04.04.2012 - 19:34 | Son Güncellenme:
NEŞE MESUTOĞLU/nese.mesutoglu@milliyet.com.tr
İnternette yayınladıkları kliplerle büyük ses getiren grubun solisti Balkan Tekelioğlu, Fransa’da hiçbir ayrımcılık yaşamadığını söylüyor
* Fransa’ya ne zaman yerleştiniz?
18 yaşına kadar Ankara’da yaşadım. Babam ekonomi profesörü, onunla 10 yaşındayken Fransa’da bir sene kaldım. Ankara’ya döndüğümüzde Fransızca öğrendiğim için Charles de Gaulle Lisesi’ne gittim. Üniversite eğitimi için 1998’de Fransa’ya döndüm. Montpellier’de ekonomi okudum. Hiçbir ayrımcılık yaşamadım Fransa’da. Olumlu şeyler de olmadı ama normal yaşıyorum. Sorun çıkmadı hiç.
* Müzik hayatınız nasıl başladı?
14 yaşında gitar çalmaya başladım. Geç aslında. Mastırı bitirmek için üç ay staj yapınca ekonomi alanında kariyer yapmak istemediğimi anladım. 2003’de müzikle ilgilenmek için kendime bir yıl süre verdim. 10 yıl oluyor. Zamanla müzik grubumuz oluştu. Yavaş yavaş kendi şarkılarımızı bestelemeye başladık.
* Grubun adı neden Quand La Diva S’en Va (Diva Giderken)?
O zamanlar grupta kız solist olmasını istiyordum. Birkaç kız geldi geçti. En son Fransa’da ‘Amerikan Idol’ tarzı bir yarışmanın finaline katılan bir kızla çalıştık. İyi bir insandı ama kaprisliydi. Anlaşamadık. Paris’te bir konserde sanki o solist, biz orkestra gibi olduk. Bunu yaşamamak için beste yapmaya başlamıştık. Albüm hazırdı, 50’ye yakın parça kaydedilmişti. Hepsini çöpe attık. O gidince ben söylemeye başladım. Böylece grubun ismi ‘Diva Giderken’ oldu.
* Siz mikrofonu nasıl devraldınız?
Besteyi ben yaptığım içim maketleri de ben söylüyordum. Grup arkadaşlarım “Sen söyle” dedi. “Olur mu canım? İmkansız” dedim önce. Bu başka bir meslek. Ama çok zevk aldım. Her gün yeni şeyler öğreniyorum. Bir enstrüman çalmakla şarkı söylemek çok farklı. Şarkı söylerken insanların enerjisini alıyorsunuz. Enstrüman çalarken arkada içe kapalı kalıyorsunuz.
* Albüm ne zaman çıkıyor?
23 Nisan’da. Zazie, Khaled ve Faudel gibi isimlerle çalışan yapımcı Laurent Gueneau’la çalıştık. Amerikan müziğinde davullar önde, Fransız müziğinde sözler öndedir. Gueneau’nun yaptığı mix sayesinde bizim şarkılarımız hem Anglosakson parçalar gibi enerjik, hem de Fransızca parçalar gibi sözler önde. Onun için ilgi çekiyor olabilir.
“Güzel tepkiler geliyor”
* Albümden önce kliplerle ses getirdiniz.
Kliplerimizi de biz yapıyoruz. Biz çekiyoruz, montajını da ben yapıyorum. Ritme göre kesiyorum, belki onun için bu kadar ilgi çekiyordur. Fransa’daki MTV’de ve diğer müzik kanallarında yayınlandı. Hatta facebook’ta ‘Ça Me Blesse’ isimli parçanın klibinin 10 bini aşan takipçisi var. Küçük videolar çekiyoruz, koyuyoruz sayfaya. Her çalışmamıza çok güzel tepkiler geliyor. Konserler de canlı geçiyor.
* Black Eyed Peas’le dalga geçtiğiniz bir video da büyük yankı yarattı.
