18.02.2012 - 21:17 | Son Güncellenme:
MUSA KESLER
Boyut Yayınları’ndan çıkan ‘Yok Olmadan Önce Görülmesi Gereken 100 Yer’ kitabı, insanoğlunun hoyratça kullanmasına rağmen hâlâ bozulmadan kalabilmeyi başaran coğrafyalara götürüyor bizi. Listeden 10’unu seçtik, görmeniz için elinizi çabuk tutmanız dileğiyle
Dünyanın merkezinde hep kendini gören insanlık, bütün bir evrenin kendi etrafında döndüğünü düşünüyor olabilir. Ancak, tabiatın kendi kuralları da kendi mecraında binlerce yıllık kusursuz bir döngü içinde işlemeye devam ediyor. Fakat gelin görün ki, insan hayatını kolaylaştırmak için yüzlerce yıldır teknoloji ve sanayide yaşanan ilerleme, doğanın bu kusursuz döngüsünü bozarak, nice tabiat harikasını yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu harikalara dikkat çekmek isteyen Boyut Yayınları da, ‘Yok Olmadan Önce Görülmesi Gereken 100 Yer’ adlı bir çalışma hazırladı. İşte o listeden seçtiklerimiz:
Kilimanjaro Dağı (Tanzanya): Hemingway’ın 1936’da yayımlanan “Kilimanjaro’nun Karları” adlı romanıyla bir efsaneye dönüşen Kilimanjaro Dağı, dağın eteklerinde yaşayan Masai Kabilesi’ne göre aynı zamanda ‘Tanrı’nın evi’. Kilimanjaro’nun tepesindeki karlar küresel ısınmadan nasibini almış. Uzmanlara göre, 2020’de bu karlar tamamen eriyecek ve ‘efsane’ o meşhur görüntüsünü kaybedecek...
Zackenberg (Grönland): Bölgeye özgü Misk Öküzü gruplar halinde yaşar. Tehdit gördüklerinde kendilerini ve yavrularını korumak için çember oluşturarak savunmaya geçerler. Isınma sebebiyle yağışlar artıyor, yağışlar artınca kar örtüsü de kalınlaşıyor. Böyle olunca da Misk Öküzü’nün kışın zor şartlarında toynaklarıyla karı kazması ve ot bulması zorlaşıyor...
Zahara de la Sierra (İspanya): İspanya’nın güneyinde, yeşil otlaklar ve zeytin bahçeleriyle çevrili Endülüs’te yer alıyor. Önümüzdeki 100 yıl içinde artacak sıcaklık ve yağışlarla, zeytin bahçeleri ve yeşilliklerin yok olması muhtemel.
Franz Josef Buzulu (Yeni Zelanda): Yerel Maori dilindeki adı ‘Ka Roimata o Hinehukatere’ yani “Hinehukatere’nin Gözyaşları’. Efsaneye göre, sevgilisi çığ altında ölen bir kızın gözyaşları dağın kenarından süzüldükten sonra donarak
buzulu oluşturmuş. Buzul da, küresel ısınmanın tehdidi altında...
Sulu-Sulawesi Denizi (Malezya): Sulawesi Denizi’nde tarih boyunca göçebe olarak yaşayan Bajau halkının su içindeki vatanı... Hasırdan yaptıkları tekneleriyle balık tutan, yemek yeyip uyuyan Bajaular, sade bir hayat yaşıyor yüzyıllardır. Bugün sadece yüzde 10’u, bu hayatı devam ettiriyor. Gelişen teknoloji Bajauların yaşam kültürünü yok ediyor.
Kordofan (Sudan): Mısırlıların mumyalama işleminde ihtiyaç duyduğu ve eski çağlardan beri resimleri boyamakta kullanılan ‘Arap Zamkı’nın en kalitelisi, bu bölgede üretiliyor. Meşrubat sanayinin yanı sıra birçok ürünün imalatında önemli yer tutan bu zamkın ana maddesi ağaçlar da iklim değişikliği tehlikesine maruz kalıyor...
Timbuktu (Mali): Sahra Çölü’nün kıyısındaki şehir, bir zamanlar çöldeki ticaret yollarının tam ortasında yer alan önemli bir ticaret merkeziymiş... 14 ve 16’ncı yüzyılda bu şehirde inşa edilen üç cami bugün UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde. Genel olarak çamurdan inşa edilen camiler, iklim değişikliğine karşı çok hassas...
Amman (Ürdün): Son yıllarda Filistin ve Irak’tan aldığı göçlerle Amman’ın nüfusu arttı. Yeni bina ve yerleşim alanları mantar gibi çoğaldı. Suyun her damlasının altın değerinde olduğu şehirde, Lut Nehri’nin kuruma tehlikesi var.
Boş Bölge (Suudi Arabistan): Binlerce kilometreralik uçsuz bucaksız bir kum denizi burası. 300 metreye varan boyutlarıyla Mars’ı andıran kumul tepeleri, sert şartlara alışkın Bedeviler ve develerine yol gösteriyor. Artan sıcaklıklar bu sert ve sıcak bölgenin eko-sistemini yok etmek üzere...