ALAÇATI GÜNDEMi KALDIĞI YERDEN

Bir kısım insanımız sürekli işten güçten şikayet etse de bir hafta sonunu dahi şehirde geçiremiyor. Bodrum’u pahalılığından tenha bırakıp gidenler, ya Yunan Adaları’nda yiyip içiyor ya da Çeşme civarındaki plajlara yığılıyor

Alaçatı Port ben civara ayak basmayalı bir fenomene dönüşmüş! Gece kulübü Deli Deli, yaprak kımıldamayan gecede Alaçatı’nın en esintili köşesi. Port’tan Alaçatı köyüne geçtiğimizde bu fark kendini daha da bir belli ediyor. Alaçatı gecelerinde görmeyeli fazla değişiklik yok. Sırayla yürüyen insan kalabalığında eskiden çokça İstanbullu görürdüm; şimdi belli ki İzmirli yazlıkçılar çoğunlukta. Bu arada Alaçatı Port’un oteli çoktan dolmuş taşmış; hemen dışındaki Alaçatı Marina Palace Otel’de yer bulabildiğimiz için de şanslıymışız. İki ay sezonu olan popüler tatil yöresinde konaklayabilmek de işte böyle yaman bir mücadele!

Sobe’ye uğranması gerektiğini karşılaştığım her tanıdık söylüyor; ben ne bulduklarını anlayamadan, “Gecesine denk gelmedim herhalde” diyerek çıkıyorum. Sevdiğim rock bar Nar’ın kalabalığı da değişmiş; herkes bir hayli küçük! Yine de güzel müzik, Nar’da dinleniyor.
”Mikasa, İzmirlilerin Papermoon’u oldu” diyor bir bilen... Hoş ve şık bir ortamda Alaçatı için bir tık fazla havalı giyinmiş kadınlar, erkekler boy gösteriyor. Arada İstanbul’dan ünlü şirketlerin yöneticilerini, gazetecilerini de seçiyor gözü...

Köşe Kahve, artık sadece bitki çayı içilip kek yenen bir yer değil. Konumu, zevkli dekorasyonu ve lezzetli, basit mönüsüyle bu haliyle de gidilmeye değer mekanlardan.

SaIlor’da eskiden her masada tanıdıklara rastlardım. Kalabalık değişmiş, popülerlik baki...
Gençler İstanbul’dakinden kesinlikle daha özenli bir hale sokulmuş Tektek’çide buluşuyor. Ben yine nedenini anlamasam da burayı tıkış tıkış dolduruyorlar.

Onca mekanın içinde bar olarak kesinlikle Salça’yı seçerim. Küçük, güzel müziklerin dinlendiği bu saklı köşe, Nars Alaçatı otelinin karşısında. Sahibi ‘Salça’ Cenk, İstanbul Nuteras’ın en sevilen DJ’i idi. Bu yüzdendir ki İstanbullular Alaçatı’daki mekanına da uğramadan geçmiyor. Bir de galiba İstanbullular onca yolu tepip Alaçatı’ya gelseler bile yine birbirleriyle takılmak istiyor.
Hacı Memiş Sokağı, öteden beri bence Alaçatı’nın en esprili köşesi. Yine aynı bir bilen, “Burası Alaçatı’nın Cihangir’i oldu” yorumunu yapıyor. Kendisinin bu civardaki rönove edilmiş harika Rum evinde kahve içerek başlıyoruz güne... Geçerken eski yerinde yemek yemeye bayıldığım Su’dan’ın yeni otelini ve kahvesini de gözüme kestiriyorum. Burada Alaçatı otellerinin ezbere bildiğimiz, artık sıkıcı bir hal alan ‘yöresel’ kahvaltısına alternatif, nefis şeyler yiyoruz. Su’dan, bir de sürpriz bir biçimde esintili; “Bana kalsa tüm günü burada geçirirdim” diye içimden geçiyor. Mekanın gece hizmet veren restoranıysa tam bir gizli bahçe. Yerde taşlar, fonda sadece ağaçlar ve zevkli bir dekorasyon... Mönüye göz gezdirip bir daha yolum düştüğünde kesinlikle burada akşam yemeği yeme kararıyla ayrılıyorum. Bir de Hacı Memiş’ten aşağı vurdukça köyün esas sahiplerinin evlerinin arasına serpiştirilmiş kafe ve eskici-antikacı dükkanlarına vuruluyorum. Sırf bu sokaklar, ‘havanın serinleyip kalabalığın azaldığı dönemde’ Alaçatı’ya gelmek için bir neden...

Seksapel garantili!

Türkiye’den çıkmış, ünü dünyaya yayılmış Oye mayolarıyla plajdaki en seksi kadın olacağınızın sözünü ben size veriyorum. Oye tasarımlarını makul fiyattan almak için tek güne özel sunulan fırsatı kaçırmayın. Bayram tatili için yapılacak hesaplı alışveriş, ruha da iyi gelir... İndirimli satış, 9 Ağustos perşembe günü Nişantaşı L’appart Pr ofisinde yapılıyor. 11.00-19.00 arasında. (Abdi İpekçi Caddesi No: 2 Kat: 7 Daire 18)