Yollardaki maceramız bugün sona eriyor. Ama ben bu yolculuğa çıkmadan önce 4 günlük fast-food iş seyahati yapmıştım. İlk durak Bodrum’du. Ardından da... Hadi sizi merakta bırakmayayım, Kos’a geçtim. Acayip de eğlendim. Yalnız bu yaşadıklarım hep üç aylar öncesine denk geldiği için özellikle Kos’da tabir-i caiz ise içkinin de dibini buldum. Dostluğundan her zaman müthiş keyif aldığım sevgili Ali Sayar, Polo 13’lerin, Darüşşafaka GYMS Tesisleri’nin ve Zincirlikuyu’daki La Pergola’nın ortağı olan sevgili Necdet Göral "Kos’da 2003 yazı için bir yer bakacağız, sen de gelirsen seviniriz" deyince atladım. Hiç olmazsa sizlere değişik bir eğlence yöresinden farklı haberler vereyim istedim. Gittiğime de değdi doğrusu. Ama öncelikle Bodrum’da sezonu nasıl kapattık, onu anlatayım. Bir kere Bodrum eylül ayında çok daha güzel oluyor. O kalabalık ortadan kalkıyor ve yabancı turist ağırlıklı oluyor. Bir de Bodrum’un yerlisi var. Önce Flipper Tatil Köyü’ne uğradım. Buranın eğlence müdürü sevgili Besim Kazodo’ya sözüm vardı. Tabir-i caiz ise Flipper yıkılıyordu. Devre mülk sistemi olduğu için boş yer yoktu. Arto da iki günlüğüne yorgunluk atmaya gelmiş, havası yerindeydi. Sahneye çıkıp güzel bir program yaptı, ortalığı esprileri ile kırıp geçirdi. Sabah çok erken saatte tekne ile Kos’a geçeceğimiz için limana da yakın olması nedeniyle çoğu kez olduğu gibi yine Manastır Oteli’nde kaldım. Ama işletme değişmiş. Çok üzüldüm. Manastır, buranın sahipleri sevgili Sadri-Yüksel Şener çiftinin çocuğu gibiydi. Artık uğraşmaktan ve bol bol konuk ağırlamaktan bıkmış olacaklar ki üç yıllığına oteli Cande Turizm&Sanayi’ne devretmişler. Cande’den Ersin Uluevli ile biraz sohbet ettik. Yeni personel de çok şeker ama gözüm hep eskileri aradı, boynum bükük kaldı. Sevgili Ali Sayar, Bodrum’da öyle güzel yerler keşfetmiş ki. 20 yıldır Bodrum’a gelir, giderim, güneşin batışını ilk kez böylesine muhteşem bir yerden izledim; Gümüşlük’deki Limon Restaurant&Cafe. Sahibi Candan Aslanbay eski bir meslekdaşım. En son Kim Dergisi’nde çalışmış, yani bizim DMC’den çıkma. Limon, Bodrum’un Gümüşlük Köyü’nde, antik şehrin tepesinde çok sıcak, küçük bir kafe. Tahta iskemleleri, masaları, yumuşak minderlerle donatılmış kanepeleri, hasırların üzerine atılmış yastıklarıyla sizi müthiş rahatlatıyor. Antik Çağ’da Yunanlılar’ın limonu düğün törenlerinde hoş kokulu bir iksir olarak kullandıklarını, bu meyvenin sinirlere iyi geldiğini,
gebe kadınları yatıştırdığını, çarpıntıları dindirip hazımsızlığa ilaç olduğunu ünlü Türk hekimi İbn-i Sina’nın keşfettiğini söyleyen Candan hayatından çok memnun. Candan Hanım’ın özel olarak yaptığı şuruplar, çaylar, incirli ve limonatalı votka, çilekli likör, dağ kekiklerinden çay, mısır unundan yapılan kekler, tarçınlı kurabiyeler yerli-yabancı turistin vazgeçemediği lezzetler olmuş. Fiyatlar gerçekten çok komik. Etli yaprak sarması, falafel, otlu börek, çökertme kebabı, deniz börülcesi, benim yemeğe doyamadığım kabak çiçeği dolması ve daha neler neler... Yemekler, içkiler enfes. Limon’da bulduğunuz huzur bütün elektriğinizi alıyor. Limon’un telefon numarası (0252) 394 40 44. GSM (0533) 633 67 70. Limon’a mutlaka uğrayın...
