Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2005 yılından bu yana her yıl 14 Haziran Dünya Kan Bağışçıları Günü olarak kutlanmaktadır. Bu vesile ile kan bağışının önemine dikkat çekilerek insanları bu yönde teşvik etmeye yönelik bilgilendirmeler yapılır. Dilerseniz önce kan neden bu kadar önemli ne işe yarıyor ona bir göz atalım. Kan en önemli yaşam kaynağıdır. Akciğerden aldığı oksijeni dokulara ve dokularda üretilen karbondioksiti de akciğere taşır. Gerekli besin ve hormonları, hücrelere taşırken, onlardan çıkan atık maddeleri de atmak için akciğer, karaciğer ve böbrek gibi organlara taşır. Ayrıca vücut ısı dengesini sağlar, asit-baz dengesini korur.
İhtiyaç duyulan anlar
Kan bağışına ihtiyaç duyulan en sık sebep kanamaya bağlı ani kayıplardır. Kaza ya da herhangi bir sebeple olan yaralanmalar özellikle damar kesileri kan nakline ihtiyaç gösterecek kadar kayba sebep olabilir. Başta kalp ameliyatları olmak üzere bazı operasyonlarda da kan nakline ihtiyaç duyulabilir. Hatta bu sebeple ameliyat hazırlıkları yapılırken sizinle aynı kan grubundan olan kişilerin gerekli tetkiklerini yaptırıp ameliyat günü kan bağışından bulunma ihtimaline karşı hazır beklemelerini isteriz.
İleri derecede anemiler bazı kronik hastalıklara bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Kronik böbrek hastalıkları, mide, barsak hastalıkları, genelde sindirim yoluna bağlı olarak dışkı ile az az ama kronik kan kaybı, hemoroit kanamaları, bazı kan hastalıkları kan sayımında kritik seviyelere varan düşmelere yol açabilir.
Engel olan durumlar şöyle:
Aşağıdaki gibi durumlarda kan bağışı geçici veya sürekli olarak yapılamaz.
1- Sedef hastalığında kullanılan ilaçların bitiminin 3. yılından sonra kan verebilir.
2- Akne tedavisinde kullanılan asit türevi ilaç kullananlar, ilacı bıraktıktan 4 hafta sonra donör olabilir.
3- Akupunktur, dövme veya piercing yaptırılmasından 12 ay sonra kan bağışı yapılabilir.
4- Faktör konsantresi olanlar donör olamazlar.
5- Aspirin kullanımı kan bağışına engel değildir ancak, trombosit veya tromboferez alımında dikkat edilmesi gerekir.
6- Tüberküloz hastaları tedavilerinin bitiminden 5 yıl sonra kan verebilirler.
7- Hamile olan kadınlar kan veremez; doğumdan ya da gebeliği sonra ermesinden 6 hafta sonra kan verebilirler.
8- Anemi hastaları kan veremezler.
9- Kronik bronşit hastalığı olanlar kan veremezler.
10- Kolera, tifo, antrax gibi ölü bakteri aşısı olanlar 5 gün kan veremezler.
11- Astım hastaları kan veremezler.
12- Polen enerjisi olanlar, alerji döneminde kan veremezler.
13- Sıtma hastaları tedaviden üç yıl sonra kan verebilirler.
14- Otoimmün hastalığı (örneğin romatizmal ateş, vb. gibi) olanlar kan veremezler.
15- Epilepsi hastaları kan veremezler.
16- Frengi olan hastalar, iyileşmelerinden bir yıl sonra kan verebilirler.
17- Kanama eğilimi olan hastalar hiçbir zaman kan veremezler.
18- AIDS, hepatit B ve C hastaları hiçbir zaman kan veremezler.
19- Mide kanseri olanlar ömür boyu kan veremezler.
20- Büyük ameliyat geçiren hastalar, altı ay boyunca kan veremezler.
21- Dejeneratif nörolojik hastalığı olanlar ömür boyu kan veremezler.
22- Kan nakli geçirmiş hastalar, bir yıl süre ile kan veremezler.
23- Kemik ve kemik iliği iltihabı hastalığı geçirenler, tam iyileşme sağlamasından 5 yıl sonra kan verebilirler.
24- Brusella enfeksiyonu taşıyanlar, hastalığın iyileşmesinden 2 sene sonra kan verebilirler.
25- Kronik böbrek hastaları kan veremez.
26- Sarı humma, kızamık, su çiçeği, kabakulak gibi viral aşı yapılan hastalar 3 hafta kan veremezler.
27- Diyabet hastaları kan veremezken, ilaç kullanmayan ve kan şekeri regüle edilmiş hastalar kan verebilirler.
28- 18-65 yaş aralığında ve 50 kilogramın üzerindeki her sağlıklı birey kan bağışçısı adayı olabilir. Bu yaş aralığının dışındaki ve daha zayıf kimselerin kan vermesi önerilmez.