Bu yazdan geriye bana ne kaldı diye soranlara cevabım birkaç konser, birkaç lokanta olurdu. Konserleri yazdım, sıra lokantalarda
Alıştığım adresler dışında yeni yerler denemekten imtina eder oldum. Keşif koşullarım da giderek sertleşiyor: Bir kere fikrine güvendiğim birinin deneyip onaylaması lazım. Ya da ekipte önceden tanıyıp bildiğim birinin varlığı. Aksi halde paranızın karşılığını alamamaktan, boşa vakit harcamaktan dolayı gerilmek işten değil!
Hafızamda felaket sıcak oluşuyla yer edecek 2010 yazının hayatıma kattığı birkaç gastronomik keşif oldu:
1. Münferit: Ferit Sarper’in geç ve güç bir sürecin ardından açtığı, lakin tek bir atışta mutlu sonu yakaladığı lokantası. Meyhane deyince aklımıza artık Nevizade-Asmalımescit’teki tıkış tıkış, ne yediğinizi anlamadan karnınızı doyurduğunuz; lezzetsiz yemeklerin kötü bir servisle sunulduğu süfli lokantalar gelmiyor! Sarper, klasik meyhane mönüsüne alışılmadık kombinler yaparak geliştirdiği lezzetleriyle Beyoğlu yeme-içme sahnesine yenilik getirmeyi başarıyor. Gece, Yeniçarşı caddesi üstünde sokakta yemek yiyebilmek de herkesin hoşuna gidiyor. Rahmi Koç’tan Ajda Pekkan’a, hayli kozmopolit bir kalabalığı ağırlıyor olmalarından belli!
2. Backyard Cafe: Mac spor kulübünün efsanesi, aylar önce başlayan Bebeköy şubesinin arka bahçesindeki kafe. Bir giden anlata anlata bitiremiyor. Kışın minik bir şaleyi andıran kapalı mekanın, yazın da Bebek Koyu’na tepeden bakan bahçesi çok beğeniliyor. Lezzetli seçeneklerin olduğu mönüsünün ekstra kalabalık olmamasını özellikle beğendim. Benim gibi güne reçel yiyerek başlayanlar, ev yapımı tatlılarına mutlaka bir şans versin.
3. Büyükada’da Sinekli Cafe:
Büyükada’nın merkezindeki ilk mekanlarını, Adalılar’dan çok dinledim. Maden’deki yeni mekanlarını keşfetmek, bu yaza kısmet oldu. Minik bahçenin kontrast endüstriyel dekorasyonlarını, zarif sunumlarını çok beğeniyorum. Tostu, hepi topu yulaf ve mısır gevreği içeren müsli’si bile çok lezzetli. Kahvesi İstanbul’un şöhretli pek çok mekanında sunulana fark atacak nitelikte.
4. Lokanta Maya: Nu Teras’ın bir dönem çok sevilen ‘Ufak Yemekler’inin yaratıcısı şef Didem Şenol’un Karaköy’deki dükkanı. Mevsimi gelmiş olan sebzeden meyveden yaptıkları yemekleri pek beğeniliyor. Pazartesi-perşembe arası 20.00’de kapanıyor. Program yaparken aklınızda bulunsun.
5. Henüz denemediğim ama İstanbul’da çalışan ve yemekleri pek beğenilen bir İtalyan şeften aldığım bir tüyo: İstinye Park’ın pazarında dükkanı olan Mirano’nun taze makarnaları hararetle tavsiye ediliyor. Ataköy Plus’ta da şubeleri varmış, meraklısına duyurulur.
İsterdim...
- Milliyet ekler ekibinden Miraç Zeynep Özkartal gibi Trabzon-Sümela’daki ayini izleyebilmeyi.
-Geçtiğimiz cumartesi gecesi Arkeoloji Müzesi bahçesinde Anouar Brahem konserini, Çeşme’de Duman’ı dinlemeyi.
-‘Tam zamanı’ dedikleri için ağustosun ikinci haftası Karadeniz turu yapabilmeyi isterdim.