Limon sonrası biraz turladık. Bu arada Serdar Ortaç, Bodrum’da son gece 750 kişiye şarkı söyledi. Gerçekten büyük başarı. Zevk-i Sefa’da Fatih Ürek ve Asena beklenilen işi yapamamışlar. Turlara çalıştıkları için kapıdaki görevliler kan ağlıyor. Çünkü herşey içinde 20-25 milyon veren yerli ve yabancı turist giderken masadaki son birayı ya da şarap bardağını bile alıyormuş. O nedenle bahşiş nerede?.. En iyi iş yapan Polo 13 ile Askh olmuş. Sevgili Erhan, Erkan Gürel ile Bülent Kalyoncu’nun ortak olduğu Askh’da çıkan Gülşen ve Rober Hatemo bir hafta daha programlarını uzatmışlar. İki gün önce de Deniz Akkaya, kız arkadaşı Bike ile delice eğlenmiş Ship a Hoy’da. Yalnız o gece Kenan Doğulu ile olan samimiyeti dillerde. Polo 13 ve Havana’nın kapanış gecesinde de Deniz bütün bir sezon yapamadığı çılgınlığı yapmış. Delice dans etmiş ve pistten inmemiş. Akşam, ilk kez gittiğim Ortakent Yahşi Beldesi’nde denize sıfır olan Palavra Balık Restaurant’a davetliydik. Ortakent Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ve karısı bizi ağırladı. Başkan çok genç ve yakışıklı, üstelik de insanı etkileyici bir ses tonu var. Ortakent Yahşi; Zevk-i Sefa, Polo 13 gibi pek çok gece kulübünün bulunduğu bölge. En büyük avantajı eğlence yerlerinin, plaj ve evlere uzaklığının 5.5 kilometre olması. O nedenle görüntü kirliliği yok. Dengeleri iyi sağlamışlar. Başkan bu konuda hayli iddialı. Zaten halk da Mehmet Kocadon’u geleceğin Bodrum Belediye Başkanı olarak görüyor. Bir ağa çocuğu. Babası Türkiye’nin ilk üniversite bitirenlerinden ve üç lisan biliyor. Kendisi de iki lisan biliyor ve yüksek okul mezunu, eşi öğretmen. Bodrum’un yarısı Kocadon Ailesi’ne ait. Yahşi’de Fransız Tatil Köyü, Bodrum’da Mali Bar, Yağhane, Kocadon Restaurant, Episkopi. Hasta Fenerbahçeli olan Başkan iki yıl da Fenerbahçeliler Derneği’ne başkanlık yapmış. İki kız babası. Sohbet birden Başkan’ın ve Neco’nun Fenerbahçeli, benim ve Ali’nin de Galatasaraylı olmamız nedeniyle spora dönüştü. Ortalığı tüm Polo 13’lerde Güvenlik Sorumlusu olan sevgili Ragıp Karalı yatıştırdı. Neyse, Başkan Kocadon herkesten önce görüntü kirliliği yaratan inşaat sektörünü ve arazi mafyasını kontrol altına almış, hatta bu uğurda tehditlere bile aldırmamış. Her yıl halkına, kendi bölgesinde olan bar ve gece kulüplerinde çalışan sanatçıları toparlayıp konserler düzenliyor. Parası olmadığı için bu tip eğlence yerlerine gidemeyen ya da orta yaşın üzerindeki vatandaşlarının ayağına eğlenceyi getiriyor. Başkanın bir de kilise projesi var. Bu konuyla ilgili İzmir’deki Alman Konsolosluğu ile görüşmüş. "Bize nasıl dış ülkelerde dini vecibelerimizi yerine getirmek için gereken hakkı tanıyorlarsa, biz de buradaki yabancılara aynı hakkı vermeliyiz. Bodrum’a yaklaşık 1500 yabancı yerleşmiş durumda. Hatta birçoğunun hanımı da Türk. Bodrum’da evlenenler de var. Kısa sürede kilise projesini uygulayacağım" diyen Kocadon, Bodrum’da hiçbir yerde olmayan 6 kilometrelik sahilin Ortakent’te bulunduğunu söyledi. Kumsalda hiç iskele yokmuş. Buradaki plajlar da halka açıkmış. Sohbet sırasında Ali ve Neco bu yıl sezonun çok kısa sürdüğünü, 65 gün olarak düşündükleri yaz eğlencesinin 40 günde bittiğini, bu nedenle de istenilen kârı sağlayamadıklarını söylediler. Ama yine de şükrediyorlar. Baktım, Palavra Balık’da bir köşede Lili Garih, bir hanım arkadaşıyla
yemek yiyordu. Denizin üzerinde taze mezeler ve balık yemek, bir de üzerine rakı içmek müthişti. O geceyi kolay kolay unutamayacağım sanırım. Mönüye ve fiyatlara sizin için baktım, çok rahat gidebilirsiniz. Bodrum Palavra Restaurant’ın sahibi Hüseyin Bayar, oranın köylülerinden. Sempatik bir adam. Telefon numarası (0252) 358 62 90.
