İstanbul’un en güzel semtlerinden Nuruosmaniye, sırf yeni açılan ve bu topraklardan lezzetler sunan Nar Lokantası için ayrı bir ziyareti hak ediyor. Nar, semte taze bir soluk getiren, Nişantaşı’nda da bir şubesi bulunan Armaggan mağazasının en üst katında. Armaggan da ayrı bir yazıyı hak eden; bize dair detayların çağdaş bir dille aktarıldığı objelerin, dekoratif malzemelerin neredeyse bir sanat eseri gibi tasarlanıp sunulduğu bir şık mağaza... Çok kısa zamanda hatırı sayılır yabancı basın mensupları tarafından da keşfedilmiş olması sürpriz değil.
Aynı otantik tavır Nar Lokantası’nda da devam ediyor. Türk mutfağına dair lezzetleri geleneksel pişirme yöntemleriyle yeniden yorumluyorlar, yemek kültürümüze dair unutulmuş detayları bize hatırlatmayı amaçlıyorlar. Mekana dair fazla söze de gerek yok aslında, zira memleketin “Türk mutfağı” denince en önde gelen şeflerinden olan Vedat Başaran yönetimindeki bir mutfaktan bahsediyoruz. Osmanlı ve Türk mutfağından örnekler bulunan mönü hazırlanırken geleneksel yöntemlerle üretilmiş zeytiyağlılara, ekşilere, reçellere, kurutulmuş sebzelere, meyvelere, baharatlara, sirke ve turşulara da yer vermişler. Bir de mevsim sebzelerini kullanmaya özen gösteriyorlar. Nar, mağazanın beşinci katında. Kapalı alanın yanında iki de terası var. Lokantaya dair çok önemli bir detay da fiyatları makul tutmayı önemsiyor olmaları. Kafelerdeki uyduruk tostların dahi fahiş fiyata satıldığı İstanbul için bayağı ‘avangard’ ve özlenen bir tavır, bu...
Nar Lokantası, Nuruosmaniye Caddesi No: 65, Fatih
Tel: 0 212 522 28 00
Bu aralar ne moda?
Moda ve yaşam üzerine yazdıklarını tiryakisi olduğumuz Aysun Öz Kaşi, bu aralar nelerin moda olduğunu anlatıyor.
“Modaya tasarımcılar, hammadde üreticileri ve patronların oluşturduğu uluslarasası moda federasyonu (IFF) yön verse de, trend ajansları geleceği önceden tahmin etse de, biz gazeteci ve dergiciler sürekli ‘O moda, bu moda’ diye sistemi desteklesek de trendler ancak sokakta kabul görürse hayat buluyor. Son iki haftadır çeşitli röportajlar için gittiğim Alaçatı, İzmir ve İstanbul üçgeninde plajda, sokakta, havaalanında hangi trendlerin daha çok kabul gördüğünü gözlemlemeye çalıştım.
Gördüm ki uzunu, kısası, askılısı, straplezi, jean’i, trikosu; her türlü tulum çok moda. Tabii mevsim yaz olunca şortlar da gözde. Ancak bunu Alaçatı için söylemiyorum; zira orada şort, tişört ve sandaletle birlikte üniformanın bir parçası. İstanbullular da artık son iki yıldır şehrin sokaklarında gece-gündüz şortla dolaşıyor. Bir İzmirli olarak bu beni mutlu ediyor. Ayrıca geçen seneye kadar birçok kişinin asla giymem dediği jean üstüne jean giyme trendi de patlamış durumda. Kışa da devam edecek. Danteller, espadriller ve İstanbul tişörtleriyse sokakta hayat bulan diğer önemli trendler.
Çocuk modasındaysa anne ya da babayla bir örnek giyinmek çok popüler. Zira markalar da bu trendi tetikliyor. Babasının ya da annesinin kopyası pek çok çocuğu görmeniz mümkün. Plajda kaftan giyme modası nihayet sona erdi ve yerini olması gerektiği gibi ince, tiril tiril kumaşlardan tasarlanmış tuniklere bıraktı. Her ne kadar markalar mayoyu tekrar gündeme getirse de kadınlar bikiniden vazgeçemiyor.
Esen Osmanlı rüzgarlarının etkisiyle eski tatlarımızı da yeniden keşfediyoruz. Türk kahvesi artık herkesin gözdesi. Sakızlısıysa favori. Ve tabii yanında da lokum. Sunumları harika. Ramazan nedeniyle güllacı da unutmayalım. Ve bence bu yıl Çeşme eskiye oranla daha da çok moda. Sadece Alaçatı değil, Ilıca’sı, Marina’sı her köşesi...”