Becerebilir miyim, tıkanır mıyım diye düşünmeyi bıraktım, ben de koşmaya başladım. Bir motivasyona ihtiyacım vardı, o da Nike’tan geldi. 2006’dan beri devam eden Nike Pazar koşularına ilk kez geçen sonbaharda katılmıştım
Baktım, oluyor! Oluyor dediysem 42 kilometre maraton koşacak kondisyonda değilim, elbet. Ama Baltalimanı’na dek koşup gelebildiğim için anında Marathon Man’deki Dustin Hoffman zannetmeye başlıyorum kendimi. Bu koşmak meselesi bir enteresan, yaşla başla alakası yok, mesela dün Nike koşusunda en yüksek performanslı koşucu tahminim 50’li yaşlarında olan bir beydi. Herkesin üzerinde bir örnek ‘Koşuyorum’ tişörtleri. Hoca bizi ısındırıyor, koşacakları, yürüyüp ve koşacakları gruplara ayırıyor. Parkta streç yaparak, beraberce sunulan ikramla kahvaltı ederek bitiyor koşu. Evde pineklemek yerine parka koşturup gelen bu karışık ve kalabalık grupla spor yapmak, iyi hissettiriyor. Altı hafta sonu sürecek Nike Koşuları’nın finali 30 Mayıs’ta. Final cümlesi filan sizi korkutmasın, bu bir yarış değil. Önemli olan katılıp açık havada grup halinde spor yapmanın motivasyon artırıcı gücünden yararlanmak. Bu koşu mevzu da bir derya, tekrar döneceğim. Şimdilik ilk hedefim, 16 Mayıs’taki 10 kilometrelik Riva koşusu.
Çok başarılı bir sivil toplum hareketi
Fikir Sahibi Damaklar’ın lüferin tükenmesine karşı yürüttüğü kampanyayı takdirle takip ediyorum. Defne Koryürek ve Mehmet Gürs liderliğinde başlatılan bu hareketin aldığı olumlu dönüş, sandığımız kadar tepkisiz bir toplum olmadığımızı düşündürüp sevindiriyor. 25 santimetre altında lüfer satmayacağını beyan eden işletmelerin listesine bir baktım da; şehrin tanıdık, iddialı mekanlarının çoğu kampanyaya katılıyor gibi görünüyor. Fikir Sahibi Damaklar, yemek aktivisti Defne Koryürek’in bir girişimi. GDO konusuna da ilk dikkati çeken Koryürek olmuştu. Uzun bir süreci kapsayacağı belli olan kampanyayla ilgili bu heyecan, inşallah zaman aşımına uğramaz!
Peki ya sahilde balık tutanlar?
Üç-beş kere koştum ya, hemen sahil şeridi sorunları uzmanı sıfatını layık görüyorum kendime! Şu balık tutmaya gelip kaldırıma boylu boyunca yayılan insanlarımızın durumu ne olacak? Dün oltasında sıra sıra balıkları dizmiş, haliyle pek gururlu olan bir tanesi, koşarak geçiyoruz diye bas bas bağırdı hepimize. Bu şokun ardından diğerlerinden gelen kötü bakışları sineye çekmek daha kolay oldu. Daha önce Habertürk gazetesi de üstüne gitti. Radikal’deki köşesinde Hakkı Devrim de çok kere yazdı. Sahilde balık tutma hakkının yürüyüş yapma hakkından daha yüce olduğunu kim söylüyor size?
Dansın en iyisi
Yaklaşmakta olan Tiyatro Festivali’nde muhakkak ki müthiş prodüksiyonlar sahnelecek ama benim asıl beklediğim, modern dans gösterileri! Bu festival sayesindedir ki bugün Pina Bausch’un, Sasha Waltz’ın performanslarının neye benzediğini biliyorum. Bu yıl da Civa&Ölü 1 - Ko&Edge ile Ko Murobishi adlı, pek meşhur bir dansçıyı tanıyacakmışız. 4-5 Haziran’da Garajistanbul’da. Yine Londra’nın dünyaca ünlü dans merkezi Sadler’s Wells’in de bir performansı olacak festivalde. Bence festivalin dans bölümünün yıldızı, Sidi Larbi Cherkauoui ve Çinli Budist Shaolin Tapınağı Rahipleri’nin gösterisi olacak. Bu performanslar ise 2-3 Haziran’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde.