Sömestr tatilinin geldiğini nasıl anlarsınız? İstanbul trafiğinin sürpriz rahatlığından mı yoksa vizyon filmlerindeki animasyon kalabalığından mı?
Şanslı çocuklar cuma günü havaalanını doldurmuş. Aileleriyle birlikte kayağa gidiyorlar. İstanbul’da kalanların da kendilerini mahzun hissetmesine gerek yok. Belki bu soğukların ardından bir kar sürprizi olur, yalnız çocuklar değil, hep birlikte şenleniriz. Ya da bu sene her zamankinden daha organize biçimde hazırlanan 15 günlük çocuklara özel programlardan da yararlanabilirler. Benim favorim İstanbul Modern’in Genç Atölyeleri. Yeğenim ile gidip denemişliğimiz, memnun kalmışlığımızın da payı var bu öneriyi gönül rahatlığıyla yapmamda...
Atölyelerin temel noktası, çocuklara yaratıcılıklarını geliştirebilecekleri, farklı teknikler öğrenebilecekleri bir ortam sunuyor olması. Atölyelere en az 7, en fazla 12 yaşında çocuklar kabul ediliyor.
İstanbul Modern en başta çocuklara sanatı sevdirmek için klasik, kasvetli bir müze ortamı dışında bir atmosfer sunduğu için cazip. Çocuklar burada bir anlamda müze kavramıyla barışıyor. Türk insanları olarak ata yadigarlarını görmek hariç müze gezmeyi ne kadar sevdiğimiz düşünülürse, bu bile başlı başına bir neden olabilir. İkincisi çocuklar bu atölyelerde yaratıcı fikirlerin hayatta bir işe yaradığına kani oluyorlar. Yıl boyu ezber yapan çocukların arada fikirlerin serbest uçuşmasından da fayda geldiğini öğrenebilmesi, ne güzel. Bir de el becerilerini geliştirmek diye şık bir tarif var atölyelerin amaçları arasında. Bence bir tür yapboz yapmak el becerilerini geliştirmekten çok, çocukların eğlenmesini sağlıyor. Bu da yarış atı modeli yaşayan çocuklar için neredeyse bir devrim! diye düşünebiliriz.
Hafta içi her gün 10.00-14.00 saatleri arasında 7-9 yaş, 13.00-15.00 saatleri arasında 10-12 yaş için uygulanıyor. Programların adlarının dahi çocukları heyecanlandıracağını düşünüyorum. Biri ‘Güliver’in Yeni Gezileri’ adlı maket yapım atölyesi: Çocuklar, Güliver için yeni serüvenler kurgulayacak, romanda geçen ‘küçük insanlar ülkesi’, ‘devler ülkesi’ gibi hayali coğrafyaların yanı sıra, farklı ülkeler düşleyecek ve düşledikleri ülkelerin maketlerini hazırlayacakmış. Diğeri ise ‘Tarih Öncesi Yaratıklar’ başlıklı heykel atölyesi: Tarih öncesinin izini süren çocuklar, tarihin bilinen devirlerinin hayvan ve bitkilerinden esinlenen heykeller üretecek, rengârenk dünya haritaları oluşturacaklarmış. Çocuğu 15 gün boyunca ödev yapıp televizyon seyredecek diye üzülen anne-babalara duyurulur!
Mozzarella bar nedir?
İtalya’ya sık seyahat edenlerin ağızlarından düşürmedikleri bir mozzarella bar konsepti vardır. Şimdi bizde de bir örneği açıldı. Kanyon’da, tam da sinemanın karşısında... Adı Obika. İtalyandan çok bir Japon adı gibi, değil mi? Mekanın ismi İtalyan da cismi daha bir Japon görünümlü. Obika, dünyada bilinen bir zincir. İstanbul şubeleri de neredeyse açılır açılmaz doldu desem yeridir. Bunda Kanyon’un yeme-içme anlamda hem civarda çalışanların, hem yeniyetme gençlerin hem de öyle iş-güçle başını fazla ağrıtmayan kesimin sevdiği bir adres olmasının da payı var. Akdeniz usulü; ekmekli peynirli şarküterili, karnınızın doyduğu bir yer burası. Krem mozzarella kavramıyla tanıştırıyor Obika bizi. İtalya’nın Campania bölgesinde manda sütünden üretiliyormuş.
Ağzınızda dağılan peynire kurutulmuş türlü et eşlik ediyor. Servis de isim gibi, bir suşi barı andırıyor. Vejetaryenler için eti sebzeyle ikame etmek de mümkün. Tabii, bu yemeğin yanına bir kadeh Avustralya kırmızı şarabı da yakışır! Şenlikli bir ortamda farklı bir lezzet denemek isteyenlerin aklında bulunsun.