Dışarı çıkmanız için iki neden: Mor ve Ötesi, yarın Ghetto’da akustik konser verecek.
Kar-kış diye abartıp eve kapanmanıza gerek yok. İş çıkışı ve ömür billah facia noktalar haricinde, trafik aslında sakin sakin akıyor. Metro seçeneği de bâki... Karlı gecede İstiklal Caddesi’nde yürümenin keyfi başka. İnceden buz tutmuş caddede slalomlar eşliğinde kol kola girip yürümek bir eğlenceye dönüşüyor. İşte size dışarı çıkmanız için iki neden: Mor ve Ötesi, yarın Ghetto’da akustik konser verecek. Hem de geceye sürpriz şarkıcı ve müzisyenler de katılacakmış. Cumartesiyse meraklısının bayılacağı bir başka program var Ghetto’da: ‘Müslüm Gürses Meyhanede’. Şahsen sanatçının Murathan Mungan’la ortak projesi ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ adlı albümünü evire çevire dinlemeye devam etmekteyim. Gürses, marş söylese insanın ruhuna dokunmayı becerir gibi geliyor o benzersiz sesiyle. Ghetto’cular bir de şıklık düşünmüş; konseri isteyenler geceye özel hazırlanan bir yemek eşliğinde de izleyebilecekmiş. Mungan’ın seçimiyle oluşturduğu, David Bowie’den Serge Gainsbourg’e; bayıldığımız sanatçıların şarkılarını gerçek dışı bir özgünlükle yorumlayan Müslüm Gürses’i sahnede izlemek, anlatmak isteyeceğiniz bir deneyim olacak.
Bu çantayı alın, çocuğunuza saklayın
Son zamanlarda müze mağazalarında satılan en kaçırılmayacak tasarımı, İstanbul Modern’in bir projesiyle geliyor. Kutluğ Ataman, dünyanın en önemli sanat kurumlarında, etkinliklerinde baştacı edilen, varlığından gurur duyduğumuz bir sanatçımız. Kendisinin imzasını taşıyan bir tasarıma/esere, İstanbul Modern mağazası sayesinde kavuşuyor olacağız. ‘Öpüşen Çanta’, iki çantanın birleşmesinden meydana geliyor. İki çantanın arasındaki cep, sanatçının öpücük izlerini taşıyor. Çantaya tablet bilgisayarlar dahi sığabiliyor. Bir koleksiyon parçası olan tasarım, gani gani de üretilmemiş; sadece 100 adet var. Etikette sanatçının ıslak imzası olduğunu hatırlatayım. Dünyaca ünlü bir sanatçının orijinal imzasıyla aldığınız bu parça, ileride çocuğunuzu zengin edebilir.
Ah güzel İstanbul...
Pera Müzesi’nde şehir sakinlerinin görmekten büyük zevk alacağına emin olduğum bir sergi var: ‘Konstantiniyye’den İstanbul’a XIX. Yüzyıl Ortalarından XX. Yüzyıl’a Boğaziçi’nin Anadolu Yakası Fotoğrafları’. Sergide bugün beş benzemezin bir araya geldiği, giderek amorf bir hale dünüşen bu şahane şehrin mazisini bulacaksınız. 1800’lerden kalma fotoğraflarda Boğaz’ın en güzel köyleri, dönem insanlarının hayatı, hafta sonu piknik yapanlar, sokaklarda yaşananlar; kısaca o zamanki hayat var. Gezerken fotoğraf sanatının varlığına şükretmeden edemiyorsunuz. Bir de elbette bu fotoğrafları bugüne dek kalacak biçimde korumuş, saklamış olanlara.. Sizden 200 küsür yıl öncesinden bu şehrin sakinlerini bulacağınız sergi, mimar Sinan Genim’in müthiş küratörlüğüyle gerçekleştirilmiş. Serginin grafik anlatımının yalınlığı ve zarafeti de dikkatimi çekiyor; o da aynı zamanda müzenin kitaplarını tasarlayan Timuçin Unan’ın marifetiymiş.
“Vega’ya ne oldu?” diyeniniz varsa...
Geçenlerde bir dost sohbetinde adları geçti, “Neredeler, ne yaparlar?” diye... 1999’da ‘Tamam Tamam Sustum’ adlı parçalarıyla tek hamlede gönüllerde yer etmiş bir gruptu Vega. Rockseverler bu mütevazı tavırlı gruba çabucak ısındı. Solist Deniz’in kendine özgü vurgularla, nefeslerle söylediği matrak ve sıcak şarkılarını diline doladı. Grubu canlı dinlemek için çok ince araştırmalara da gerek yokmuş meğer. Vega 10 Şubat’ta, İstiklal Caddesi’ndeki Yapı Kredi Kültür Merkezi’nin yanındaki Olimpia Event Hall’da sahneye çıkacakmış...