Minimal invaziv cerrahi uygulamaları; kesinin ve çalışma alanının küçük olması nedeniyle hastada çok az harabiyet oluşturuyor. Böylece ameliyat süresi kısalıyor, günlük yaşama en kısa sürede dönülüyor
Dünyada alanında önde gelen kuruluşlarından Wooridul Spine Hospital ile Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi ve BNM işbirliği yaparak omurga rahatsızlıkları konusunda Ataşehir’de hizmet vermeye başladı.
Japonya’daki deprem ve tsunami felaketinden birkaç gün sonra omurga merkezi projesinin direktörü Nöroşirurjiyen Op. Dr. Hikmet Uluğ’a rastladım. Heyecanlıydı. “Olacak iş mi bu, bu kadar felaket oldu, ben tüm ekiple Kore’ye gidiyorum, Wooridul Spine Hospital’da bitirmemiz gereken uygulamalar var. Bizdeki şansa bak” diye hayıflanıyordu. Kendisine, “Hikmet Hocam, bu konuyla ilgili beni bilgilendirebilir misiniz? Wooridul Spine Center işbirliğiyle kurduğunuz omurga merkezinde neler yapıldığını okuyucularımıza da anlatmak isterim” dedim. Sağolsun kırmadı beni. Yazdıklarını aynen aktarıyorum:
Farklı tıp alanları el ele
“Bel ağrıları, dünyada hastaların hekimlere ikinci en sık başvurma nedeni. Hesaplamalara göre bir toplumu oluşturan bireylerin yüzde 90’ı tüm yaşamları boyunca kendilerini en azından birkaç gün süreyle çalışma yaşamından alıkoyacak şiddette bel ağrısı çekiyor. Bel ağrısı yakınmasına omurganın göğüs ve boyun bölgesiyle ilgili şikayetler de eklendiğinde omurga kaynaklı ağrıların hekime en sık başvuru nedeni olduğu kolaylıkla görülüyor.
Omurga kaynaklı hastalıkların tanı ve tedavisiyle birden çok tıp disiplini ilgileniyor. Nöroşirürji, nöroloji, fizik tedavi, ortopedi ve travmatoloji, radyoloji gibi tıp dallarının her birinin omurga kaynaklı hastalıklara değişik yaklaşımları, tedavileri sözkonusu. Ancak burada en büyük sorun; hastaların sonuç alana dek hekim hekim gezmeleri ve ilgili tıp dallarının birlikte hareket edememeleri. Bu sorunları aşabilmek için son 15 yıldır dünyadaki yeni eğilim, omurga merkezleri oluşturulmasından yana.
Bu alandaki son gelişmeler
Omurga merkezleri bağımsız omurga hastaneleri biçiminde organize edilebildiği gibi, varolan bir hastane içinde de kurulabiliyor. Dünyada omurga hastalıklarında bir diğer önemli yeni gelişme de minimal invaziv cerrahi girişimlerinin uygulanmaya başlanması. Minimal invaziv cerrahide amaç; ameliyat sırasında hastanın vücudunda en az harabiyeti yaratmak, kesinin ve çalışma alanının küçük olması, ameliyat süresinin kısalması, günlük yaşama en kısa sürede dönmek.
Minimal invaziv cerrahi konseptinde en büyük yenilikler endoskopik disk cerrahisi ve robotik cerrahi yöntemleri. Endoskopik disk cerrahisi tıpkı diz ameliyatlarında olduğu gibi hastada büyük kesi yapmadan endoskopik yolla ameliyatın kapalı yöntemle gerçekleştirilmesine dayanıyor. Bir diğer yenilik de özellikle bel ameliyatlarında halk arasında platin takılması olarak tabir edilen operasyonların büyük bölümünün, bütün omurga açılmadan, ciltte yapılan küçük kesiler aracılığıyla gerçekleştirilmesi.”