Kötü hormon grelin ve iyi hormon leptin, beslenme saatlerini yönetir. Beyaz un, beyaz ekmek, yağlı yiyecekler ve tatlılar gibi grelin dostu gıdalar, iki saatte bir açlık krizi oluşturabilir
Prof. Dr. Mehmet Öz ile son kitabı ‘Siz, Bebeğinizi Beklerken’ hakkında konuşuyoruz. Aslında dediğim gibi bu kitaptaki bilgiler, sadece hamilelerin değil yerine göre günlük yaşamda herkesin bilmesi ve uygulamasında yarar olan bilgiler...
* * *
“Mehmet, bundan önceki kitabında da, bu kitabında da kilo almakta çok etkili olan leptin ve grelin hormonlarından bahsediyorsun. Bu iki hormon, aslında kilo almayla ve dolayısıyla sağlıklı yaşamla çok yakından ilgili. Tabii ensülin, tiroit hormonları gibi başka hormonlar yerine göre daha da önemli. Ama onların bahsi çok geçiyor, leptin ve grelin pek bilinmiyor. Tipik örneklerinle biraz anlatır mısın?
Bunların iyi bilinmesi önemli.”
* * *
“İyi hormon leptin ve kötü hormon grelin. Bu iki hormon günlük yaşamımızda yeterince konuşulmuyor ama fazla kilolar için önemli rol oyunuyor. Tabii dolayısıyla hamileler için de çok önemli. Sevgili Leptin iştahı azaltır. Son araştırmalar bu hormonun hamilelikte, hamileliğe bağlı yüksek tansiyona da iyi gelebileceğini gösteriyor. Hormonların şeytanı grelin ise karnımızın guruldamasına ve yemek istememize yol açar. Bu iki hormon sürekli savaş halindedir. Hangisinin galip geleceği beyne hangisinin mesajının baskın gittiğine bağlıdır. Grelin galip gelirse buzdolabında ne varsa siler süpürürsünüz, leptin galip gelirse kendinizi tok hissedersiniz. Pek çok kişi iradelerini suçlar ama kişinin kendi iradesi bu hormonların beyne gönderdiği mesajlar kadar etkili değildir. Grelin kısa dönemlerle çalışır, sizi iki saatte bir mutfağa gönderen mesajlar verir. Eğer Leptin sinyalleri güçlüyse grelinin bu kışkırtmaları işe yaramaz ve açlık kontrol altında tutulabilir. Bu mekanizma herkeste böyle çalışır. Hamilelerde, tehlikeli kilo alma potansiyeli bakımından önemi daha da büyüktür.”
* * *
Çok iyi bir konuya değinmişti Prof. Dr. Mehmet Öz. Leptin ve Grelin hayatımızda hakikaten çok önemli rol oynuyor. Kendi kendimizi suçlayıp “Yine irademe hakim olamadım” demek yerine, bu hormonları dengelemeye çalışmak lazım aslında.
* * *
“Hasan, aslında yapılması gereken çok basit. İki hormonun da kontrol düğmelerini, yani salgılanmalarını ayarlamamız lazım. Tabii beynimize ulaşıp bu kontrol düğmelerini çeviremeyeceğimize göre, bunu yediğimiz yiyeceklerle yapacağız. Yiyecekler ve onların kana karıştıklarında yol açtıkları kimyasal tepkiler, bu iki hormonun etkilerini azaltabilir veya artırabilir. Sağlıksız yiyecekler grelini sakinleştiremez, aksine bu yiyecekler insanları bir kısır döngü içine sokar. Birçok işlenmiş gıdanın zararlı olmasının nedeni budur, beyin bunları gerçek gıdalar olarak algılamaz ve bunlar alıcılarınızın leptin mesajını almamasına yol açabilir. Leptin mesajı alınmayınca, grelin sahneye hakim olur ve kısa bir süre sonra tekrar buzdolabına koşarız. Leptinin mesajı alması için gerçek yararlı besinlerin yenmesi lazımdır, abur cubur değil. Yararlı yiyecekleri algılamaya programlı olan beyniniz, bu yiyeceklerden yendiğinde leptinle vücudunuza doğru sinyalleri verir: “Kapılar kapandı daha fazla yiyecek gerekmiyor” der. Leptin dostu olan gerçek gıdalar; işlenmemiş tahıl ürünleri, tam tahıl, sebzeler, yağsız hayvan proteini gibi gıdalardır. Bunları yediğiniz zaman beyniniz doğru emri verir ve açlığınız bastırılır. Bunun tersine; beyaz un, beyaz ekmek, şeker, tatlılar, yağlı yiyecekler gibi gıdalar ise grelin’e davetiye çıkartır. İki saat gibi aralıklarla açlık krizleri oluşabilir.”
Dr. Mehmet Öz’ ün anlattıklarından anlaşılacağı gibi aslında kilonuzu korumak veya alınan kiloları vermek için az yemek değil, bilinçli ve dengeli beslenmek lazım. Buna bir de günlük egzersiz ilave edildi mi sağlıklı yaşama doğru çok önemli adımlar atılmış olur. Boş yere iradenizi suçlamak yerine eğer profesyonel yardım alırsanız çok daha başarılı olursunuz. Bu işin doğrusu, doktorunuza danışıp, onun önerileri doğrultusunda, diyetisyeninizin programını uygulamaktır.
Yarın: Prof. Dr. Mehmet Öz ile kalp krizi ve kanser gibi hastalıkların sevmediği, ama sağlığımızın sevdiği yiyeceklerden bahsedeceğiz.