Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları

İSTANBUL, AMSTERDAM OLUR MU


İstanbul trafiğinde bisikletle gezebilen cengaverlerden birini buldum, sormadan edemedim



Yurt dışında bisikletle dolaşanları gördükçe bir grup “Ah, İstanbul’da da böyle dolaşabilsek” der, benim gibilerse “Aman iyi ki yoklar, kesin kazaya kurban giderlerdi” diye düşünür. Tabii, bu satırları bisiklete bilmeyi bilmeyen birinin yazdığını da en başından itiraf edeyim!
Bugün İstanbul 2010 kapsamında Çevre Haftası Bisiklet Turu yapılıyor olması beni tetikledi ve İstanbul’da bisikletle gezen birini konu etmek istedim. Küçük bir araştırmayla Sema Topaloğlu Studio’nun yöneticisi Murat Topaloğlu’nun Anadolu yakasından Tünel’deki işyerine her gün bisikletle geldiğini öğrendim. Bisikletçinin İstanbul günlüğünü diğerlerine ilham olmak adına şevkle anlatan Murat Topaloğlu’ndan dinledim.
Kendisi son iki aydır işe bisikletle gidip geliyormuş. İşlerin yoğunluğundan spora vakit ayıramadığı, sporcu formunu tekrar yakalamak istediği için başlamış. Bisikletin insanın özel, iş, gece hayatını enteresan bir biçimde disipline ettiğini söylüyor. ‘Peki, bisikletle seyahat ne olmadan geçmez’ diye soruyorum, Topaloğlu hemen ‘müzik’ diyor.
Her gün Caddebostan’dan Bağdat Caddesi-Kadıköy İskelesi arasını bisikletle, Kadıköy - Karaköy arasını vapurla, Karaköy’den Tünel meydanınaysa tramvayla geliyor. Türlü denemelerden sonra karar kıldığı, en sevdiği rota buymuş. Dönüşte Tünel’den Karaköy İskelesine bisikletle, Karaköy - Haydarpaşa arasını vapurla, Haydarpaşa - Caddebostan arasını bisikletle kat ediyormuş. Bu arada kendinden sonraki bisikletçilerin yolunu açan bir girişimi de var Topaloğlu’nun. Karaköy - Tünel arasındaki tramvaya önceleri bisikletlileri almıyorlarmış. İşin peşini bırakmamış. Müdürleri Vasfi Köseoğlu ile görüşüp bu izni almış.

Haberin Devamı

İşte formül!
Murat Topaloğlu’nunki öyle Arnavutköy-Ortaköy arası yapılan, masum bisiklet turlarına benzemiyor. İstanbul’un motorlulara bile toleransı olmayan gaddar şoförlerinden çekinmemesine şaşıyorum. “Tek amacım trafiğin akışını bozmadan spor yaparak, müzik dinleyerek açık havanın tadını çıkarmak,” diyor. İşte Topaloğlu’nun geliştirdiği İstanbul’da bisikletme gezebilmenin tek maddelik formülü:
“Senelerce gaddar şoförler arasında araba kullandığımız için onların trafikteki bisikletli ve diğer motorlu araçlara karşı bakış açılarını biliyorum. Çok basit bir taktikle gönül rahatlığıyla bisiklet kullanmaya başlayabilirsiniz: Trafikte bisikletli olarak pasif, onların dominant olduğunu unutmayacaksın! Ta ki kafanı arkaya cevirip, arkanı kontrol etmesini öğrenene kadar... Dolmuş önünde pervasızca duruyorsa sen de duracaksın. Benim bununla ilgili hiç sorunum yok, yavaş yavaş dominant olmaya başladığımı da söyleyebilirim... Nasıl, onların hızını ve trafiği engellemediğin sürece...”

Haberin Devamı

Ne giymeli?
Peki harıl harıl pedal çevirerek işe gelen birinin kılık-kıyafetinden hayır gelir mi? Topaloğlu, takım elbiseyle işe giden biri olmadığı için şanslı. Bisikletine ekletmekten pek memnun olduğu kızaklı çantanın çok işe yaradığını söylüyor. Bu çantada bilgisayarı, serin havalar için ince bir montu ve her zaman ekstradan bir tişört bulunuyormuş. Yarım parmak açık kahverengi file eldivenleri, Topaloğlu’nun da en sevdiği aksesuarlarından. Bazen geceye devam ederken bile elinden çıkarmadığını söylüyor.
Bu sefer de bisikletinin çalınmasından korkup korkmadığını soruyorum. Topaloğlu, Nişantaşı ya da İstiklal Caddesi’nde bisikletini apartman içlerinde, kalorifere vs. kilitlediğini söylüyor. Vapurda hiç sorun yaşamıyormuş, görevlilerinin çok anlayışlı olduğunu da belirtiyor.
Caddebostan İstanbul’un belki de en medeni semti; o yüzden Topaloğlu “evimizde bisiklet parkımız var,” dediğinde hiç şaşırmıyorum. Zaten bence Anadolu yakası, ferah yeşil alanlarıyla bisikletli yaşamı için daha ideal. Murat Topaloğlu da hemfikir; bu yakada bisiklete binenlerin sayısının kesinlikle arttığını düşünüyor. Sahil yolundaki özel bisiklet yolu olduğunu hatırlatıyor. Söylediğine göre, şoförler de daha sıcak ve medeni imiş: “Sanırım, bisikletle seyahat etmeme gıptayla bakıyorlar” diyor...


Kusursuz bir pazar
MAC Kozmetik İletişim Müdürü Çağla Bingöl anlatıyor.
Kusursuz bir pazar öncelikle güneşli olmalı! Sabah erken kalkıp köpeğim Fidel’le Maçka Parkı’nda uzun bir yürüyüşe çıkarım. Eve dönünce erkek arkadaşımı Istanbul Modern’de brunch vaadiyle uyandırıp Karaköy’e yürüyüşe geçeriz. Brunch’tan sonra yeni bir sergi olmasa da bıkmadan İstanbul Modern’i tekrar gezeriz. Sonrasında Gmall’a sinemaya geçebilir ya da eve dönüp kaçırdığımız CNBC-e dizilerinin tekrarlarını izleriz.
Aksamüstü bahçede sofra hazırlayıp, güzel bir şarap eşliğinde ailemi ya da çok yakın arkadaşlarımızı bize davet ederiz. Gece çok geç saatlere kalmamaya özen göstererek 'Trivial Pursuit' oyununa geçilir. Yatmadan önce gelecek haftanın ajandasını gözden geçirip haftanın siyah kıyafet kombinlerini hazırlamak, yeni bir haftaya başlarken huzurlu bir uyku uyumamı sağlar.