Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları

İki çınarın gölgesinde


Dünyaca ünlü iki edebiyatçıyı bir araya getiren, Goethe Enstitüsü’nün 'Avrupa Edebiyatı Türkiye’de - Türkiye Edebiyatı Avrupa’da' adlı projesi.




Dünya edebiyatının iki koca çınarı; Yaşar Kemal ve Günter Grass karşımda... O gün Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde; edebiyatın hayatıma kattığı nice güzelliğe, bu iki üstadı dinlemenin keyfi de ekleniyor



Hayat boyu hatırlayacağımı bildiğim bir anın peşine düştüm ve koşa koşa çok sevdiğim iki yazarı; Günter Grass ve Yaşar Kemal’i dinlemeye gittim Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ne. Yenilenen mekanda sistem kusursuz işliyor. Ne de olsa bir Alman organizasyonu. Yerlerimizi alıp iki ustayı beklemeye koyuluyoruz. Dünyaca ünlü iki edebiyatçıyı bir araya getiren, Goethe Enstitüsü’nün 'Avrupa Edebiyatı Türkiye’de - Türkiye Edebiyatı Avrupa’da' adlı projesi. İki yazar, Almanya Kültür Forumu sözcüsü Osman Okkan’ın kusursuz moderatörlüğü eşliğinde hayattan, edebiyattan, tavır almaktan bahsediyorlar bizlere.
Şöyle bir bakıyorum; Günter Grass 1999 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’nü almış bir yazar. Yaşar Kemal ise gönüllerin Nobeli’nin yıllardır sahibi. Biri 83, diğeri 87 yaşındaki iki koca çınar... Edebiyatın toplumların hayatını nasıl değiştirdiğinden tutkuyla bahsederken ikisinin nasıl da gençleştiklerini fark edip kendim için de umutlanıyorum. Okuyup yazmanın insanı yaşlanmaktan da koruduğuna dair inancım güçleniyor.

Haberin Devamı

“Aynı memleketteniz”
Grass ve Kemal, birbirleri hakkındaki düşüncelerinden bahsediyor. Grass “Bana o kadar yakın ve tanıdıktı ki”, diyor ilk okuduğu Yaşar Kemal metni için: “Kendimi onun memleketlisi gibi hissettim”. Yaşar Kemal’i dinlemek ise her zamanki gibi büyük bir keyif; ‘Türkiye’nin Homerosu’, yazarlığı kadar hikaye anlatıcılığıyla da kimselere benzemiyor. “O’nu tanıdığımda bu dünyada benim de bir kardeşim var dedim”, diyor Kemal: “Günter bana göre bir adamdır. Ben köylüyüm, Çukurovalı'yım, o kasabalı. İkimiz de memleketimizi terk etmedik, büyük yazarlar kendi memleketlerini anlatırlar. Ben de öyle yaptım, Çukurova’yı anlattım” diyor.

Haberin Devamı

Nasıl tanıştılar?
Günter Grass’la Yaşar Kemal’in enteresan bir de tanışma hikayesi var. Frankfurt’ta Onur ödülü kazanan Yaşar Kemal’e ödülünü takdim etmek üzere nice forslu politik kişinin ismi öneriliyor. Kemal, tek bir isimle gidiyor kurula. Kitaplarını okuyup çok beğendiği Günter Grass’ın elinden almak istiyor ödülünü. Kurul, Grass’ın bu tip faaliyetlerle hiç ilgilenmediğini söylese de yine de yazara bu teklifi götürüyor. Sonuçta Grass teklifi memnuniyetle kabul etmekle kalmayıp törende Kemal’in kitaplarından sevdiği bölümleri de okuduğu, uzun bir konuşma yapıyor.
Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ndeki bu büyük buluşmadan aklımda bir de Yaşar Kemal’in okuduğu ağıtlar kalıyor. Hikaye malum; 13-14 yaşlarındaki Kemal, Çukurova’da kapı kapı dolaşıp kadınlardan ağıtlar öğrenir, kaydeder. Adı 'Ağıtçı Yaşar'a çıkar. O ağıtların bugün folklorümüz adına bilinmesinin öneminden bahsediyor üstat... Grass ise kültürlerin özerliğinden bahsediyor. ‘60’ların sonlarında Almanya’ya çalışmak için giden işçilerimizle ilgili ‘biz işgücü istedik ama bunlar işgücü değil, insanmış!” denildiğini hatırlatıyor. O, aynı zamanda azınlıklık haklarının korunmasında hep aktif rol almış bir düşünce adamı. Moderatör Osman Okkan, daha 70’li yıllarda Grass’ın “Nasıl ki Hıristiyanların kiliseleri varsa, Berlin’de minareli bir caminin varlığı da olağan bir olgudur” deyip büyük tepkiler aldığını hatırlatıyor.
Velhasıl, koca bir salon dolusu insanın pürdikkat dinlediği bir sohbet gerçekleşiyor. Çıkarken ‘keşke biraz daha sürseydi’ diye sızlanmama başka dinleyicilerin de katıldığını görmek, beni keyiflendiriyor.