Ekim fırsatları
İşte yağmur işte sonbahar... Ve yorgunluğu, yoğunluğu bahane etmeden ucundan yakalamam gerekenler. Birincisi çok saydığım bir fotoğrafçının; Ani Çelik Arevyan’ın İstanbul Modern’deki 'Göründüğü Gibi Değil' adlı sergisi... Yeni tam zamanlı çalışma hayatımın içinde, hafta sonu odaklı sosyalleşmeye hala alışamadım. Her cuma çok daha programlı olmalıyım diyorum, beceremiyorum. Önümüzdeki cuma bir milat olacak benim için, bu sefer hafta sonunu süper akıllı bir biçimde geçireceğim.
Çok yoğun masa başı işi olan arkadaşlarımın her tatil fırsatını zincirlerinden boşanmış gibi değerlendirme çabalarına mana veremizdim. Sanki her boş gün illa şehir dışında geçmeliymiş gibi... Üç ayın ardından bu konuyu da anlamış bulunuyorum. Şahsen 09.00-18.00?(20.00?) mesaili bir çalışan olarak 29 Ekim tatilini bekliyorum.
Baktım, cuma sabahı erkenden Antakya’ya gitmek mümkünmüş. Beldeye ocak ayında gittim, o gün bugün tekrar gitmenin yolunu araştırıyorum. Müzedeki inanılmaz mozaikleri, Süryanı ve Katolik kiliselerini yeniden, sakin sakin görebilmek müthiş olacak. Bir de yemek mevzuu var, tabii. Kendimi Şehir Kulübü’ne davet ettirebilmenin bir yolunu bulabilmeyi planlıyorum.
Dolapdere'yi kediler bastı
Şakir Eczacıbaşı’nın 'Çağrışımlar, Tanıklıklar, Dostluklar' kitabını elimden bırakamadım. İçinde her şeyin olduğu eski bir Amerikan filmi izliyor gibiyim. “Elimdekini bitirmeden kitap almayacağım” derken üstüne Robinson Crusoe kitabevinin bülteni geldi. Sadi Turan’ın illüstrasyonlarıyla süslü Aziz Nesin’in 'Unutulmayan Rüyalar' kitabını hemen okumak istedim. Bir de 'Bir Stanley Kubrick Romanı' adlı yaşam öyküsünü... Ben bir biyografi canavarıyım, ailem başkalarının hayatlarını neden bu kadar merak ettiğimle kafa buluyor. Ama onlar ‘başkaları’ değil, ‘birileri’ diye açıklamayla sıyrılıyorum bu muhabbetten.
Bir de müthiş bir dans etkiinliği var İstanbul’da, i-dans... Ay sonuna dek devam edecek. Sadece modern dans etkinlikleri de değil, şehrin köşe bucağına yayılmış performanslar bunlar. Sözgelimi geçtiğimiz iki gün kocaman kediler bastı Dolapdere’yi, Cihangir’i... Eylemlerin devamını öğrenebilmek içinwww.idans.info adresine bir girin...
Bu aralar ne moda?
Vogue dergisinin arı gibi çalışkan yazıişleri müdürü Zeynep Üner Uygur, nelerin moda olduğunu anlatıyor....
* Bird: Şishane'de 8'cilerin yeni seksi mekanı.
* i-pad ve her şeyi: marka case'leri, application'ları (Vogue, Dazed&Confused gibi dergilerin i-pad uygulamaları)
* Nick Hornby: Son kitabi ‘31 şarkı’. Herkese ilham veriyor.
* Kite surf: Her zamankinden de moda... Bu satırları yazarken Alaçatı'da Zeynep Tosun, Berra Terzioglu ve ben kite yapıyorduk!
* Londra: Shoreditch. İstanbul’un Asmalımescit'i...
* TV: Spartacus ve yeni sezon Gossip Girl.
* Yeni bir aksesuar markası: Yunan Babylon... Yakında mutlaka gelir.
Müzelerde tasarımcı sergileri.
Makosen\ Oxford erkek ayakkabıları.
Ten rengi Chanel oje... Bir de grimsi tonu...
* Mini Cooper’ın yeni olayı: Bir cip. Eski Türk gruplarını bir araya getiren, Anapop gibi etkinlikler.
* Psikanalatik kitaplar: Metis Yayınları’nı takip edin. Social Network’ adlı film. Facebook hadisesine farklı bir bakış. Yönetmeni David Fincher. Ekim ayında vizyonda.