Sağlıklı beslenmek, temiz gıdaya ulaşmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Hem birey sağlığı hem de gezegen sağlığı dönüşü zor bir noktaya doğru hızla ilerliyor. Bunun birçok nedeni var… Tarımda kullanılan suni gübre hem toprağı hem de bedenimizi zehirliyor. Deniz ve canlılarının maruz kaldığı mikroplastikler anne sütünden, akciğerimize ve kanımıza kadar bizi de kirletiyor.
Hava ve toprak kirliliği, toprak kalitesindeki azalma, hatta ekonomik nedenler… Yetersiz ve dengesiz beslenme birçok sağlık sorununa yol açarken mikro besin öğesi yetersizliği görülme sıklığı da artıyor. En sık görülen vitamin-mineral eksiklikleri ise D vitamini, demir, magnezyum, çinko, B12 vitamini ve folik asit.
Vitamin eksikliklerinin giderilmesi için en doğru kaynaklar besinler olmalı, dengeli bir beslenme planı ile bu tarz eksikliklerin önüne geçeceğini hatırlayın. Vitamin-mineral eksikliklerinin tespitini ise hekim kontrolünde kan tahlilleri ile takip edebilirsiniz.
Yorgunluk ve halsizlik şikayetiniz varsa
Son günlerde danışanlarımdan ve sosyal çevremden aldığım geri dönüşler bu şikayetlerin arttığı yönünde. Yorgunluk, halsizlik durumu uzun zamandır devam eden danışanlarımın kan tahlillerini mutlaka değerlendiriyorum, hekimleri ile de iletişime geçiyorum. En çok eksiklik görülenler arasında ilk sırada D vitamini alıyor. D vitamini kemik sağlığı için kritik öneme sahip, öyle ki artık bir hormon gibi değerlendiriliyor. Yeterince güneşe çıkılmaması sebebiyle birçok kişide görülüyor ve metabolizmanın yavaşlaması, halsizlik, enerji düşüklüğü, kas krampları gibi belirtiler verebiliyor.
Kansızlık denince aklınıza ilk olarak demir yetersizliği gelebilir. Ama B12 eksikliği de kansızlığa yol açabilir. Yaşla birlikte B12 emilimi ve vücutta depolanma yeteneği azalır. Vegan beslenen bireylerin giderek artması, bariatrik yani obezite cerrahisi, yanlış diyet programları sebebiyle çokça görülüyor. Klinik depresyon kadar ağır olmayan duygu durum değişimleri, anksiyete, dikkat eksikliği ve beyin sisi, hafıza zayıflığı, uzun süre odaklanamama gibi bilişsel semptomlar da aynı eksikliğine işaret ediyor olabilir.
Sindirime bağlı semptomlar da var. Bağırsak aslında sinir sistemimizin bir parçası ve çinko bağırsak için çok önemli. İnsülinin hücrelere bağlanması için gerekli olan sindirim enzimlerinin de doğru şekilde kullanılmasını sağlayan çinko, glikozun yağ olarak depolanmak yerine yakıt olarak kullanılmasına destek veriyor. Böylece yeterli çinko alan kişilerde kilo kontrolü çok daha kolay hale geliyor.
1-Bu eksiklikleri gıdalarla tamamlamak mümkün mü?
Keşke ihtiyacımız olan bütün besinleri yiyeceklerden alabilseydik. Son 50 yılda tarımda kullanılan kimyasal gübreler, pestisitler, endüstriyel tarım ve tek mahsul tarımı toprak mikrobiyomunu değiştirdiği için toprak, bitkileri yeterince besleyemiyor. Vitamin ve mineral açısından yüzde 20-40 arası bir düşüş var. Dedelerimizin tek bir portakaldan aldığı besini almak için bizim sekiz portakal yememiz gerekiyor. Sadece iki nesilde büyük bir değişim oldu. Portakalın şeker ve tat içeriği artıyor ama besin değeri azalıyor.
İkincisi endüstriyel gıda sistemi. Yerel organik gıda sistemini terk etmek besin değerinde düşüş getirdi. Bir bitki topraktan ayrılır ayrılmaz besin kaybetmeye başlar. Yüzlerce veya binlerce kilometre yol yaptıktan sonra sofranıza gelen yiyecekler besin açısından yüzde 40-50 değer kaybediyor. Sebebi yeni yetiştirme ve dağıtım yöntemleri.
2-Gıda takviyesi seçerken nelere dikkat etmeli?
Bireysel olarak da beklentimiz kullandığımız ürünlerden yüksek oranda faydalanabilmek. Bunun yanı sıra temiz içerikli olması, GMP (Good Manufacturing Practices) kurallarına uygun bir şekilde üretilmiş olmasının da önemli olduğunu hatırlatmakta fayda var. Son yıllarda dikkat çeken iki konu başlığından bahsetmek istiyorum: Biyouyum ve biyoyararlanım. Biyouyum bir etken maddenin vücudumuza ne kadar uyum sağladığı ile ilgili bir konu iken, biyoyararlanım ise etken maddenin ne kadar emildiği konusudur. Şu an bu iki konuyu da kapsayan bir teknoloji kullanılıyor. Bu teknolojinin adı Lipozomal teknoloji.
3-Lipozomal teknoloji nedir ve ne gibi avantajlar sağlar?
Lipozomal teknoloji kısaca hücreye benzer yapılar oluşturarak etken maddenin vücut içinde dağıtımını sağlayan teknoloji olarak tanımlanabilir. Oluşturulan bu yapılara lipozom kürecikleri denir. Lipozom kürecikleri, etken maddenin (mesela C vitamini, D vitamini) çift katlı fosfolipid tabakası ile çevrelenmesiyle oluşurlar. Fosfolipidler, vücudumuzdaki hücre zarlarının ana bileşenlerindendir. Yani lipozomal kürecikler, doğal hücre zarlarını taklit edebiliyor. Etken maddenin dışındaki bu fosfolipid tabakası, etken maddeyi, sindirim enzimleri ve mide asidine karşı koruyarak hedefe teslim edilebilir. Yani lipozomal teknolojiye sahip gıda takviyeleri yüksek emilim sağlayabiliyor. Hekiminize danışarak eksiklik durumunda aç-tok fark etmeksizin rahatlıkla kullanabilirsiniz.