Ayşe Brav’ı sadece moda yazılarından tanıyor olabilirsiniz. Brav, aynı zamanda bir tasarımcı. Zamanında İstanbul’un en şık butiklerinden birini Nişantaşı’nın havalı mekanı Bostan Sokak’ta açmış idi. O dönemde markaların işgaline uğramamış olan Nişantaşı’ndaki mağazası şehrin en şık kadınlarının mutlak alışveriş adreslerinden biriydi. Benim için Brav butik, üste mükemmel oturan klasik ve süper şık takımların, pantolonların satıldığı yerdi. Ayşe Brav sadece kendi adıyla değil; Zara, Bershka, Pull and Bear, Benetton gibi meşhur markalar için de koleksiyonlar hazırlayan bir tasarım ofisini yönetiyor. Şimdi de ilgi çekici projeler gerçekleştirmeyi başaran Trendyol.com için bir tişört koleksiyonu gercekleştirmiş. Genç, dinamik tasarımlarla dolu bir koleksiyon... Sadece 26-27 Temmuz tarihlerinde sınırlı sayıda üretilen bu tişörtler satışa sunulacakmış. Kendi de ‘rock chic’ tarzı benimsemiş bir isim, Ayse Brav. Yani payetli eteği de tişörtle giymeyi becerebilen, kışın favori kombini ceket içine tişört olan kadınlardandır. Trendyol.com koleksiyonu da bu genç tavrı ve rahatlığıyla öne çıkıyor. Ayşe Brav da bu iki sıfatın altını çiziyor; “Gençler ve genç kalanlar için bir koleksiyon, bu” diyor.
BİZ BU KADINLARI NİYE UNUTAMADIK?Dünya barışına katkıda bulunmuş, bir kitap yazmış, olağanüstü bir sanatsal projede yer almışlıkları yok. Ama ne zaman resimlerini görsek, bir sohbette adları geçse onlardan eski dostlarmış gibi söz etmeden duramıyoruz. 90’ların süper modellerinden bahsediyorum. Linda, Naomi, Helena, Cindy, Stephanie, Christy, Claudia... Arada markaların kampanyalarında göründüklerinde güzelliklerini kaybetmediler diye neredeyse onlar için seviniyoruz. Danimarkalı muhteşem kadın Helena Christensen konuyla ilgili Elle dergisine şu yorumu yapıyor: “90’larda bizim kendimiz gibi görünebilme lüksümüz vardı. Şimdiki gibi monoton görünümlü, sıskalıktan birbirinin aynı gibi görünen kızlar kullanma düşüncesi gelişmemişti. Her birimizin kendine özgü bir fiziği, kişiliği vardı ve çalışırken de tam da bunu yansıtmamız isteniyordu. Kimsenin bize kilo vermemizi, daha fazla sosyalleşmemizi ya da aksini söylediğini hatırlamıyorum. Bence hepimizin kariyerlerinin bu denli uzun sürmesinde kişisel tarzlarımızı koruyabilmemizin çok etkisi var.”
KÜÇÜK ÇANTALARLA YAŞAMAYI ÖĞRENECEĞİZHepimizin bahanesi aynı. Yanımızda diş firçası, makyaj çantası, parfüm vs. taşımak zorunda! olduğumuzdan çantadan ziyade bavulu andıran tasarımlarla hayatımızı geçiriyoruz. Modacılar da bu zaruriyeti göz ardı etmeden bugüne dek nefis koca çantalar tasarlayıp sundular. Lakin bu kış itibarıyla işin şeklinin kat’i olarak değiştiğini söyleyebilirim. Sonbaharın çantaları Bijou Bag diye anılıyor; neredeyse takı işlevini gören, minik zarif çantalar... Bence en güzelleri Gucci’ninkiler. Bir de çanta işinin yeni yıldızı olacağını bangır bangır duyuran Reed Krakoff’un tasarımlarını da es geçmemeli. Çanta için en az 2 bin TL harcayacak bütçesi olmayan faniler de merak etmesin; bahsi geçen tüm markaların; Lanvin’lerin Marc Jacobs’ların modellerinin şahane benzerleri büyük cadde mağazalarına çoktan girmiş bile...