Türkiye’nin medarı-ı iftiharı, ünlü moda tasarımcısı ve çağdaş sanatçı Hüseyin Çağlayan’ın Türkiye’deki en kapsamlı sergisi önceki gün açıldı. 24 Ekim’e dek de devam ediyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti programı kapsamında İstanbul Modern’de açılan sergide Çağlayan’ın son 16 yılda ürettiği moda koleksiyonları, enstelasyonları ve filmleri biraraya geliyor. İlk defilesinden itibaren özel bir hayran kitlesi yaratmayı başarmış bir isim, Hüseyin Çağlayan. Moda dünyasının skandal üstüne kurulu pazarlama stratejilerine; üstelik bir kol boyu yakın olmasına rağmen, hiç yüz vermedi. Şöhret karşısında serinkanlılığını korumayı becerebilen az sayıdaki insandan biri oldu. Kendi adıma, İstanbul’un adını dünya moda/sanat sahnesinde tekrar tekrar duyuran bu üretken sanatçıya, Avrupa Başkenti olduğumuz yılda teşekkür etmenin anlamlı ve yerinde bir jest olduğunu düşünüyorum.
Bu noktada hemen organizatörlerden bahsetmek gerek. ‘Hüseyin Çağlayan: 1994-2010’ sergisi, İstanbul 2010 ajansının yanı sıra başta İTKİB’in, İstanbul Fashion Week 2010’un, İstanbul Moda Akademisi’nin (IMA) ve Londra’nın meşhur Design Museum’un katkılarıyla hazırlanmış bir çalışma.
Sergiyle ilgili görüş almayı istediğimde ilk aklıma gelen kişi, IMA’nın direktörü, daha önce İTKİB’de de hayli etkin çalışmalar yapmış Seda Lafçı oldu. Lafçı, Hüseyin Çağlayan’ın kariyerinin ilk günden bu yana hikayesini çok iyi bilen, tasarımcının çok yakınında bir isim. Bundan birkaç yıl önce, İngiliz Vogue dergisi işlerini hep takip ettiği Hüseyin Çağlayan’la özel bir çalışma yapmıştı. (İngiliz Vogue, Çağlayan’ı çok seviyor. Zaten Çağlayan’ın İngiltere’de iki kez yılın modacısı seçilmişliği de var.) Çağlayan’ın ‘hayatını en çok etkileyen kadınları’ anlattığı konu için seçtiği isimler arasında Seda Lafçı da vardı. Bu serginin hayata geçmesinde de büyük rolü olan Lafçı, Hüseyin Çağlayan retrospektifiyle ilgili şunları söylüyor:
Bu aralar ne moda?
All dergisi kurucusu Ensar Altun yanıtlıyor
Şu aralar şehirde nelerin moda olduğunu bilemem ama benim ve ‘küçük ailem’ için birkaç ipucu verebilirim. İstanbul’da yaşamayı bilerek seçip buradan Londra, Paris semalarında uçuşa geçen Hakan Yıldırım hem çok moda, hem de umut kaynağı. Yine Almanya’da doğmuş ve hep Batı ellerinde yaşamış Türk tasarımcı Ümit Benan’ın koleksiyonlarında ve defilelerinde Türkiye’nin yerel unsurlarını vurgulayarak, ‘snob’ moda alemine kendini kabul ettirmesi de aklımızın bir kenarında. Missoni Ailesi’nin güzel prensesi Margherita Maccapani Missoni’yi hayatımıza sıcak bir şekilde soktuğu için, “Aaaa Celine’e ne olmuş’’ dedirttiği için Jurgen Teller, hep moda olsa da gene bir adım önde, iki sezondur.
Mert Alaş, hiç gündemimizden düşmediği için sadece selam söylüyorum, bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır. Bir grup genç Türk moda fotoğrafçıları ve editörleri de moda. İsimlerini biliyorsunuz. Arabeski hep sevdik ama bu ara ‘soylulaştı’ ya; bütün ‘Beyaz Türk’ cenahı olarak dinler olduk. Gülden-Neşe Karaböcek kardeşlere razıyken, Işın Karaca, Şevval Sam yeni arabesk gözdelerimiz. Minimüzikhol ve Küçük Otto’yu Barış Manço şarkılarıyla kapatmak da bu ara enlerimiz arasında. Peyote’de de iyi müzik var, eskisi gibi. Yves Saint Laurent’in takım elbisesi gözü kapalı alınıyor, bir de yeni kemerleri. Erkeklere duyurulur. Bil’s gömlekleri her zaman kurtarıcı. Haa bir de pantolon bulamıyorum derseniz, Beymen Club’ta var erkekler için. Dergicilik yapmak isteyenler için Murat Belge’nin, ‘Sadık Özben’in Toplu Eserleri’ kitabını ısrarla öneririm. Bizim aramızda çok moda. Bir dönemin önemli dergisi Yeni Gündem’in efsane yazarıdır Sadık Özben. Kitap Bülent Erkmen tasarımıyla Helikopter yayınevinden.
Bir de Ara Güler’in otobiyografisi nefis. Zira usta diyor ki: ‘İyi fotoğrafçı dikiş makinesiyle de fotoğraf çeker’
18 yıldır müthiş bir ısrarla dergicilik yapan Express- ROLL geleneğinin yeni dergisi BİR+BİR, hafta sonu röportajcıları için esaslı bir gazetecilik dersi olarak aramızda çok moda. Bant da kolumuzun altında. Monocole dergisine ne dersek az. Moda onu kesmez, zamanın ruhu. Hasan Bülent
Kahraman’ın Sabah Pazar’daki yazıları üzerine sınav soruları hazırlıyoruz, ‘modaya karşı moda olmuş sanat yazarı’, seviyoruz.