Çok video hazırlıyoruz. Üç hafta önce “Albüm promosyonu için ne yapsak?” dedik. ‘I Gotta Feeling’ parçasını İngilizce’den Fransızca’ya çevirdik. Sözleri çok saçma olduğu için dikkat çekti, konuşuldu. Hatta Kanada’da bir sabah programına konu oldu. Yoksa dalga geçmedik, saygı duyuyoruz, büyük bir grup. The Beatles bile saçma şeyler söylüyor. İngilizce buna elverişli bir dil. İnternetin büyüsü bu. Montpellier’de klip çekiyorsun, Kanada’da çıkıyor.
* Fransızca şarkılardaki gibi bir hikayenin olmaması mıydı çarpıcı olan?
Anglosakson ve Fransız dokunuşu arasında duygusal bir fark var. Fransa’da şarkı sözleri çok önemlidir. Fransız usulü mix yapılınca ses önde olur. Dinleyici sözleri duymak istiyor. Duygu, insanın üzerine kuruludur. Anglosakson usulü mix yapılınca ses uzakta kalır. Onun dinleyicisi dans etmek istiyor.
* Peki, Türk müziğinin etkisi var mı müziğinizde?
Belki var, çünkü gruptaki Fransız arkadaşlarım bazen garip buluyor. “Ne bu akortlar?” dedikleri oluyor. Ben doğal olarak çalıyorum, onlar zorlanıyor. Ama Türkiye’deki müzikte rock olsun, pop olsun, ‘dümteka dümka, dümteka dümka’ ritmi hiç değişmiyor. Biraz da bu nedenle İstanbul’da gençler artık ev partilerini tercih ediyor ve bu partilere dünya müziğini yakından takip eden DJ’leri getiriyor. Fransa’da da ev konserleri başladı. Bu yeni bir konsept. Ünlü isimler promosyon olarak yapıyor. Mesela Mylene Farmer’ın bir ev konserinde çekilen videolarını internette gördüm.
“Taze gözle izlemek istiyorum”
* Siz kimi dinliyorsunuz?
Sting hayranıyım. Onun gibi bas çalıyor ve şarkı söylüyorum. Phoenix diye bir grup var. Onu çok dinliyorum. 50 dakikalık albümü bir parça gibi bitiyor. Bir hikaye anlatıyor. Çok hoş bir albüm. Gothye, Ray Charles, Steve Wonder, Bob Dylan. Hep aslında İngiliz ve Amerikan kültürü. O karışım yansıyor.
* Türk müzisyenleri dinliyor musunuz?
Eskiden dinliyordum. Mazhar Fuat Özkan’ı, Barış Manço’yu seviyordum. Yeni gruplar arasında Mor ve Ötesi gibi iyiler var. Burada 1-2 ay kalıp taze bir gözle izlemek istiyorum.
* Sosyal medyanın kariyerinizdeki etkisi ne oldu?
Onun sayesinde tanındık. Şimdi çok müzisyen var. Menajerlere günde 500 tane CD geliyor. Onun için internette kendiniz gürültü yapmalısınız. Biz bir kliple dikkat çektik. 15 günde 40 bin kişi gördü. İnsanlar konuşmaya, bizi takip etmeye başladı. U2 ve Amy Winehouse’u Fransa’da tanıtan Valery Zeitoun bizi internet sayesinde tanıdı. Klipimizi çok sevmiş. Böylece Universal’le altı aylık anlaşma imzaladık. Zeitoun oradan ayrılınca ayrıldık.
* İstanbul’da ilk konser mi?
Evet, 6 Nisan’da Roxy’deyiz. İstanbul’da ilk konserimiz. Ailem ve arkadaşlarım da ilk defa izleme fırsatı bulacak. Fransızca söyleyeceğiz her şeyi. Bir tane Türkçe parça var. MFÖ’nün çok sevdiğim bir parçasını cover yapacağız.
BESTESi FRANSIZCA DERSi OLDU
‘Ça Me Blesse’ isimli şarkı, TV5’te yayınlanmasının ardından, okullarda Fransızca öğretmek için
kullanılmaya başlandı. İçindeki fişler, kelime oyunları, argo kelimeleri tek tek anlatılıyor.