Bilgisayar ekranından 5 bin euro’ya trençkot satabilmek için işte böylesine şık ve artistik bir siteye ihtiyaç var!
Dünyadaki onca lüks markası içinde sofistikeliği, geleneği ve duruşuyla kastın en üstünde yer alan az sayıda isim var. Fiyatları, indirimde Prada çanta alıp da kendini lüks müşterisi zanneden fanilerin pek erişemeyeceği seviyelerde. Zaten kitlelerle buluşmak gibi kaygıları yok ve ilginçtir, dünya ekonomisi tepetaklak gittikçe bu markalar daha da güçleniyor. İstinye Park’ta mağazası bulunan Loro Piana gibi. 19’uncu yüzyılda yün tüccarı olarak tekstil işine giren Loro Piana markası, bugün dünyanın en iyi kaşmirini, merinos yününü kullanmasıyla tanınıyor. Aile altı jenerasyondur işin başında. Mağazaları sadece kendi müşterilerini bekler gibi görünen Loro Piana, geçen yılı yüzde 17 gibi esaslı bir büyüme oranıyla kapamış. Bir de olağanüstü bir internet sitesi hazırlamışlar. Ürünleri sadece süper detayla, fotoğraf ve illüstrasyonla aktarmayı başarmamışlar. Bir tıkla kendinizi Toscana’da bir villada; yani tipik bir Loro Piana müşterisi gibi (!) gezinirken buluyorsunuz. Bir de özel servisler eklemişler, ekran başında bile kişiye lüks tüketicisi dediğimiz o ayrıcalıklı kesim (?)den olduklarını hissetmeyi başarıyorlar.
Koşucular dikkat!
Bu bülteni okurken martta Antalya’da koşacak olan Hürriyet yazarı Yonca Tokbaş’ı düşündüm. Runtalya için artık geç ama Avrasya Maratonu’na hazırlanırken bu bilgi işine yarayabilir! Koşucuların en sevdiği markalardan Asics, İntersport mağazalarında ‘Asics Gel-Volt 33’ adlı modelini satışa sunmuş. Ayakkabının klasik koşu ayakkabılarından farkı, tam 33 eklemin düzgün hareket etmesini sağlayacak şekilde yaratılmasıymış. Bir de Intersport’’a özel renk seçenekleri hazırlamışlar. (Koşmayı daha da keyifli kılacak bu ayakkabıdan almak, acaba üzerimdeki kış rehavetini atmaya yeter mi?)
Moda haftalarında
Essie var!
Annemin kuşağını düşünüyorum; kısa tırnaklarına sedefli açık renk oje süren mazbut annelerle uzun tırnaklarına kırmızı, fuşya oje süren vamp annelerden oluşan iki model vardı. Modanın bugün vardığı son noktada, tüm kalıplaşmış stil tanımlarını sil baştan yaratmasını seviyorum. Hayatında fondöten sürmemiş biri artık mor, nar çiçeği tırnaklarla dolaşabiliyor. Günleri takım elbiseyle bankada geçen kadınlar, hafta sonları siyah gotik ojeler sürdürmeye bayılıyor! Essie de renkli tırnakları seven kadınların sanırım en gözde markası. New York Moda Haftası’nda ojelerle neler yaptıklarına bayıldım. Phillip Lim gibi üç rengi, tablo misali biraraya getiren de var, Carolina Herrera gibi zamansız stiline sadece şeftali tonlarını yakıştıranlar da. (Tüm catwalk koleksiyonları Sephora mağazalarında.)
Stil ikonu olmaya mı taktınız?
Zamanında anca Jackie O. için falan kullanılabilen bu tarif, sizce de iyice ayağa düşmedi mi? Neyse, kendini bu arenada kanıtlamak isteyen (!) yüzlerce genç kızımızın varlığından haberdarız. Belli ki daybuyday alışveriş sitesi de öyle. Facebook’ta Dream Room diye bir yarışma yapıyorlar. Giyinip süsleniyor, takıp takıştırıyorsunuz. Sonra arkadaşlarla çekim yapıp fotoğrafı Facebook’a yüklüyorsunuz. En beğenilen üç kombinasyonun sahibi Daybuyday’in bir oda dolusu kıyafetinden en beğendiği üçünü toparlayıp eve götürüyor. Bahar kıyafetlerinizi çıkarın, mankenlerin ‘look book’ duruşuna benzer pozunuzu alın, gerisi Allah kerim!