Mideden ve oniki parmak bağırsağından gelen besinlerin yeterince işlenmemiş olması, sindirim sisteminin aşağı kısımlarında sorunlara yol açabilir. Beslenme alışkanlıkları da sindirimi etkiler
Sağlıklı beslenme üzerindeki tartışmaların yoğunlaştığı bugünlerde ‘iyi bir sindirimin’ de göz ardı edilmemesi çok önemli. Sindirim dendiğinde uzun bir yol vardır önümüzde. Sindirim ağızdan başlar, iyi bir sindirimde ağız ve diş hijyeni önemli rol oynar. Dişlerin kapanış bozuklukları gibi durumlarda, iyi çiğneme olamayacağından, ilerideki kademelere yeterince hazırlanmamış besinler ulaşır, bu da sindirimin baştan iyi hazırlanmaması demektir. Midedeyse, mide asidinin yeterli olması çok önemlidir. Aksi halde ‘kimus’ adı verilen mide içeriği gereksiz yere fermente olmaya, ekşimeye ve kokuşmaya başlıyor. Besinler ağızdan iyi çiğnenmeden gelirse bu durum daha da öne çıkar. İstenen özelliğe kavuşamayan kimus, bir taraftan midenin içini kaplayan mükemmel döşemeye zarar verirken, diğer taraftan gaz ve şişkinlik oluşturarak yerine göre yemek borusuna kaçma (reflü), geğirme ve kötü ağız kokusuna sebep olabilir. Bu durum aynı zamanda sindirim sisteminin daha ileri bölümlerinde besinlerin yeterince emilemesi sonucunru doğurabilir.
Asit dengesi önemli
Mide dengesinin bozularak asit yetersizliğinin ön planda olduğu hallerde oniki parmak bağırsağına ulaşan ancak yeterli asitle muamele görmemiş eksik ve yanlış işlenmiş bu ‘yemek bulamacı’, safra kanalının açılıp yeterli miktarda safranın bağırsağa akmasını da sekteye uğratabilir. Bilinçsizce, doktor tavsiyesi olmadan proton pompa inhibitörü (gastrit, ülser ve reflü tedavisinde kullanılan asit azaltıcı ilaçlar) ve gelişigüzel anti-asit kullanımı da, midedeki asit dengesini bozabilir. Bu tip ilaçları hekim önerisi ve kontrolü altında kullanmak lazımdır.
Doktorunuza danışın
Mideden ve oniki parmak bağırsağından gelen besinlerin yeterince işlenmemiş olması, sindirim sisteminin aşağı kısımlarında yerine göre bağırsak iritasyonu, sağlıklı bağırsak florasının kaybı (sindirim kanalımızda yaşayan faydalı bakteriler azalırken mantarların çoğalması), kronik kabızlık, gıda intoleransı ve benzeri çeşitli sorunlara yol açabilir. Görüldüğü gibi üst sindirim sisteminden başlayan bazı durumlar, sindirim sisteminin tümünü kapsayan etkiler yapabiliyor. Bu nedenle herhangi bir gaz şikayeti veya hazımsızlığın devamında muhakkak doktorunuza danışıp, onun önerilerini almak en doğru yoldur.
Bu arada aslında hepimizin bildiği ama nedense pek uygulamadığımız bazı önlemleri; yine de hatırlatmakta fayda var:
* Öğünleri aceleye getirmeyin, sakin ve rahat bir ortamda yemeye çalışın
* İyi çiğneyin, lokmaların arasında zaman bırakın
* Diş hekiminizi düzenli ziyaret edin, unutmayın yeterli çiğnemek sindirimin ilk adımıdır
* Mümkünse doğal/geleneksel yöntemlerle beslenmiş hayvanların etlerini tercih edin
* Yaşınız ilerlediyse, süt yerine yoğurt ve ayranı deneyin
* Pastörize günlük sütten yapılmış yoğurt ve kefir tercih edin
* Trans yağ denen yağlardan kaçının
* Yağsız/light veya diyet ürünlerin etiketlerini okuyun, bilinçli tüketin
* Safra keseniz alındıysa safra tuzu veya sindirimi kolaylaştırıcı enzim almanız gerekip gerekmediğini hekiminize danışın
* Gereksiz antibiyotik kullanımından kaçının
* Hazır probiyotik karışımlara (probiyotikli yoğurt v.b. gibi) ihtiyacınız olup olmadığını hekiminize danışın.
Beslenme alışkanlıkları da sindirimi etkiler, örneğin uzun süreli aşırı yağsız veya aşırı yağlı beslenme gibi tek yönlü beslenme alışkanlıkları da sindirim sisteminde düzensizliklere neden olabilir, bu nedenle doktorunuza veya diyetisyeninize danışmadan beslenme tarzında köklü değişiklikler yapmamak lazımdır.