Yaz denince aklımıza deniz, havuz, kum, güneş ve sıcak hava geliyor. Ama bir yandan da serinlemek için açılan klimalar, girilen havuzlar ve daha birçok şey, enfeksiyona sebep olabiliyor. Baltimore Hastanesi’nde elde edilen yedi yıllık verilere göre, hastalıkların bazılarının görülme sıklığı yaz aylarında, kış mevsiminden yüzde 46 daha yüksek olabilir.
Peki yaz enfeksiyonlarına karşı nasıl korunabiliriz ve beslenme programımızda nelere dikkat etmemiz gerekiyor?
Hijyen önemli
Enfeksiyonlara karşı korunmada en önemli kurallardan biri hijyen... Sıcak havada özellikle kişisel hijyene dikkat edilmesi, çok daha önemli hale geliyor. Yemeklerden önce, hapşırdıktan veya öksürdükten sonra ellerinizi mutlaka yıkayın. Kişisel hijyenin dışında çevresel hijyen de göz önünde bulundurulmalı. Temizliğinden emin olmadığınız havuzlara girmemeniz ve yaşadığınız çevreyi mümkün olduğunca temiz tutmanız da önemli.
Propolisi unutmayın!
Enfeksiyonlardan korunmak için güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanız da çok önemli. Ben yaz-kış propolis desteğini önemsiyorum. Propolis, arıların bitkilerin, yaprak, sap ile tomurcuklarından topladıkları güçlü antibakteriyel ve antioksidan etkilere sahip doğal bir arı ürünüdür. Kovandaki mikropları yok etmek ve arı kolonisinin sağlığını korumak için kullanılır. Düzenli tüketildiğinde bağışıklığı güçlendirerek, hastalanma sıklığının azalmasına yardımcı oluyor ve antibiyotik kullanımını da azaltıyor. Propolisin solunum sistemi rahatsızlıklarında, ağızda çıkan yaralar, aftlar, uçuklar ve mide-
bağırsak rahatsızlıklarında kullanılabileceğine dair çalışmalar var. Ayrıca alerjik hastalıkların tedavisine de destek olarak kullanılan bir ürün. Mevsimsel alerjiye karşı olumlu etkisi olduğu bilimsel olarak ortaya konulmuş. Ayrıca yaz dönemindeyiz, havuzlardan bulaşan ayak mantarı riski de mevcut. Antifungal etkiye sahip propolisi tırnaklarınıza da uygulayabilirsiniz.
Propolisi damla olarak veya ham ballı karışım halinde beslenmenizde kullanabilirsiniz. Yüzde 10 oranında propolis içeren bir özütten, çocukların günde en az 10 damla, yetişkinlerinse en az 20 damla tüketmesini öneriyorum. Hastalık zamanlarında bu miktar dört katına çıkarılabilir.
Size daha önce de bahsetmiştim bu konuda arıcılığı destekliyor olmak ve sözleşmeli arıcılık kapsamındaki ürünleri önemsiyorum. Çünkü ülkemizin değerlerine sahip çıkmak durumundayız, bu noktada Anadolu propolisini bir dünya markası yapmak için çok uğraşan sevgili arkadaşım Aslı Elif Tanuğur Samancı’yı da anmadan geçmek istemem.
Arı sütüyle destek
Arıdan bahsetmişken, ciltte kolajen sentezini artırıcı, beyin aktivitesini geliştirici, doğurganlık artırıcı ve önemli bir bağışıklık desteği olan arı sütünü de unutmayalım. Arı sütü, propolis ve baldan tamamen farklı bir arı ürünüdür ve anne sütüne benzer. Performans ve zindeliği artırarak gün içerisinde daha enerjik hissetmenize yardımcı olur. Ayrıca çocukların sağlıklı büyüme ve gelişimi için önemli bir üründür. Arılar bu ürünü, yavru arıları beslemek için kendi vücutlarından salgılar. Aynı zamanda kovandaki kraliçe arının yaşam boyu kullandığı besin maddesidir. Kovandaki işçi arılar, yalnızca 45 gün yaşarken; hayatı boyunca arı sütüyle beslenen kraliçe arı 5-7 yıl arası yaşayabilir. Diğer arılardan iki kat daha fazla gelişir ve her gün kovana 2 bin yumurta bırakarak, koloninin devamlılığını sağlar.