Milano’nun üç gülü
Jabiroo seyahat sitesinin mönüsünde yer alan dünyaca ünlü üç İtalyan markasına ait otel, tasarım kültürüne aşina olanları bu klasmanda da cezbetmeyi başarıyor
Maison Moschino, 1840’tan kalma, neoklasik bir demiryolu istasyonundan otele dönüştürülmüş.
Listenin başında özellikle girişindeki çiçekçi-çikolatacı dükkanının şıklığı yıllardır şehri her görenin aklında yer eden Armani Hotel var. Ardından SPA’sıyla fark yaratmış, Armani’nin iki adım ötesinde yer alan, belli ki barı şehrin en önemli görme-görülme noktası olan Bulgari Hotel geliyor. Listeye son eklenen Maison Moschino ise, daha avangard bir yol izlemiş. Birincisi Milano’da kalanların en beylik tercihi olan Duomo Katedrali’nin dibinde değil. 1840’tan kalma, neoklasik bir demiryolu istasyonundan dönüştürülmüş otel, Haydarpaşa Garı hezimetini yaşamış olmamızdan sebep, “Bak, ne de güzel oluyormuş!” diye hayıflanmamıza neden oluyor. İtalya’nın en önemli tasarım markalarından birinin ev sahipliğini üstlendiğini hatırlatan nice detayı var Maison Moschino’nun... Girişte o sezonki Moschino koleksiyonundan esinlenerek tasarlanmış elbise-lambalar, lokantadaki tavana dek uzanan Moschino elbiseler ‘giydirilmiş’ oturma grupları, asansörü beklerken yanı başınızda duran, kumaştan yapılma koyun heykelleri. Son teferruat, kendisini sadece bir matrak koyun figürüyle belli etmiyor; odanın ortasındaki sehpanın aslında dev bir espresso fincanının üzerine kesilmiş cam olduğunu gördüğünüzde ana tema kafanızda iyice şekilleniyor. Burası aynı zamanda
Alice’in Harikalar Diyarı; o yüzden odanın duvarlarını saran dev sarmaşık yaprakları ya da koridor boyunca tavana sıralanmış anahtarlar silsilesi de sizi iyice masalın içine çekiyor.
Şehrin merkezinden bir tık ötede konumlanmış otelin mevkii, benim gibi küçük konsept mağazaları büyük marka evlerinden daha çekici bulanlar için daha da cazip. Bir kere dünyanın en iyi butiklerinden biri olan Corso Como, arka sokakta. Sahibi, dünyanın en zevkli kadınlarından Carla Sozzani, butiğin bir köşesinden diğerine koşturuyor. Corso Como’nun karşısında gördüğüm spor giyim temalı mağaza da yeni açılmış; Nike tasarımlarının son zamanlarda gördüğüm en iyi seçkisi Space 23 adlı bu mağazada. Milano’nun yaşam tarzı bana benzer sakinleri de belli ki bu semti seviyor; konuştuğum her ‘yerli’nin bu civardaki lokantalardan mutlaka bir önerisi oluyor.
Jabiru, uzun mesafelerin kuşu...
Maison Moschino da butik seyahatseverlerin fısıltıyla paylaştığı, online seyahat acentası Jabiroo’nun ‘mönüsünde’ yer alan, sitenin kurucularından tecrübeli turizmci Ayşe Yağcı’nın bizzat test edip onayladığı otellerden. Özgün seyahat programlarının ve büyük organizasyonların ardında adını yıllardır duyduğumuz Jules Verne Travel&Event’i 1998 yılında kuran Yağcı, şimdi de ‘acentaya git-fikir teatisinde bulun-en iyi rakam için pazarlık et’ temalı, benim gibiler için bir hayli yorucu seyahat programlama modelini Jabiroo ile yeniden tanımlıyor. ‘Jabiroo sizi farklı gezdirir’, motto’ları olmuş. İnsan, Yağcı’nın eşiyle Rio’da tanışıp Mauritius’da evlenme teklifi alıp Havana’da evlendiğini duyunca; takdir edersiniz ki anlattıklarını daha da bir dikkatle dinlemeye başlıyor. Jabiroo’cular seyahat paketlerinde dünyanın en güzel köşelerindeki özel adresleri, şehre dair güncel metinlerle sunuyorlar. Hayali kazandığı parayı seyahate harcamak olanlara tavsiyem, Jabiroo’nun blog’unu takip etmeleri. İnsanların seyahat alışkanlıklarından “Şimdi neresi popüler?”in cevabına; siteye özel, konunun uzmanlarınca hazırlanmış metinleri okurken zaman keyifle geçiyor. Şahsen destinasyon tercihim, Norveç ve Alaska’dan yana. Çok sıcak geçecek bir yazın yaklaşmakta olduğunu duyan biteviye bir kışseverin tatil tercihi de işte böyle serin köşelerden öteye gidemiyor!