Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları

Kerameti kendinden menkul Sevgililer Günü için bütün şehir coşkuya kapılmışken hiç yokmuş gibi varsaymak ne mümkün

Aklı selim insanlar istedikleri kadar “Sevgililer Günü de ne?” deyiversin. Beğensek de beğenmesek mağazaların, restoranların bir alışveriş gelgeli olan Sevgililer Günü’ne dair coşkusunu fark etmemek imkansız... Doğrudan pas geçmiş olmamamak adına benim de meraklısı için yaptığım 2-3 seçimim var. Birincisi kadınlar için hediye bakanlara... (Hoş, alışveriş çarkının neredeyse tamamını döndüren de kadınların yeniden ve de yeniden alışveriş yapabilme isteği değil mi?)

Parfüm, çikolata, mücevher...
Bana sorarsanız, parfüm, çikolata ve mücevher, illa bir hediye arayanlar için hiç mahçup etmeyecek üç seçenektir. Parfüm için seçimim pureDKNY adlı koku, zira; markanın parfümlerinin kadınlar arasında ne denli popüler olduğundan haberdarım. Ve, bu parfümün temel esansı oluşturan güller, halis muhlis Isparta gülü olduğu için... Evet, bu yeni parfümün hammaddesi, büyük çoğunluğu kadın olan Isparta’daki gül üreticilerinden almaktaymış. Klasik Türk gülünden yapılma, sadece bir parfüm almanın ötesinde hikayesiyle anlatabileceğiniz bir parfüm, hikayeleri seven biz kadınlar için kesin hoş bir hediye olacaktır. Nefis çikolatalar içinse Godiva’ya uğramak kâfidir diye düşünüyorum.
İtiraf: Sevgililer Günü’ne dair bu kadar ileri geri konuştuğuma bakmayın. Midnight Express’te satılan, Türk elitinin şu sıralar en favori mücevher markalarından olan Lübnanlı Selim Mouzannar’ın elmas ve safir kalp kolyelerinden biri bana da hediye edilse, bu anlamlı(!) günün en ateşli savunucusuna dönüşürüm belki de. Mouzannar’ın gayet mücevher, taş taş aksesuarları dahi en basit kıyafetle bile ahenkli, abartısız, ‘tadında’ gözükmeyi beceriyor. Şimdi fotoğrafa bakın ve itiraf edin sevgili kadınlar; hangimiz böyle bir kolye hediye edilse “Prensip olarak Sevgililer Günü’nü reddediyorum” diyebiliriz?

Kendinizi özel hissedin
Son önerim de klasik ama hep işe yarayan cinsten... Başbaşa, hatırlanacak, şık bir akşam yemeği... Açıldığından bu yana İstanbul’un en ihtişamlı köşelerinden biri olmayı hep beceren bir adrestir, tavsiyem: Çırağan içinde yer alan Laledan. Sırf kahve içmeye gitseniz bile kendinizi özel hissettiğiniz restoranın mönüsüne bu kış ince ayarlar yapılmış. Ev usulü lezzetleri tercih edenler spagetti bolognese de bulabiliyor, “Bir Osmanlı sarayının içindeyim, elbette Türk lezzetleri isterim” diyenler de çentik kebabı, kıymalı Bolu mantıyı... Yok, “Çırağan’a geldim; havalı bir tabak olsun” diyorsanız buyurun Maine usulü ıstakoz kapamaya...

Şuur yoksunları
Sevgililer Günü’ne dair tüylerimi diken diken eden anlatımlardan bahsederek konuyu toparlayacağım. Bu kutlu! güne dair servisleri vurgularken kullanılan tabirleri şaşarak paylaşmak isterim. Bir tekstil markası nedense ürünlerinin ‘aşk kokusu’ saldığını iddia ederken dikkatimi çeken diğer laf salataları içinde şunlar vardı: “Aşkın büyülü imzası”, “Aşkınız... ile dile geliyor”, “Saatler aşkı gösteriyor”, “Aşkı doyasıya tadın” ve deee “Modern zamanlara özel aşk masalları...” Hepsi enikonu bir ‘şey’ satmak için bir araya getirilmiş, şuur yoksunu kelimeler...

Haberin Devamı

ŞAŞTIM KALDIM

Haberin Devamı

DEĞiNMEDEN GEÇMEYELiM

Mahallenizdeki banka şubesinde, veznedar hanımın alnındaki botoksunun ünlü bir sanatçınınki kadar sık yenilendiğini görmek, beni artık hiç şaşırtmıyor. Konuyla ilgili “Her şey insanlar için” deyip mesut bir tonda hayatıma devam edebilirdim... Botoksun depresyona iyi geldiğini iddia eden bir metinle karşılaşmasaydım eğer! Yüzünüzü buruşturmanıza, kaşlarınızı kaldırmanıza ve çatmanıza engel olan metot sayesinde istesek de daha az depresif görünüyor, dünyaya daha mutlu bir insan portresi çiziyormuşuz! Buyrun buradan yakın! Bir ürünün promosyonunu yapmakla insanları budala yerine koymanın arasındaki çizgiyi ne de güzel tarif eden bir örnek...