Araştırmacılar, besinler arasındaki en iyi sinerjiyi yakalayıp, anti-oksidan kapasitelerini artırmak ve gıdaların en iyi şekilde emilmesini sağlamak için çalışmalarına devam ediyor
Gelin bu besinlere bir göz atalım.
1 Domates ve sızma zeytinyağı: Olgunlaşmış taze bir domatesle sızma zeytinyağının bileşimi, hem lezzet hem de besin değeri açısından müthiştir. Zeytinyağı, domateste bulunan ve yağda eriyen anti-oksidanların, likopen ve diğer karotenoidlerin emilimini artırır. Özellikle cilt ve kalp için ideal bir birliktelik yaratır. Domatesin içindeki likopenin, yağda eriyen bir besin öğesi olmasından dolayı, yağ ve ısıyla etkisi daha da artar. Kah-valtıda 5 zeytin yemek yerine söğüş domatesin üzerine 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ekleyebilirsiniz.
2 Baharatlarla marine edilmiş ızgara et: Etleri yağda kızartmak yerine ızgara yapmak daha sağlıklı. Çok yüksek ısıda pişirilen ette ortaya çıkan zararlı bileşikler, kanser ve kalp-damar hastalıklarına davetiye çıkarabilir. Etleri ızgara yapmadan önce baharatlar ve bitkilerle tatlandırmak, zararlı bileşiklerin etkilerini azaltır. Amerikan ‘Klinik Beslenme’ dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, etleri pişirirken anti-oksidan bakımından zengin olan kekik, biberiye, karabiber, kırmızı biber ve sarımsak kullanmak, zararlı bileşiklerin olumsuz etkilerini yüzde 71 oranında azaltmakta.
3 Kırmızı meyveler karışımı: Yaban mersini, böğürtlen, ahududu, çilek ve frambuaz, birlikte tüketildiklerinde içerdikleri anti-oksidanlarla sağlığı daha fazla koruyucu etki gösterir. Özellikle ‘quercetin’ içermeleri nedeniyle kardiyovasküler hastalıklara karşı savaştıkları, 'Biochemistry' dergisinde de yayımlandı.
4 Ispanak ve limon: Yeşil yapraklı sebzelerden özellikle ıspanakla rokanın A ve C vitamini içeriği yüksek. Ayrıca demir içerirler. Üzerlerine bir parça limon eklemek, sadece tadına etki etmez aynı zamanda içeriğindeki demirin daha kolay emilmesini sağlar.
5 Balık ve köri: ‘BMC Kanser’ dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, iki büyük kanser savaşçısı olan DHA (balıkta bulunan sağlıklı bir yağ çeşidi) ve curcumin maddesi (körinin içeriğindeki aktif bileşen), beraber tüketildiğinde etkileri çok daha fazla oluyor. Somon pişirirken üzerine bir parça köri eklemek, bu etkiden faydalanmanızı sağlar.
6 Brokoli ve hardal: Brokoli; C vitamini kaynağı ve anti-kanser etkisi olan ‘sulforapanla indol fitobesinleri’ni içerir. Sulforapanın daha iyi emilmesi için hardal da bulunan bir enzim olan ‘myrosinase’ ihtiyaç vardır. Bu ikili, üriner sistemde, sindirim sisteminde ve kolonda oluşan bakteriyel enfeksiyonlarla savaşır.
7 Yulaf ve elma: Yulaf kepeğinin yapısında betaglukan isimli suda çözünebilen bir lif var. Kolesterolün dengelenmesinde olumlu etkileri olan betaglukan, kalp krizi riskini azaltmaya da yardımcı. Elmaysa içindeki pektin maddesiyle kötü kolesterol LDL’yi düşürür ve iyi kolesterol HDL’yi artırır. Kahvaltıda yulaf ezmesi ve süt ikilisinin üzerine elma doğrayabilir ya da sütle elma püresini pişirerek üzerine tarçın serpebilirsiniz.
8 Nohut ve kırmızı biber: Demir açısından zengin besinleri bol miktarda tüketmek, vücudun demiri işleme sokmaması halinde bir işe yaramaz. Bitkisel kaynaklardan alınan demirin vücuttaki emilim oranı da daha düşük olur. Nohut yemeğinin içine C vitamini içeren kırmızı biber eklemek, demirin hücrelere girmesini sağlar. Çünkü kırmızı-turuncu renkteki sebzelerde bulunan C vitamini, demir emiliminde anahtar rol oynar.
9 Brokoli ve yumurta: Biz kadınlar her ay adet öncesi dönemde huysuz günler yaşayabilir, çevremizdeki insanların kalbini kıracak kadar aksileşebiliriz. Eğer siz de bu durumdan şikayetçiyseniz başvuracağınız besin kombinasyonu, brokoli ve yumurta olabilir.
10 Ispanak ve avokado: Yaş faktörünün yanı sıra yetersiz ve dengesiz beslenme, stres, kirlilik göz sağlığını olumsuz etkiler. Özellikle C ve E vitaminleriyle lutein, göz sağlığı için önem taşıyor. Ispanak, gözlerimiz için koruyucu olarak görev yapan lutein ve A vitamini içerir. Avokado da anti-oksidan vitaminler olarak bilinen A, C ve E vitaminleri açısından çok zengin.