Bodrum’da turlarken Mali Bar’a uğradım, sevgili meslekdaşım Mehmet Şehirli’yi gördüm. Mehmet buraya ortak olmuş. İstanbul’da ise Taksim’de Mali Bar’ın şubesini açacaklarmış. Bildiğiniz üzere Mali Bar, Mehmet Ali Erbil’in ağabeyine açtığı ve gürültü kirliliği nedeniyle Ahmet Ertegün tarafından kapatma cezası alan meşhur eğlence yeri. Bodrum esnafı ile görüştüm ve Ahmet Ertegün’ü sordum. İçlerinde 65 yaşında bir amca "Kim o evladım?" dedi. Bugüne kadar meydana inip de ne esnaf ile sohbet etmiş, ne de doğru dürüst alışveriş yapmış. Ahmet Ertegün’ü orada pek kimse sevmiyor anlayacağınız. Sabah çok erken yola çıkacağımız için geceyi kısa kestik. Saatin 08.00’inde aaa bir baktım, bizim meşhur Cafe Bodrum’da sevgili Yavuz Demir ile Samim Baki kahvaltı yapıyorlar. Yavuz Demir gerçekten sevdiğim ve dostluğuna inandığım bir insan. Hemen bize Kos ile ilgili bilgiler verdi. Ali Sayar’ın dayısı, benim de yakın dostum olan Doğuş Holding’in koordinatörlerinden Özcan Uluyol bütün güzergahı ayarlamıştı zaten. Her geldiğimde uğramadan edemediğim Mustafa ve Talat Tatlıcı kardeşlere ait olan Yunuslar Karadeniz Unlu Mamüller’e girdik. Mustafa, sağolsun, bize kepekli, yulaflı açma, börek, simit, tatlı, tuzlu ne varsa kocaman bir paket hazırladı. Tekneyi beklerken eski bir dosta rastladım. Yeşim Salkım’ın evinde kız arkadaşlarıyla sık sık partiler verdiğini ve bol bol yemek yaptığını söyledi. Bu arada rahmetli Ayhan Şahenk’in kızı Filiz Hanım’ın Yalıkavak’da yaptığı saray yavrusu ev herkesin dilinde.
Rüya gibiymiş. Bir dahaki sefere sizler adına mutlaka incelemelerde bulunacağım. Tabii korumalardan paçayı sıyırırsam. Şaka, şaka. Tam işlemlerimizi yaparken Cenk Eren aradı. O da New York’a gidiyormuş. Bir ay önce beraber gidecektik New York’a. Neyse. Cenk de sit-com yıldızı olmuş. Show TV için çekilecek olan ‘Bir Tatlı Huzur’ adlı dizide başrolleri Bennu Yıldırımlar, Zerrin Sümer, Tardu Flordun ile paylaşacakmış. Dizide Cenk bir psikoloğu canlandıracak ama bence önce kendisinin bir psikoloğa ihtiyacı var. Şaka yapıyorum, vallahi şaka. Gümrükte işler gerçekten yoğundu. Bir kere sabah Bodrum’dan Kos’a 5 gemi kalkıyor. Neyse ki Ali Sayar herşeyi ayarlamış da, sıraya girip 500 kişi arasında terlemeden işimizi hallettik. Günübirlik gidişlerde konut fonu yok ama bir gece bile kalsanız 75 milyonu bayıla bayıla ödüyorsunuz. Tek gidiş 35, gidiş-dönüş 48 milyon, aynı gün gidiş-dönüş ise 42 milyon lira. Her gün düzenli olarak Bodrum’dan Kos’a 09.30’da, Kos’dan Bodrum’a da 16.30’da tekne kalkıyor. Yolculuk 50 dakika sürüyor. Kaptanımız Serdar Dağar hoşsohbetti.
Baktım, milli dalgıç Yasemin Dalkılıç kaptanın kamarasında oturuyor. Biraz sohbet ettik. Hemşehrim, dünya şekeri bir kız. Ama yalnız. Kos’a günübirlik gidiyormuş. Ekim’de yeni bir rekor denemesi yapacakmış, Tek başına mücadele veriyor, yazık. Spor Bakanlığı’nın böylesi yeteneklere niye destek olmadığını bilemem. Gemide, tıpkı Sakız Adası’nda olduğu gibi epey motorsiklet ve bisiklet vardı. Çünkü Kos’da da en iyi ulaşım aracı bisiklet ve motorsikletmiş. Hatta Kos’da 25 bin tane kiralık motorsiklet varmış. Bu arada gemide cemiyet yaşamından tanınmış bir arkadaşla karşılaştık.
İlker İnanoğlu’nun babası Türker Ağabey’in, Güzide Duran’ı gelin olarak istemediğini söyledi. Üzüldüm, çünkü Güzide yüreği çok iyi bir kız, üstelik saygılı da. Aslında onunla Antalya’da bu konuyu konuşmuştuk. Ben ona "Bu birlikteliğin sonunda evlilik var mı?" diye sormuştum. O da "Kısmet. Filiz Hanım sıcak bakıyor ama Türker Bey biraz soğuk" demişti. Evet, yarın Kos’da buluşmak ve sabaha kadar süren eğlence yaşamından çok özel kesitlerden söz etmek üzere hoş kalın. Güzel günler sizin, artanlar benim olsun efendim.
Yazara e-mail: