Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları

Minimalizm deyince ilk akla gelen tasarımcılardan olan Raf Simons, Jil Sander markasının ardından ters köşeye vurdu ve Dior’a geçti. Moda bilirkişileri, ‘steril’ Raf Simons’ın feminenlikle özdeşleşmiş Dior’a neler katacağını merak ve bir nebze şüpheyle bekliyor

John Galliano’nun trajikomik performansın ardından Dior’un kreatif direktörlüğünden alınmasının üzerinden aylar geçti. Bu süre içinde moda tutkunlarının en sevdiği geyiklerden birine dönüştü bu dünyanın en büyük modaevlerinden birinin başına kimin geçeceği. Bu arada pürist ve minimalist estetiğinin kalesi diyebileceğimiz markalardan Jil Sander’in başında bulunan Raf Simons’ı da görevinden aldılar.
Bugüne dek yaptığı her koleksiyonla Jil Sander markasının DNA’sını özümsemiş olduğu düşünülen tasarımcıyı belli ki çok üzen bu ayrılık, hadiseleri günü gününe takip eden bizler arasında ‘buyur burdan yak!’ duygusu yaratmıştı ki; söylentilerin doğru olduğu ortaya çıktı ve Raf Simons, anlı şanlı Dior’un başına geçiverdi. Galliano’nun ‘zil, şal ve gül’ diye özetleyebileceğim şaşaalı estetik duruşunun ardından bu maskülen çizgileri seven, über çağdaş çizgilerin, ara tonların adamı Raf Simons’ın Dior’a neler ‘edeceği’ merakla bekleniyor. Ne de olsa kendisi Belçikalı kökenine yaraşır; detaydan afradan tafradan uzak tasarımların insanı. Şimdiden “Bu ne perhiz” deyip kaşını kaldıranların varlığı söz konusu. Simons’sa tam bir profesyonel. “Bir markayla evlilik söz konusu olduğunda o markanın kişiliğini özümsemeyi, geleneğine sahip çıkmayı çok önemsiyorum. Üzerime yapıştırılan minimalist etiketini de tek boyutlu buluyorum. Aynı zamanda romantik biriyim de. İlk işim, Dior’un 21’nci yüzyılın moda anlayışının değişmesinde büyük katkısı olan ilk 10 yıllık arşivini incelemek olacak” diyor. Kendi adını taşıyan koleksiyonlarının yanında; Jil Sander ve Fred Perry gibi markalar için, tıpkı tarif ettiği biçimde markanın özünü kavramış koleksiyonlar sunan tasarımcının, kadınsılığın altını kalın kalın çizen Dior Modaevi’ne neler katacağını görmek, enteresan olacak.

Haberin Devamı

TEST EDiLDi, ONAYLANDI

Haberin Devamı

Yüzüme iğne, şırınga darbeleri vurdurmadan kırışıklarımı açmanın, cildimin dolgunluğunu artırmanın yollarını aradım durdum. Ya karşıma çok pahalı, benim için fazla deneysel kozmetik bakım önerileri sunuldu ya da iki şırınga darbesiyle etraftaki ‘uzakdoğulu travesti’ görünümlü kadınlardan olma ihtimali gözümü kor-kuttu. Nişantaşı’ndaki City’s’in becerikli cilt bakım uzmanı Betül, bu kaygılarımı bilmeden bana ısrarla Lympho anti-aging bakımını önerince bir test sürüşüne ikna oldum. Daha doğrusu iki test sürüşüne. Yüzüme Lymphobiony L300 cihazıyla (küçük bir duş başlığına benziyor) masaj yapıyor Betül. Çook gerilerden hissettiğim bu elektrik akımıyla cildim hafif hafif titreşirken ölü hücrelerden arınıp yenileniyor. Seans sırasında yapılan peeling, en inatçı siyah noktalarıma dahi pes ettiriyor ki bu benim koca burnum için bir ilk! Cihazdaki lazer sayesinde alnımda muhtemelen beş yaşından beri olan ve güneşten köşe bucak kaçmama yol açan çizgiler yumuşuyor. Ki ben de bunun peşindeyim; bir gariplik olduğu belli, ütü tahtası gibi görünen bir alın değil. Seans 50 dakika sürüyor, hediyesi 375 TL. Beş seans için bedel, 1000 TL. Haftada bir uygulama öneriliyor. İki seans sonunda-üstelik pilatesle, koşuyla kilo kaybetmiş olmama rağmen- alamet-i farikam olmuş gözaltı halkalarımın yok olduğu, cildimin pırıl pırıl göründüğü yönündeki yorumlar keyfimi yerine getiriyor!

Haberin Devamı

“Kendinize bakın”
Kendine bakmayı seven kadınlar için iki önerim daha var. Birincisi, denediğim en başarılı göz kremleri listesine yıldırım hızıyla giren Estee Lauder’nin İdealist serisi göz kremi. Porselen başlığı, ‘tam yetti’ dedirtecek, eser miktarda ürünü kolaylıkla ve serin serin uygulamanıza imkan veriyor. Böylece hep yaptığım gibi, göz kremini buzdolabında saklama ihtiyacım da yok oluyor. İdealist serisinin kozmetik dünyaya aşina olanların bayıldığı bir seri olduğunu biliyorum. Bizim ilk buluşmamız da hayli verimli geçiyor! Bir ikinci öneri de formunu korumak isteyen, sporu hayatına katmayı becerenler için. Herbalife’ın türlü faydalı içerikten müteşekkil protein içeceği, spor sonrası için de, sabah evden hızla fırlama günleri için de çok faydalı. Süte koyup karıştırıp kafaya dikiyorsunuz. İçecek, bir öğünün yerine geçiyor. Bakmadan geçemediğim bir internet sitesi var, sırada. Westwing.com.tr, tamamen dekorasyon alışverişine adanmış; konusunun uzmanı yabancı bir ekibin uluslararası projesi. Diğer alışveriş sitelerinde olduğu gibi özel fiyatlarla ürünler satıyorlar; dekorasyon dünyasına ait olması şartıyla. Paşabahçe’den bayıldığım Evo ürünlerine, Alessi’nın sık rastlanmayan seçeneklerine; bakması dahi keyif olan nice ürün burada. Özel fiyatlarla ve 100 TL’yi aşan alışverişlerde bedava kargo imkanıyla.