTÜR SANATA VERGİ TEŞVİĞİ

Geçtiğimiz aylarda İKSV tarafından gerçekleştirilen bir çalışma gösterdi ki, milletçe kültür sanata hayli mesafeliyiz. Sinemaya, tiyatroya ve konsere giden kişi sayısı kısıtlı. Sanatın takipçisi, izleyicisi değiliz. İlk bakışta, bu bir tercih gibi gözükse de belki de git gide pahalı olan kültür sanat eserleri ve etkinliklerinden vazgeçmek zorunda kalıyoruz. Pahalı olmasının en önemli nedeniyse yüksek vergiler...

Organizasyonlarda KDV’ye ek olarak eğlence, stopaj ve gelir vergisi de alınıyor. Bütün bunlar bilet fiyatlarını daha da yükseltiyor.

Nitekim, Bakanlar Kurulu’nun beyaz eşya ve elektrikli ev aletlerindeki ÖTV’yi 30 Nisan’a kadar sıfırlaması ve konutta KDV düzenlemesi yapması üzerine, bu indirim “Kültür sanat eser ve etkinliklerinde uygulanamaz mı?” sorusu gündeme geldi.

Pozitif Müzik CEO’su Cem Yegül’ün dediği gibi “Türkiye’deki insanların çoğu kültür sanat etkinliklerini bir lüks ya da bir külfet olarak algılıyor. Ve maalesef bunlardan mahrum kalıyor.”

İşte bu yüzden, sanata vergi teşviği için dile getirilen çağrıya ben de gönülden katılıyorum.