Sizlere bu satırlar aracılığıyla iyi beslenme önerileri sunuyorum ama sadece bedeni iyi beslemek yetmiyor. Bu konuda kendim için çok faydalı bilgiler öğrendiğim ve hayata bakış açımı değiştiren sevgili yaşam koçu Füsun Paşa’dan bize bu konuyu özetlemesini rica ettim. Bakın, sevgili Füsun neler söylüyor:
“Bedenimiz; mabedimiz, evimiz. Evimizi her gün nasıl düzenli ve temiz tutup içinde keyifle yaşanacak bir hale getiriyorsak aynı şey bedenimiz içinde geçerli. Tıka basa eşya dolu, giysilerin oraya buraya atıldığı dağınık, kirli ve pis bir evde oturmak insanı nasıl sıkarsa bedenimiz içinde dolaşan yaşam enerjisi de geçiş alanları bulamazsa, doğru şekilde akış sağlanamazsa yaşam kalitemizi bozmaya başlar.
Zihin ve beden dengesi
Duygusal durum ve manevi dünyamız pozitifse yaşam içinde canlı, güvenli, neşeli, odaklanmış bir hayat sürebiliriz. Bunlardan sadece bir tanesi bile eksikse kızgın, kaygılı, savunmacı, huzursuz bir hayatın içinde oluruz. Hem bedensel hem de zihinsel olarak olumsuzsak işte o zaman çökkün, yorgun, tükenmiş olarak depresif halde durur, kararsızlıklar ve ertelemelerle dolu, sorunlu bir hayat yaşarız.
Yaşam enerjisi nasıl düşer?
* Bedenimize vakit ayırmadığımızda,
* Zihnimiz geçmişle ya da gelecekle uğraştığında, o anda yaşamadığımızda,
* Kendimizi değiştirmek yerine başkalarını değiştirmek istediğimizde, her şeyi kişisel algılayıp, varsayımlarla dolu bir hayat yaşadığımızda, “Hayır” diye- mediğimizde, kendimizi, duygularımızı yok sayıp, suçlama ve yargılamalarla dolu bir hayat yaşadığımızda,
* İnançlarımızı beslemediğimizde yaşam enerjimiz düşer.
Bedensel enerji için: Sağlıklı beslenmek, diyafram nefesi dediğimiz doğru nefesi alıp vermek, gün içinde en az 10’ar dakikalık özel nefes egzersizleri yapmak, bedensel aktivitelerde bulunmak, su içmek enerjimizin doğru akmasını ve yüksek olmasını sağlar.
Zihinsel enerji için: O anı yaşamayı öğrenmeliyiz. Geçmiş yaşandı ve bitti. Gelecek belirsiz. Bugüne kadar geçmiş için ağladınız üzüldünüz, gelecek endişesi yaşadınız. Belki de sırf bu endişelerden dolayı hastalandınız. Ne işe yaradı? Mutlu musunuz? Hâlâ bu şekilde yaşamak istiyor musunuz? Şimdi bir karar verin. Düşünce ve davranış şeklinizi değiştirin. Olumlu bakın tüm yaşadıklarınıza, bütün yaşanan deneyimler sizi büyüttü, olgunlaştırdı. Olayları değiştiremezsiniz ama olaylar üzerindeki bakış açınızı, duygularınızı değiştirebilirsiniz. Güzel haber şu; yapacağınız seçimler geleceğinizi oluşturuyor. Siz neyi seçiyorsunuz? Nasıl bir hayatı hak ettiğinize inanıyorsunuz?
Duygusal enerji için: Önce kendi hayatımızın ve yapmış olduğumuz seçimlerin sorumluluğunu alalım. “Ben seçtim, ben yaşadım" dediğimizde insanları suçlamayı bırakırız. Sonuçta duygularımızın, düşüncelerimizin olumlu mu olumsuz mu olacağını, davranış şeklimizin ne olacağını biz seçiyoruz. Yaşanan bir olay karşısında üzüntülü, kaygılı, öfkeli, güvensiz, yalnız, değersiz, sevgisiz, güçsüz hisseden, bu şekilde yaşayan ve davranan yine biziz. Bu yüzden olayları kişisel algılamayıp varsayımlarda bulunmamak gerekiyor. Her şey bizim kendimize olan bakışımızla ilgili. Kimse izin vermediğimiz müddetçe kendimizi kötü hissettiremez, sadece kendimize nasıl davrandığımız, kendimizi nasıl gördüğümüz konusunda bize ayna görevinde bulunur.
MAnevi enerji için: Bir insan ne yaşamış olursa olsun, başına en kötü şey gelmiş olsa bile onu bu yoldan çıkaracak, aydınlığa kavuşturacak olan tek şey, inancının yüksek olması. Bunun için önce şikayet etmeyi bırakıp, kabullenmeyi öğrenmek ve “Şimdi ne yapıyoruz?” diye inançla, cesaretle düştüğü yerden kalkıp yürümeye devam etmek manevi enerjimizi her zaman yüksek tutmamızı sağlar. Ayrıca dualar, meditasyon, yoga, nefes çalışmaları enerjimizi yükseltir.”