Dr. Hasan İnsel

Dr. Hasan İnsel

hinsel@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sorunsuz bir menopoz dönemi yaşamak istiyorsanız, tedbirinizi almaya çok uzun yıllar öncesinden başlayın. Stresin her türlüsüyle nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeye ve vücudunuzu hor kullanmamaya özen gösterin

Geçen hafta ‘iş yerinde stres’ konulu yazım yayımlanmıştı. Ertesi gün öğle yemeğinde, endokrinolog Doç. Dr. Gökhan Özışık’la beraberdik. Yazımdan bahsetti ve “Stres asıl menopozdaki kadınlara sorun oluyor ama bundan pek kimsenin haberi yok” dedi. Ben de kendisinden bu ilginç ve önemli konuyu sizler için yazmasını rica ettim. Gökhan Hoca’nın menopoz ve stres ilişkisi konusunda yazdıklarını aynen aktarıyorum:
“Otomobilinizin kullanma kılavuzunda ‘kısa mesafelerde ve sık dur-kalklar şeklinde kullanıyorsanız, motor yağınızı daha sık değiştirmeniz önerilir’ benzeri bir uyarı yazar. Ya insan vücudu? Sadece ‘kısa süreli (anlık) stresli durumlara’ uymak üzere donatılmış bedenimizi, çağımızda kronik hale gelen strese maruz bırakmamız da adeta arabanın motorunu insafsızca zorlamaya benzemiyor mu?

Haberin Devamı

‘Stres cevabı’
İş hayatında yaşanan sorunlar, işsizlik ve geçim kaygısı, başarısız olma korkusu, aşırı egzersiz, yetersiz uyku, yanlış beslenme, kahve, çay gibi uyarıcıların fazla tüketilmesi, sigara, alkol, gereksiz ilaç kullanımı, ihmal edilen enfeksiyonlar, alerjiler, gıda intoleransı, çevre kirliliği, duygusal travmalar, sevgisizlik ve hatta evlilik, bebek sahibi olmak, mezuniyet gibi olumlu şeyler dahi insan beyni tarafından stres olarak algılanıyor. Bunlar, beynin kontrolü tarafından vücutta bir ‘stres cevabı’ oluşturuyor.
Maalesef tek atımlık tüfek barutuna benzeyen bu savunma mekanizmasının makul aralıklarla yenilenmesi, adeta yeniden doldurulması lazım. Aksi halde, bu cevabı oluşturmanın asıl yükünü taşıyan böbreküstü bezlerimizin iflas etmesi an meselesi...

Menopoz alarmı
Beyin ve böbreküstü bezleri bu ‘artmış, kronik stres’e cevap olarak, öncelikle, ürettiği kortizol hormonu miktarını artırıyor. Bir sonraki aşamada ‘pregnenolon çalması’ olarak bilinen ve böbreküstü bezinin ürettiği diğer tüm hormonları adeta bir kenara bırakıp, var gücüyle kortizol üretmeye odaklanması olarak tarif edebileceğimiz bir mekanizma devreye giriyor. İşte, menopoza girmek üzere olan bir kadın bedeni için alarm zilleri de böyle çalmaya başlıyor.
Aslında doğanın istediği; ürettiği dişilik hormonları menopozdan çok önce azalmaya başlayan yumurtalıkların bu görevini, kısmen de olsa, normal şartlarda böbreküstü bezlerinin devralması ve bu geçiş döneminin kadın için olabildiğince yumuşak geçmesi.
Bunun olabilmesi için de böbreküstü bezlerinin üreteceği östrojen, progesteron, DHEA ve testosteron hormonlarına ihtiyaç var. Artık yorulmuş, bir de elinde avucundaki kaynakları sadece kortizol üretmeye ayırmış böbreküstü bezleri, bu hormonları yapmakta zorlanınca menopoz sıkıntıları öngörülenden daha şiddetli ortaya çıkıyor.
Böbreküstü bezinin ürettiği hormonların hammaddesinin kolesterol, bunu karaciğerden taşıyanın da LDL olduğu düşünülürse, gereksiz kolesterol düşürücü tedavinin de yukarıda anlatmaya çalıştığımız olumsuz tabloya faydadan çok zararı olacağını söylemek pek de yanlış olmaz.”