Dr. Hasan İnsel

Dr. Hasan İnsel

hinsel@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen gün Emirgan’dan İstinye’ye doğru yürüyordum. Şimdi oralarda bütün kaldırımlar yapıldı, yürümek bir zevk oldu. Panolardan birinde bir reklama gözüm takıldı. Nefis. Elidor’un reklamı. Aynen şöyle: “Muhteşem Saçlar. Şimdi. HAYAT BEKLEMEZ”. Sonra bu reklamı televizyonda da gördüm. Ne kadar doğru bir söz. “Hayat beklemez”. Ve daha da doğrusu, “Şimdi”.
Hakikaten neler kaçırıyoruz, neleri boşa harcıyoruz hayatımızda ve hemen şimdi yapabileceğimiz küçücük değişikliklerle, neler neler kazanabiliriz. Evet “Hayat beklemez”. Elidor’un saçlar için dediğini, aslında bir moto gibi düşünüp ömrümüze, yaşamımıza uygulasak ne hoş olur. 

Herkesin öfke eşiği farklıdır
Yapabileceklerimiz o kadar çok ki. Örneğin, hazır güzel günler de başlamışken, yaşamımıza biraz egzersiz katabiliriz, mesela günde yarım saat kadar tempolu yürüyebiliriz.
Üstelik eskiden zannedildiği gibi bunu bir seferde yapmaya da gerek olmadığı, her türlü kısacık da olsa atılan adımların bize katlanarak sağlık olarak döndüğü ispatlandı artık. Örneğin bir beslenme uzmanına danışıp sağlıklı beslenme konusunda bilgi alıp bunları da uygulayabiliriz. Nasıl olsa kışın biraz da olsa kilolar gelmiştir. Böylece hem sağlıklı beslenir hem de bu işi yürüyüş veya benzeri bir hareketle birleştirirsek sağlık kazanmanın yanında fazla kilolarla da vedalaşmaya başlarız.
Tabii bunlara başlamadan önce de  doktorunuzla görüşüp check-up’ınızı yaptırıp, sağlıklı olduğunuzun vereceği morali ve doktorunuzun önerilerinin sağlığınıza yapacağı önemli katkıları da yanınıza alırsanız, bekletmeden hemen şimdi hayatı dolu dolu ve sağlıklı yaşamaya başlamış olursunuz.
Peki ya şu sinirlenmeler, kızgınlıklar, negatiflikler ve öfke? Onlara da “şimdi” dur denebilse ne güzel olurdu...
Hayatımızda öfkelenmek için binlerce neden bulabiliriz. Trafik kurallarına uymayan sürücülerden, ayakkabınızın altına yapışan sakıza, yemek siparişinin gecikmesinden, bilgisayarın bozulmasına; birçok olay karşısında öfkelenmek çoğumuz için yaşamın doğal bir parçası gibidir. Kuşkusuz herkesin öfkelenme eşiği farklıdır. Kimimiz bir kıvılcımla patlarken, kimimiz için de bardağı taşıran son bir damla vardır. Ama sonuçta öfke herkesin zaman zaman dışa vurduğu bir insanlık durumu. Öfke sosyal yaşamda evliliğimizin bitmesine, işimizi kaybetmemize veya ciddi yasal sorunlara neden olabilir, ama kesin olan bir şey var ki sağlığımıza da ciddi zararlar verir. Öfkenin ruh ve beden sağlığı için ciddi bir tehdit anlamına geldiği  ve hattâ bazen ölümcül olduğu  şimdi artık daha iyi biliniyor.

Öfkenizi kontrol edin

Keskin sirke küpüne zarar
Öfkeye kapıldığımızda önümüzde iki olasılık var gibi görünüyor: Birincisi bağırıp çağırarak, etrafa bir şeyler fırlatarak ve duvarları yumruklayarak “öfkemizi boşaltmak” ya da kendimizi frenleyerek “öfkemizi bastırmak” ve gülümsemeyi sürdürmek.
Çalışmalar her iki yaklaşımın da sağlık için eşit ölçüde zararlı olduğunu gösteriyor. Peki öyleyse öfkelendiğimiz de ne yapalım? Uzmanlar boşaltmak ve bastırmak dışında başka bir seçenek öneriyor: Öfkenizi serbest bırakın ama kontrol edin. Bunun ilk adımı kendinizi tanımanız ve öfkenizin farkında olmanız.
Gerçek sorunu saptadıktan sonra, bunu akılcı bir çözüme kavuşturmayı deneyebilirsiniz. Eğer birisine öfkelendiyseniz onunla kararlı ama agresif olmayan bir tarzda konuşabilirsiniz. Neyin öfkenizi uyandırdığını öngörebiliyorsanız gelecekte mümkünse buna hazırlanmayı ya da daha iyisi bundan kaçınmayı da öğrenebilirsiniz. Böylece sorun karşısında verimsiz bir öfkeye kapılmak yerine, öfkenizi bu sorunu çözmeye yönlendirmeniz ve arzuladığınız sonucu almanız, mümkün olabilir.
Tabii bunları yapabillmek söylendiği kadar kolay değil. Ama tekrarlayan ve yerine göre sudan sebeplerle oluşan öfke de sağlığımıza da, çevremize de zarar. Bu nedenle eğer öfkeniz çevrenizdekileri ve en önemlisi sizi de rahatsız ediyorsa, hiç çekinmeden bu konuyu doktorunuzla görüşün, onun önerileri doğrultusunda bir psikiyatr doktordan profesyonel bir yardım almanız, size bu “beklemeyen hayatta” yıllar kazandırabilir.

Öfke acaba sadece bir duygu mudur?
Böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Öfke aslında hem psikolojik hem de fizyolojik yönleri olan bir durum. Trafikte veya futbol maçı izlerken öfkeye kapıldığınızda, sinir sisteminiz bir dizi biyolojik reaksiyonu tetikler. Örneğin kortizol düzeyiniz artar, Solunumunuz hızlanır, nabzınız hızlanır, tansiyonunuz yükselir, terlemeye başlarsınız, göz bebekleriniz genişler. Duruma göre bunlara daha bir çokları ilave olur.
Bunların temel anlamı, vücudunuzun yoğun bir fiziksel aktiviteye hazırlanmak için “vites değiştirmesidir” yani “savaş ya da kaç” yanıtının “savaş” bölümüdür. Stresli bir duruma maruz kaldığımızda vücudumuz savaşmaya ya da kaçmaya hazırlanır.