Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Disiplinli bir yoga öğrencisi olmaktan hocalığa meyledenlerin dikkatine! Dünyanın en önemli hocalarından biri ders vermeye İstanbul’a geliyor


Kalamış’ta semtin nezihliğine, sakinliğine yakışır bir noktada Yoga Rooms adlı bir yoga merkezi var. Kısa zamanda adını duyurdu, zaten kendini büyük cümlelerle tarif eden bir stüdyo değil. Çevre halkı da mekanın bu sakin yaklaşımını sevdi belli ki...
Mekan sessiz sakin ilerliyor diyorum ama boyundan büyük görünen işlere de kalkışıyor bir yandan... Stüdyonun ortakları aktif iş hayatları gereği vızır vızır dünyayı dolaşırken yogaya dair her gelişmeyi istisnasız takip ediyorlar. Hayallerinden biri de Amerika’nın ünlü yoga okulu Yogaworks’ün hocalarını buraya eğitim vermek için getirtmekmiş. Okulun star hocası Jenny Arthur, 1990 yılından bu yana öğrenci yetiştiren, meşhur bir hocaymış. Öyle her davete olur demeyen Arthur, Kalamış’taki Yoga Rooms’un daha yolun başında bir stüdyo olmasına rağmen misafir ettiği uluslararası isimlerden pek etkilenmiş. Şimdi de 200 saatlik programla temel hocalık eğitimi vermeye İstanbul’a geliyormuş.
‘Niyeti ciddi’ yoga dostlarına buradan duyururum.
www.yogarooms.com.tr



Bu aralar ne moda?
Aşk-ı Memnu dizisi için seçtiği kıyafetlerle olay yaratan, kadınlarımızı Türk tasarımcılarla tanıştıran/barıştıran stil danışmanı Deniz Marşan, bu aralar öne çıkanları anlatıyor.
- Kıyafette devetüyü ve bordo olan her şey moda.
- Rezidansta yaşama fikrine giderek daha sıcak bakılıyor.
- Gezegenlerin tüm yaşantımızı etkiliyor oluşu konuşuluyor. İnsanlar astroloji konuşup ister istemez birbirini etkiliyor.
- ‘Bird’... Bu aralar en moda restoran/bar.
- ‘Eat Pray Love’ filmi... Bence kitabı çok daha güzeldi.
- Daha vizyona girmeden çok konuşulan bir film de var: New York’ta 5 Minare.


Ghetto’da belli ki kıyamet kopacak!
Ayhan Sicimoğlu’nun sahne performansına denk gelenler onun müzisyenliğin yanında müthiş de bir ‘entertainer’ olduğunu kabul edecektir. Bırakın sahneyi, gündelik bir konuşma esnasında bile aniden sohbetin yıldızı olabilen bir adam... Mazhar Alanson boşuna zamanında ‘deli deli’ diye Sicimoğlu’na şarkı yazmamış!
Beyoğlu’ndaki Ghetto’da bundan böyle 1.5 ayda bir Ayhan Sicimoğlu sahne alacakmış. Bu geceler üstüne yemekli olacakmış. Ghetto’nun yüksek tavanlı mekanında uzun uzun masalarda yemek fikri, Peter Greenaway’in ‘Aşçı, Hırsız, Karısı, Sevgilisi’ fimindeki restoranı hatırlatıyor. Üstüne sahnede Ayhan Sicimoğlu ve saz arkadaşlarının varlığı... Belli ki hatırlanacak bir gece olur diye düşünüyorum.
Ghetto’da normalde yemek servisi yapılmıyor. Sadece Ayhan Sicimoğlu gecelerine özel, şef Maksut bir mönü hazırlıyormuş. Maksut, şehrin bir numaralı kokteyllerini hazırlamasıyla tanıdığımız bir isim. Nuteras’ın barında rakıyla yarattığı kokteyller, rakısını katkısız içen azılı tiryakilerin dahi olurunu alırdı. Üstüne Nupera’da açtığı Lilbitz’deki farklı konseptli minik restoranı da merak edilen bir mekan olmuştu. Ghetto’da Ayhan Sicimoğlu gecelerinde ise egzotik yemekler sunacakmış Maksut... 6 Kasım’da bu gecelerin ilki yapılıyor, Yemekler de, Ayhan Sicimoğlu’nun repertuarı da Küba esintili olacakmış.



Avrasya’da ben de vardım!
Bu sene havaya girip 15 kilometrelik koşuya kaydımı yaptırmıştım. Evvelinde beni aldı bir endişe. 15 kilometre Beylerbeyi’nden Sultanahmet’e kadar koşmak anlamına geliyor! Neyse, korktuğuma değmedi ve 15 kilometreyi tıkır tıkır koşmayı becerdik. Ama 42 kilometre koşup maratonu bitirenlere saygımız büyük.
Koşarken ‘Uzun Mesafe Koşucusunun Yalnızlığı’ ve ‘Marathon Man’ filmi geldi aklımıza. Biz, yani ben ve dergici Zeynep Üner... Yolda maillerini uzaktan takip edip bir türlü dahil olamadığımız Adım Adımcılar’ın ne kadar eğlendiğini de izledik. Seneye biz de Adım Adımcılar gibi hem koşup hem bağış toplayacağız. Hedef belli, 2011 Mart Runtalya koşusu...