Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları

Kışı koltukta, televizyon karşısında geçirenler kulübünün popülerliği gitgide azalıyor, açık havada spor yapmanın yıldızı giderek yükseliyor


SPORU SOKAKTA YAPAR OLDUK
Açık hava sporlarına mesafeli yaklaştığımız mitine inanmayın! Aksini ispatlayacak ne örnekler duyuyorum. Maraton koşmak için fellik fellik dünyayı gezenler mi istersiniz, hafta arası 4-5 gibi kalkıp ormana gidenler mi... Giderek üye sayısı artan ve koşarken bağış toplayanların kulübü ‘Adım Adım’ı internetten takip ediyorum. Görünen o ki sportmen ruhların teknik teçhizatla ilgili pek alengirli ihtiyaçları olabiliyor. Bu aydınlanmış kesim için bir önerim olacak. Avcılar’da açılan AndOutdoor adlı devasa mağaza, açık hava sporu insanlarının tüm dertlerine derman olacak gibi. Dağcılık, trekking, tırmanış, bisiklet, deniz kayağı, sörf, yüzme, dalış, balıkçılık, kayak, avcılık, kampçılık ve outdoor-trekking sırt çantaları, outdoor soğuk zincir ekipmanları, güneş enerji sistemleri, outdoor sağlık gereçleri gibi doğa sporlarıyla ilgili varlığına şaşıracağımız türlü malzeme burada bulunuyormuş. Avcılar mı, uzay mı demeyin; meraklıları için bir hafta sonu erkenden çıkıp Avcılar’a gitmek iş değil. İşe gitmeden evvel ormana gidip koş-a-bilen insanlardan bahsediyoruz!


AKARETLER’iN HiKAYESi

Bu aralar akşam saatlerinde vakit buldukça konferanslara katılmaya çalışıyorum. Müzelerin, vakıfların programına bakınca her zevke göre, hem de ücretsiz seçenekler olduğunu göreceksiniz. Tarih, arkeoloji, sanat tarihi gibi türlü alanda memleketin en yetkin isimlerini karşılarına oturup dinlemek böylece mümkün oluyor. Eposta gruplarına dahil olmanız yeterli. Tepebaşı’ndaki Pera Müzesi de hem sık hem de birbirinden farklı konularda sohbetler gerçekleştiren kurumlardan biri. Şimdi de Prof. Dr. Afife Batur, ‘İstanbul’da Sıraevler Modellemesi ve Akaretler’ başlıklı bir konferans verecekmiş. Meğer ‘Sıraevler’ Sanayi Devrimi’nin ardından Avrupa kentlerinde, nüfus artışının yol açtığı konut gereksiniminden kaynaklanan bir yerleşim modeliymiş. Akaretler’iyse ‘Ser mimar-i Devlet’ unvanlı Sarkis Balyan tasarlayıp yapmış. İstanbul’un geçmişi, gerçekle masalın birbirine geçtiği hikayelerin bir örgüsü. Konu ilgimi çekti derseniz devamı bu akşam 18.30’da, Pera Müzesi Oditoryumu’nda.



Yılbaşı yaklaşırken...

Nedendir bilmem, son birkaç yıldır yılbaşı evveli şehri basan kırmızı, lame, kardan adam, kar tanesi görselleri içime bir mutluluk doldurur oldu. Bu sene bir ilki gerçekleştirip çam ağacı almayı bile planlıyorum, dostlarımla yılbaşı öncesi biraraya gelip minik kutlamalar yapmak istiyorum. Geçen hafta Pera Palace’ın teklifi ilgimi çekmişti; bu hafta da White Mill’inki. İtalya-Padova’da Ferzan Özpetek’in de müdavimi olduğu Al Navigli’nin şefi Massimo Biale, 3 Aralık’a dek White Mill için öğle ve akşam yemeği mönüsü hazırlıyormuş. İçeriğinde İtalyan şarküteri ve peynir çeşitlerinin, deniz mahsüllü risotto’nun, ev yapımı makarnaların olduğu bir arkadaş buluşmasının kötü geçme ihtimali olabilir mi? White Mill, Cihangir’in bence en çekici mekanı. 3 Aralık’a da fazla bir şey kalmadı. Hayatımdaki Yay burçlarından birini peşime katıp hem doğum günü hem yılbaşı kutlaması yapmanın tam vaktidir.


Konyak ve çikolata

Ne sofistike, seksi bir ikili, değil mi? Yılbaşı için pek havalı bir hediye seçeneği de olur bu ikiliden. İki iyi marka; Remy Martin konyak ve Butterfly çikolataları biraraya gelmiş ve yılbaşına özel paketler hazırlamış. Remy Martin’i açıklamaya hacet yok; 1724’ten beri bu işi yaptıklarını söylemek yeterli. Butterfly ise gurur duyduğumuz markalardan. İstanbul’un tam tabiriyle ‘seçkin’ noktalarında açtıkları şık butiklerinin, Belçikalı ustalar denetiminde hazırlanan nefis lezzetli çikolatalarının Avrupa ayarında olduğunu altını çize çize söyleyeyim.