Kahveyi, ‘en keyifli bağımlılığı’ olarak tanımlayanların mutlaka bilmesi, gitmesi gereken bir adres ‘Kronotrop’
Büyük kahve zincirlerinin daimi müşterisiyim; mesela Nişantaşı Cafe Nero’da ofisim olduğunu iddia ettiğim bir masa dahi var. Lakin bu durum, öncelikli maksadı ‘lezzetli kahve sunmak’ olan, şehrin yeni sırlarından birine sempati duymama engel değil. ‘Kronotrop’, Ankara’dan iki yıl önce gelen Çağatay Gülabioğlu’nun Beyoğlu’ndaki Yeni Çarşı Caddesi (Hani Galatasaray Lisesi’nin yanından inen cadde) üzerinde açtığı minik kahve dükkanı. Oturacak iki taburesi var. Adı bir paragraf süren; Amerika’nın Afrika’nın türlü köşesinden gelme, adını duyduğunuz-duymadığınız türlü kahve çeşidi sunuyor. Kahvenizin hazırlanmasını sabırla beklemeniz gerek; zira her seferinde taze çekiliyor. Kahve çekirdeğinin kalitesi, tazeliği, bir de ‘Nuova Simonella’ gibi ödüllü bir kahve makinasının yarattığı fark, sundukları her çeşitte kendini hissettiriyor. Bu arada kahvelerin yanında ikram ettikleri, Ankara’daki bir aktarından elinden çıkma zencefilli lokumları da pas geçmemenizi öneririm.
Kulağınıza küpe
* “Eve harcanan paranın her kuruşu helal” diyenlerden misiniz? O halde bu ülkenin medar-ı iftiharı mimari-tasarım şirketi Autoban’ın bitti-bitecek teklifine kulak verin. 6 Mayıs’a dek Tünel, Meşrutiyet Caddesi 64/A adresindeki mağazalarında sergilenen ürünlerde ciddi indirimler söz konusu. Wallpaper’da görüp beğendiğiniz Autoban marka karyola ya da sandalyeye ulaşmak, şimdi hiç olmadığı kadar kolay olabilir.
* House Cafe’ler’in, hoş buluşma noktaları olmaktan öte; yeme-içme kültürünü değiştiren bir olgu olarak, şehrin sosyal tarihine damgasını vuran mekanlar olduğunu düşünüyorum, siz ne dersiniz? Aynı başarıyı belli ki House Hotel markalı şehir otelleriyle de devam ettiriyorlar. Öyle ki Ortaköy’ün en güzel yapısında açtıkları House Hotel Bosphorus, Conde Nast Traveller’ın her sene yayınladığı ‘The Hot List 2012’ye girmeyi başarmış. Dünyanın en prestijli gezgin dergisine önce 2011’de Nişantaşı, sonra 2012’de Ortaköy şubesiyle girmeyi becerebilmek? Çok çok sert!
* Bu kursların talibi çok, biliyorum! Türkiye’nin tek içki kültürü dergisi Gusto’nun 2003 yılından bu yana organize ettiği şarap kurslarının yeni dönemi başlıyor. (Gurme anneler için güzel bir hediye seçeneği olmaz mı sizce?) Kursu, Milliyet Hafta Sonu ekinde yazılarını keyifle okuduğum, Gusto dergisinin yayın yönetmeni Mehmet Yalçın veriyor. İlk etabı, şarap konusunda, benim gibi toz ve gaz bulutundan başlaması gerekenler için... ‘Şarabın Dünyasına Giriş’te beyaz, kırmızı, pembe ve özel şaraplarla tadımlar, servis teknikleri öğreniliyor. Taksim Rouge Kav’da, çarşamba akşamları 19.00’da. Ücret, 400 TL.
* Pera Müzesi’ndeki Goya sergisi çok etkileyici. 20’nci yüzyıl modernizmine de ilham olan bu karanlık, ironik ve bir yandan da hayatın tam da içinde yer almayı başarmış sanatçının şahane gravürleri ve yağlıboyaları sergileniyor.
* Salt Galata’da cumartesi günü saat 18.00’de modern mobilya tasarımıyla ilgili keyifli olacağına emin olduğum bir program tertiplenmiş. Tasarım tarihi konusunda yazan-çizen belki de tek isim olan Gökhan Karakuş, ‘Türkiye’de 20’nci yüzyılın ortalarında modern mobilya tasarımı’ başlıklı bir konuşma yapacak. Karakuş konuşmasında, dönemin önde gelen tasarım atölyelerinden Butik A’nın hikayesini; Bediz ve Azmi Koz’un ve çağdaşlarının tasarımlarını anlatacak. (Kendileri ünlü tasarımcımız Defne Koz’un ebeveynleri oluyor). Salt Galata’da ayrıca Bediz ve Azmi Koz’un 1962’de projesini gerçekleştirdiği Ulvi Cemal Erkin evi Ankara’dan taşınmış, sergileniyormuş...