Kol saati takmaya mesafeli olanlar dahi bu renkli saatlerin cazibesine karşı koyamayacak!
Tek aksesuarını kol saati olarak tanımlayan minimal tarzda bir insan mısınız? Saati sadece pratik nedenlerden değil, tarzınıza kattığı şıklık için mi vazgeçilmez buluyorsunuz? Sadece bir renk değişikliğiyle daha albenili bir tarza göz kırpmaya ne dersiniz?
Son moda plastik kayışlı saatler giderek daha iddialı tasarımlarda, hem canlı, nötr tonlarda hem de kadınların ve erkeklerin birlikte kullanabileceği ünisex tasarımlarda sunulur oldu. Bu saatler sadece casual tarzınızı değil, yaptığınız sporu, dinlediğiniz müziği, hobilerinizi, kısaca yaşama bakışınızı yansıtıyor.
Yalın, sakin bir tarzı olanlar dahi bugün modanın baskın cıvıl cıvıl tonlarına en azından aksesuarlarında yer vermeyi seviyor. Bu gruba dahil olan ben bile kendimi yeşil saatleri, gülkurusu gibi alışılmadık tonlardaki kayışları incelerken yakaladım. Dikkat çekici bir değişim daha söz konusu; kadınlar artık bileklerini erkek saatleriyle süslemeyi seviyor. Bir dönem kabasaba bulunan scuba modeli saatler, şimdi en abiye kıyafetlerle kombinleniyor, bu kontrast da kimsenin gözünü rahatsız etmiyor.
Ortaya karışık fan listesi
Bu durumda kıyafete göre saati değil; kayışın rengine, saatin tasarımına göre kıyafeti seçme modası başladı diyebiliriz. Üstelik bu saatler meraklılarında galiba bir tür bağımlılık yapıyor. Bir alan bu sefer de başka bir renginin peşine düşüyor. Markalar da bu var olan ‘koleksiyoner’ merakına karşı kayıtsız değil. Mesela Triwa’da yılda iki kez sınırlı sayıda üretilen modellerden koleksiyon yapılıyormuş. Bir de değişen modellerin ilham kaynakları da farklılaşıyormuş. Beni en çok çikolata kaplı drajeler Smarties’in, tasarımcı Verner Panton’un mobilyalarının, ‘tosbağa’ Volkswagen’lerin ve mor rengine düşkün Jül Sezar’ın bu saatlere ilham olması eğlendiriyor. Bir de turuncu modelini İsveç Prensesi Madelaine’in takmasıyla plastik, kocaman bir erkek saatinin ‘prenseslerin tercihi’ olarak anılması. Triwa kullanan ünlüler sadece kraliyet ailesi üyelerinden oluşmuyor. Dişiliğin simgesi aktris Monica Bellucci, Bono, Elton John ve hatta Martha Stewart da bu saatleri takıyormuş. Bu ortaya karışık, alakasız ‘fan’ listesi, bu parlak objelerin herkesi nasıl da heyecanlandırdığının ispatıdır.
Doğru lambayı ararken
Ev dekorasyonuyla ilgili bence herkesin farklı takıntıları var. Kimi havluyla koltuklara bakar, kimi nevresimle lambalara ya da sehpalara. Ben ihtiyacım olmasa da lamba tasarımlarına göz atmayı seven yaradılıştanım. Haaz Art&Design Gallery’de satışa sunulan İsveç işi lambaları da görmek istedim. Bizde de çok hayranı bulunan, İstanbul esintili bir koleksiyon yapmış tasarımcı Karim Rashid’e. Zero marka lambalar için üretilen bu model, retro mekan meraklıları için bence enteresan olabilir.