Akciğer hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu çay içmeye odama uğramıştı, ben “bahar geldi alerjik hastalıklar da artar” deyince, söz doğruca astıma geldi. İşte Firuz Hoca’nın astım hakkında anlattıkları.
Astım, akciğerdeki hava yollarını etkileyen kronik bir durum. Önde gelen belirtileri, nefes darlığı ve soluk verirken çıkan ıslığa benzer ses. Bu belirtiler devamlı olarak bulunmuyor ve ataklar halinde ortaya çıkıyor. Bu atakları tetikleyenler de, çiçek ve ağaç tozları, kimyasal maddeler, hava kirliliği, hayvansal atıklar, organik ve ev tozları, sigara dumanı, egzersiz, ve stres gibi faktörler. Astım atakları kimilerinde hafif ve seyrek görülürken, kimileri için durum daha ciddi olabiliyor. Ağır ataklarda acil olarak tıbbi tedavi gerekiyor, aksi halde yaşam tehdit altına girebiliyor. Bir astım atağı bazen çabucak geçebilirken bazen de bir günden fazla sürebiliyor. Kimi zaman ise kaybolan bir atak aniden tekrarlıyor. Bu ikinci dalga birincisinden daha şiddetli ve tehlikeli olabilir ve birkaç gün hatta hafta sürebilir. Aynı zamanda bu ataklar uzun süre sadece öksürük krizleri şeklinde de devam edebilir.
Egzersiz yaparken dikkat
Astımda, nefes almakta değil nefes vermekte zorluk vardır. Hastalık üç temel özellikle tarif edilebilir; hava yolları içini kaplayan mukozada şişlik, hava yollarını saran kasların kasılması ve koyu yapışkan hava yolu içinde mukus tıkaçların yaptığı hava yolu daralması.
Egzersiz, tedbirsiz olarak yapıldığında astımı tetikleyebilirken uygun ilaçlar ile egzersiz yapmanın hiçbir sakıncası yoktur. Klorsuz havuzlarda ya da denizde yüzme tüm astımlılara önerilebilir.
Çiçekten ilaca pek çok etken var
Astımın gerçek sebebi tam olarak bilinmezken, bazı tetikleyici faktörler hassas kişilerde hastalığı ortaya çıkarır. Bunlar; ağaç ve çiçek polenlerine alerji, soğuk algınlığı, grip gibi enfeksiyonlar, parfüm ya da deterjan kokuları, sigara dumanı ya da hava kirliliği gibi irritanlar, tedbirsiz egzersiz, soğuk hava, nem ve ısıdaki değişiklikler, güçlü duygusal iniş çıkışlar, aspirin gibi bazı ilaçlar olarak sıralanabilir. Hasta ataklar sırasında göğsünde gerginlik veya basınç hisseder, nefes darlığı olur; özellikle geceleri öksürür ve nefes verme sırasında ince bir ıslık sesi duyulur.
Astımda tanı ve tedavi
Öksürük, göğüste bası hissi, nefes alıp vermede güçlük gibi klinik bulgular yanında, tanı koymanın bir diğer yolu da nefes verme gücünü ölçen akciğer fonksiyon testidir. Normal bir insan tam olarak dolu olan akciğerlerindeki havanın yüzde 75 ile yüzde 85’lik bölümünü ilk bir saniye içinde dışarı verir ve hepsini üç saniye içerisinde boşaltır. Bir astımlı da ise bu süre dokuz saniyeye kadar uzayabilir. Tedavi ile astım atağı geçtikten sonra test tekrar normale geri döner.
Astımlılarda akciğer radyo grafileri normaldir. Tedavideki ilk etap, astımı tetikleyen sebeplerin tespitidir. Bütün hastalar ataklar sırasında hava yollarını genişleten kısa etkili ilaçlar kullanırlar. Artık tedavi konsepti de değişti, hava yolları düz kas gevşetici olarak uzun etkili inhaler B2 blokerleri, inhaler kortiko steroidler kullanılmaya başlandı. Bu ilaçlar birikme eğilimi olan ilaçlar oldukları için doktorun önerdiği şekilde kullanılmalı ve bilinç kullanımdan kaçınılmalıdır.
Sigara dumanından uzak durun
Uzun süreli tedavinin planı ve verilecek ilaçların dozları hastalığın görülme sıklığı, zamanı ve şiddeti göz önüne alınarak ayarlanır. Hastalıkta belirli bir alerji söz konusu ise alerji aşısı gündeme gelebilir. Her hastalıkta olduğu gibi astımda da korunmak önce gelir.
Tetikleyen sebepler tespit edilmeli ve uzak durulmalıdır. Evde de yapabileceğiniz basit bir solunum testi ile atağın başlamakta olduğunu anlayabilir ve ona göre önlemler alabilirsiniz. Her sene grip aşısı yapılmalı ve sigara dumanından uzak durulmalıdır. Yüksek oranda kükürt içeren bira, şarap, üzüm, kuru meyve, konserve sebze gibi yiyecek ve içeceklere de dikkatle yaklaşılmalıdır.
Astım ciddi bir hastalıktır, erken teşhis ve tedavi ile kısa sürede rahatlama sağlanabilir. Bu nedenle astım şikayetlerinde sağdan soldan duyulan ilaçlar denenmemeli, beklemeyelim geçer denmemeli, muhakkak doktora başvurulmalıdır.