Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pıtrak gibi çoğalmalarını merakla izlediğim sanat koleksiyonerlerimizin kaçırmaması gereken birinci etkinlik Beyaz Müzayede, önümüzdeki hafta Sofa Hotel’de yapılıyor


Türk eliti (!) sıfatlarına bir de çağdaş sanat koleksiyonerliğini ekledi, malum. Siz de kimin eseri kaça gider, hangi sanatçının işi makbuldür, yatırım için bir eser satın alsam gibi konulara acil vakıf olmak istiyorsanız mutlaka bu müzayedeyi izlemelisiniz. Beyaz Müzayede, ilk günden bu yana Türk çağdaş sanat piyasasını yönlendiren, lider bir kuruluş. Bir süredir yurt dışında da yapılan bir geleneği; akşam müzayede geleneğini İstanbul’da gerçekleştiriyor. 25-26 Ekim tarihlerinde Nişantaşı’ndaki Sofa Hotel’de çağdaş ve modern sanatın bizden en önemli isimlerinin eserlerini satışa sunacak. Hafta arası bir akşamı Nişantaşı’nda farklı bir tecrübeyle geçiriyor olmak ruhunuza da iyi gelecektir. Müzayedede yer alacak eserler 21-24 Ekim tarihleri arasında Nişantaşı’ndaki Sofa Hotel’de sergilenecek. İşe onları görmekle başlayabilirsiniz. Bir İngiliz galerisinde günışığına çıkan Fahrelnisa Zeid’in, Erinç Seymen’in, Kemal Önsoy’un, Canan Tolon’un, Mehmet Güleryüz’ün, Komet’in, Leyla Gediz’in, Avni Arbaş’ın hangi eserlerinin açık artırmaya sunulacağını

HIZLANDIRILMIŞ SANAT KOLEKSiYONERLiĞi
şahsen merakla bekliyorum.



COCA-COLA’NIN NOSTALJiK ŞiŞELERiNE BAYILDIK!

Büyük marketlerden alışveriş yapanların gözüne çarpmıştır. Coca-Cola 125’inci doğum yılı şerefine şahane dörtlü bir set yapmış. Markanın en ikonik dört şişesi birarada sunuluyor. Kızkardeşim azılı bir Cola şişesi koleksiyoneri olduğundan hemen dikkatimi çekti. Şu tasarım işi ne acayip; dört bir yanımız über-modern tasarımlarla çevrili olmasına rağmen hiçbiri bizi nostaljik tasarımlar kadar heyecanlandırmıyor. Nostalji demişken şişelerin bir tanesi taa 1899 yılına dek uzanan bir geçmişe sahip. Hem de ismi de var; Hutchinson isimli ilk Coca-Cola şişesi zamanında 12 kez doldurularak kullanılıyormuş! Coca-Cola’yı hayatından çıkaranlara itirazım yok, ama müptelası olanların masalarını bu şahane şişelerle donatmaktan keyif alacağına eminim.




KAPALIÇARŞI’NIN NABZI ATIYOR!

Hemen itiraz etmeyin, 550 yaşındaki Kapalıçarşı elbet hâlâ bu şehrin en önemli turistik merkezi. Çoğu kişinin hafta sonlarında dolaşmayı en sevdiği yer. Yalnız şunu kabul edin; çağdaş İstanbul’u temsil edecek tasarımların, markaların bu en önemli turistik noktada varlığı hâlâ eksik. O yüzden Silk&Cashmere’in Kapalıçarşı’da mağaza açması fikrini çok sevdim. Duyduğuma göre Vakko da bir eşarp ve hediyelik mağaza formatıyla çarşıda yerini alacakmış. Hatta kozmetik markası M.A.C de burada bir dükkan açmış.
Kapalıçarşı’da çağdaş markaların, Türk tasarımların sesini daha fazla duyuruyor olması tamam; bence dikkat edilmesi gereken mağaza tasarımlarının ve ürün seçimlerinin ‘bir diğer şube’ mantığından gayrı, Kapalıçarşı’ya özel olarak kurgulanması, mağaza dekorasyonlarının da bu doğrultuda yapılması...



KABiN BAVULU SORUNSALI

Dikkatinizi çekiyor mu, THY uçuşlarında yolcuların kabin bavulu boyutlarına hiç dikkat edilmiyor. Başka her havayolu, uçağa binerken yanınızda ne götürdüğünüzü dikkatlice kontrol ediyor, THY’de tık yok! İnsanımız da, eksik olmasın, her duruma “Benden sonrası tufan” yaklaşımıyla yaklaştığından uçaklarda palto koymaya dahi yer kalmıyor. Kabin yerine çeyiz bavuluyla uçağa binenleri, onların uçağa binmesine izin veren THY yetkililerini buradan protesto ediyorum!