Beslenmeyle ilgili çıkan her yeni araştırmanın ardından bazı söylemlerimizi yeniliyoruz. Bu tavsiyeler arasında kendiniz için en iyisini bulmak konusunda aceleci olmayın ve popüler söylemlerle moda diyetlere temkinli yaklaşın
Yazımın başlığı size tanıdık gelmiş olabilir çünkü aynı başlığı daha önce iki kez kullandım. Şimdi de üçüncü kez yazma gereği duyuyorum... Şu anda herkesin kafasını karıştıran ve yepyeni bir söylem gibi ortaya çıkan yağ ile ilgili tartışmalar kafamızı karıştırdı.
Daha önce neler demişim, şimdi ne değişti özetlemek istedim.
DAHA ÖNCE NELER YAZMIŞIM?
“Şişmanlık, vücuttaki yağ miktarının normalin üzerine çıkmasıdır. Tedavisindeki amaç da yağ miktarını azaltmaktır. Ancak yağ yemeden tüm yağlarınızı yakabileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Hemen bu fikirden uzaklaşın. Yağ yakabilmek için yağa ihtiyacınız var. Yağ yakımında mucizevi etki arıyorsanız, bunun için efsanevi formüllerin peşindeyseniz, hemen bırakın...”
Okuduğunuz satırları, 2009 yılında yine bu köşede yazmıştım. Dengeli bir diyet için tüm besin gruplarının önemli olduğunu yıllardır söylüyorum.
Başka neler yazmışım, bakalım...
“Beslenmenizden yağı tamamen çıkarmak doğru olmaz. Çünkü yağların vücudumuzda çok önemli görevleri var. Yağı çok sınırlandırılmış diyet uygulamak; cilt, saç ve hormon sorunlarının yanı sıra, vitamin yetersizliklerine sebep olabilir; öğrenme ve hafıza gücü için de yağ asitleri önemli görevler alır.”
BUNLARI MUTLAKA AKLIMIZDA TUTALIM
1-Günlük kalorinin yüzde 30’unun yağdan gelmesi gerektiğini hep söylüyoruz. Bizim ülkemizde yağ tüketimi hiçbir zaman Amerika gibi günlük diyetin yüzde 40-45’ini bulmadı. Her ülkenin beslenme politikası kendine özel.
Ancak karbonhidrat ve hazır gıda tüketimi, geleneksel ürünlerimizi bozdu. İşlenmiş ürünlerdeki yağları, özellikle de trans yağı tüm araştırmalar sağlığa zararlı ilan etti.
2-Ben 20 yıldan fazla zamandır beslenme bilimi profesyoneliyim; sürekli, “Hiçbir besin tek başına suçlu değil ve hiçbir besin tek başına mucize yaratmaz” derim. Aksi takdirde 10 yıl sonra çocuklarımız için acaba yanlış bir plan içinde miyiz endişesinden kurtulamazsınız.
3-Diyabetteki artışı, yağı düşük beslenme önerileriyle doğrudan ilişkilendirmek iyi olmaz.
Şeker tüketimindeki artış ve hareketsizlik de çok önemli etkenler... Mümkün olduğunca doğal ve geleneksel beslenme modeli içinde kalmaya çalışın, günlük hareketi artırın.
4-Tam tahıl, baklagil, bulgur, sebze ve meyveyle işlem görmemiş yağ ve yağlı tohumlar, dengeli protein alımının olduğu bir beslenme modeli benimseyin. Böylece kafanız karışmaz.
5-Moda ve popüler diyet kavramlarından uzak durup, güvenilir ve beslenme konusunda eğitimli uzmanların kanıta dayalı tavsiyelerine uyun. Bu noktada Sağlık Bakanlığı’nın ciddi denetimine ihtiyacımız var. Maalesef ortalıkta kendini yaşam koçu ve beslenme danışmanı ilan etmiş pek çok eğitimsiz kişi var. Zayıf olmak sağlık göstergesi değil, sağlıklı beslenmek ve sürdürülebilir iyi yaşam hedef olmalı.
VÜCUDA FAYDALARI
* Deri altı yağ tabakası, vücut ısısının kaybını önler. Kış aylarında yağlı olan bireyler, zayıflara göre daha az üşür ve daha çok terler.
* Yağ, organları çevreleyerek dış etkenlerden korur.
* Yağda eriyen vitaminlerin emilimi için ortamda yağ olması gerekir.
* Uzun süre midede kalarak midenin boşalmasını geciktirir ve tokluk hissi verir.
* İçinde yağ bulunan fosfolipitler, beyin ve sinir dokuları için elzemdir.
* Yağsız bir diyet uygulamak, sağlık açısından doğru değil. Vücudumuzun yağa da ihtiyacı var.
Yukarıdaki satırları benim gibi yıllardır anlatmaya çalışan başka meslektaşlarım da var ancak popüler söylem ve açıklamalar gündemde daha çok yer buluyor. Danışanlarım, sosyal medya hesabımdan bana ulaşanlar ve dostlarımın kafası çok karışık. Panik halinde "Ne yapalım Dilara Hocam?" diye soruyorlar.