28.04.2021 - 11:59 | Son Güncellenme:
Türk Pop Müziği'nin önemli isimlerinden olan Yeliz, Armağan Çağlayan'ın YouTube programına konuk oldu. İtalyan Lisesi'nden arkadaşı Nilüfer'in desteğiyle müzik hayatına başladığını söyleyen şarkıcı, evliliklerinde yaşadığı şiddet olaylarını ve geçirdiği zor günleri anlattı. Annesine söylediği bir yalan sonrası şöhret kapılarının aralandığını belirten müzisyen, aşk yaşadığı Özcan Deniz hakkında da çok konuşulacak açıklamalarda bulundu.
Nilüfer ile okul arkadaşıydık. Öğlen aralarında şarkı söylerdi. O zamanlar benim aklım hostes olup, uçmaktaydı. Sesimin güzel olduğunun farkında değildim. Sonra Nilüfer mezun olup, gitti. Sonra Nilüfer'in 'Dünya Dönüyor' şarkısı çıktı. Bir baktım sonra ben de onun gibi söylüyorum.
Nilüfer'i aradım. 'Ben de şarkı söylemek istiyorum' dedim. Bana bir plakçının telefonunu verdi ve randevu aldım. Ben hayatımın ilk ve son yalanımı söyledim. 'Anne bana plak şirketinden teklif geldi' dedim. O zamanlar 15 yaşındaydım. Nilüfer ile hala çok sık görüşürüz...
Kazandığım ilk parayla Aşiyan Mezarlığı'ndan yer aldım. Babaannemi kaybetmiştim küçükken... Biz de doğma büyüme Bebekliyiz. Babaanem de Aşiyan'da gömülü. Münir Nurettin Selçuk ve Yahya Kemal Beyatlı'nın yanında şahane bir mezarlığım var. Kimsenin aklına gelmez ama doğru bir şey yapmışım herhalde. Şu anki aklım olsa umurumda olmaz.
Hayatım boyunca bir erkeğe asla para yedirmedim. Ama metazori olmuştu rahmetlinin zamanında. Çok karanlık bir hayatı vardı, çok şiddet falan görmüştüm. Herkes biliyor zaten. O dönemki iki arabam, evim hepsi gitti. Ama nasıl gitti inan ben de hatırlamıyorum.
'Kim Bilir' şarkısını ben yaptım, Kibariye'nin değildi. Ancak televizyonda ilk olarak Kibariye okuyunca şarkı ona mal oldu. Plakçılar çok hakkımı yedi. Paramı vermediler, altın plaklarımı vermediler. Hepsini Allah'a havale ettim.
Keşke şimdiki aklım olsaydı. Çok ağır bedeller ödedim. Kadına şiddetin en yükseğini yaşadım. Psikolojik ve fiziksel olarak çok bedeller ödedim. Kendisi normal değil ve yasaklı madde kullanıyordu o zamanlar. Beni bulaştıramadılar. İki evlilik yaptım, ikisi de öyleydi. Şiddet ve işkence gördüm.
Şahane bir ailem vardı, bana destek oldular. Anne ve babamın evini kurşunladı. Çalışamamayım diye her şeyimi elimden aldı. Baskı yaptı, iş vermediler bana... Köpeğime bile yemek alamıyordum. Evden dışarı çıkamıyordum. Bu 6,5 senede çok şeyler oldu. Anne-baba lafı dinlemedim. Psikolojik tedavi gördüm. Polise ihbar ettim ve yakalattım, hapise girdi. Boşandıktan sonra da sokağa çıkamaz oldum.
Bir tek şey hayal ederdim. Gece lambasını çok severdim, kendim anahtarımla açıp içinde sarı gece lambasının yanabileceği tek odalı da olsa, huzur duyacağım bir ev hayal ederdim. Bana o kadar uzak gelirdi ki o kuyunun dibinden. Öyle öyle öyle 6.5 sene geçti.
Hem eğlenmeyi severim, hem de evciyim. bir sürü Yeliz var benim içimde. 'Ben yoruldum, evimin kadını olayım' dedim. O zaman Maksim'de solist altı başlamıştım. Fahrettin bey bir sene sonra astsolist yapacağım seni demişti. Ve ben sahneyi bıraktım.
İkinci evliliğimde hamile kaldım. Fakat şiddetten dolayı bebek düştü. Şiddet gördüğüm için bebek sahibi olamadım. Darp raporu aldım. O beraberliğim 1,5 yıl kadar sürdü. O da rahmetli oldu. Ben babama çekmişim, babam da Bebek'te apartmanı olan bir insanmış. Boğaziçi Üniversitesi'nin orası çiftlikleriymiş. Babam da bir güzel eş dost ahbap edinmiş... Ben de öyleyimdir, yenilsin içilsin.
Çok aşık oldum. 12 gün evden çıkmadık. Ben çalışıyordum, gece dönüyordum. O (Özcan Deniz) bekliyordu beni. Sonra ayrıldık. Çünkü o yeni çıkıyordu piyasaya. Şimdiki gibi rahat değildi o zaman. Rahmetli Hilmi Topaloğlu, 'Sen daha yolun başındasın. Kendinden 10 yaş büyük kadınla niye berabersin?' falan... Onun için ayrıldık. Ben ayrıldığım zaman babamı çağırmıştım. Orada babamın dizine yatıp 'Baba çok acı çekiyorum' dediğimi hatırlıyorum.
Benim çok korkunç bademciklerim vardı. Sedat Katırcıoğlu'ydu doktorum. Bademciklerimdeki iltihap ses tellerime kabuk bağlatmış. Çok büyük bir ameliyat geçirdim ben. Önce bademciklerimi aldı, sonra ses tellerimi kazıdı. 11 gün hiç konuşmadım.
99 depreminden önce ben bir albüm yaptım, bir iş adamı sponsor oldu. Ve bu albümün de müzik direktörlüğünü asla ve asla ismini vermeyeceğim biri üstlendi. Çünkü verdiğim anda cevap verecek, prim yaptırmak istemiyorum. Hep diyorum, ben bu ülkede iki kişiye ne ölüme ne dirime. Biri kadın şarkıcı, biri bu adam. İkisi de benim ekmeğimle oynadılar.
Bunlar 99 depreminden önce olan hadiseler. Şahane bir albüm yaptım 12 şarkıcılık. Müzik direktörü, besteci ve sponsor arasında anlaşmazlık yüzünden ben güme gittim. Ve çöpe atıldı, ben orada tamamen küstüm her şeye. Pisi pisine bir insanın egosu, bir insanın 'ben bilirim' demesi yüzünden benim albüm, şahane şarkıların olduğu longplay çöpe gitti.