09.02.2018 - 16:56 | Son Güncellenme:
"Gerçek boyutlu heykelim Mykonos’ta zengin bir adamın bahçesinde duruyor"
Geçmişte bir heykeltıraşa modellik yaptığını açıklayan Ece Dizdar, “Bir heykeltıraşa modellik yaptım. Canlı life-size (gerçek boyutlu) heykelim yapıldı. O heykel şu an Mykonos’ta çok zengin bir adamın evinde duruyor, bahçesinde daha doğrusu. 'The Girl From Bosphorus' (Boğaziçili Kız) adı da. 19 bin pounda satıldı, bronz heykel. Ne yapayım para lazımdı, bu da bir işti benim için. 2 bin pound para almıştım. Hayatımda görmemiştim o kadar parayı bir arada" ifadelerini kullandı.
"Fısıltı gazetesiyle büyüdü oyun"
İki sezondur oynadığı 'Yutmak' adlı tiyatro oyununun büyük ilgi gördüğünü belirten oyuncu, "Aslında geçen yıl başlayan bir oyun. Şimdi ikinci sezonundayız. İkinci sezonu olmasına rağmen geçen yıldan daha çok oynuyoruz ve daha çok talep var. Fısıltı gazetesiyle büyüdü oyun. Bu da bizi çok mutlu ediyor" dedi.
"Twitter’da ‘sinsi, yılan’ diyorlar"
Ünlü oyuncu, “Siyah Beyaz Aşk” dizisinde canlandırdığı İdil karakteri için şöyle dedi: “Ah İdil... Dışı sen, içi beni... İdil şu sıralar çok tepki alıyor. Aslında biraz değişti karakter, evrim geçirdi. Çünkü senaristlerimiz değişti. Şu sıralar bombardıman altındayım Twitter’da ama biz senarist ne yazarsa onu oynuyoruz. ‘Sinsi’ diyorlar, ‘yılan’ diyorlar, sürekli susturmaya çalışıyorlar beni. Oysa benim elimden bir şey gelmiyor.”
"Kendime torpil geçtim"
Ece Dizdar, Alo Garanti için stüdyoya girip seslendirme yaptığında kendine torpil geçtiğini de itiraf etti: Kayıt yaparken 15 bin soyadı, 17 bin isim okudum. Bütün sayıları, Türkiye’deki bütün şubeleri. Yani aklınıza gelebilecek her şeyi İngilizce ve Türkçe olarak okudum. ‘Dizdar’ı okurken de hafif gülümseyerek okudum, her dinlediğimde güleyim diye.
"İstiklal Caddesi’nde kayboluyorum"
Ece Dizdar, yön duygusunun olmadığını vurgulayarak, "Yer, yön duygum hiç yok. Her yerde kayboluyorum. Babam denizaltıcı, abim pilot. Düşün, olağanüstü navigasyon yeteneği olan adamlarla büyüdüm. Ama bir AVM’de dahi nereden çıktıysam mutlaka ters yöne giderim. Aslında yer yön duygum yok değil, var. Ters bağlanmış! Sıcak ve soğuk suyu yanlış bağlarlar ya, aynen öyle. İçimi dinlediğim zaman, içim bana ‘sağ’ diyorsa ben sola gidiyorum. Ve doğru çıkıyor. Düşün babam Süveyş Kanalı’nı geçip geliyor, ben İstiklal Caddesi’nde kayboluyorum" ifadelerini kullandı.
"Denizaltıların içinde büyüdüm"
Ece Dizdar, babasının nasıl denizaltıcı olduğunu da anlattı: “Çok havalı değil mi? Biliyorum. Babam aslında Robert Kolej’i kazanmış ama babası demiş ki; ‘Hayır, sen subay olacaksın’. Deniz lisesini kazanmış babam, paldır küldür 15 yaşında Heybeliada’ya gitmiş. Denizaltıcılık, su üstü dediğimiz diğer grubun yanında çok küçük bir gruptur. Yani çok az denizaltıcı kişi vardır. Ben denizaltıların içinde büyüdüm. Her yerini bilirim denizaltıların. Ve uzaktan da tanırım hangi denizaltı olduğunu.”
"Yoğurdumu, turşumu, elma sirkemi kendim yaparım"
Ece Dizdar, yemek yapmak konusunda yetenekli olduğunu söyledi: Yemek yapmayı çok severim. Doğal yaşamayı da seviyorum. O yüzden kendi yoğurdumu yaparım, kendi turşumu kurarım, elma sirkemi yaparım. Mutfağım hep doludur. Bana gelen yemek yer. Dolabım boş olduğunda kendimi çok kötü hissediyorum. Ev ev gibi olmuyor o zaman, sıcak olmuyor.
"Kediye benziyorum"
Başarılı oyuncu, Ekşi Sözlük’te kendisi için yapılan “Kendisi kocaman bir kediye benziyor” yorumuna katıldığını dile getirerek, "Doğru, kediye benziyorum. Tipimi benzetiyorum kedilere. Gözlerim çekik filan" şeklinde konuştu.