Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

TAHiN PEKMEZE  DAYANAMAM



Her toplumda kişisel duruşu, başarıları, topluma olan katkıları sebebiyle saygı duyulan ve örnek alınan az sayıda insan vardır. Bu haftaki konuğum tam da böyle bir kişi. İş ve aile hayatındaki disiplin ve örnek kişiliği, kültür, sanat, sağlık ve eğitime verdiği destekler ile gönüllerde yer edinmiş Sayın İnan Kıraç, kırmayarak bizi evinin kış bahçesinde sevimli köpekleri Zuzu ve Kuzu ile kanaryalar eşliğinde kabul etti. Bugün neredeyse 20 milyar dolar ihracat gerçekleştiren Türkiye’nin gururu otomotiv sanayinin kurucularından, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ziraat mühendisinin oğlu ve Galatasaray camiası denilince akla gelen ilk isimlerden İnan Kıraç ile beslenme alışkanlıkları, tarım ve yemek kültürü üstüne konuştuk.

Siz bir G.Saray Lisesi mezunu olarak camiaya büyük destek veriyorsunuz. Galatasaray Eğitim ve Kültür Vakfı’nın kurucususunuz. Buradan yola çıkarak sizi biraz eskilere götürmek istiyorum. Yatılı okul beslenme alışkanlıklarınızı etkilemiş midir?
Etkiledi tabii. Yatılı okuyanlar için Galatasaray pilavı ayrı bir yer tutar. O etli bir pilavdır. Cumartesi günü verirlerdi. Dışarıda işi olanlar, kız arkadaşları bekleyenler, annesine bir an önce gitmek isteyenler pilav yemeden giderdi. Biz de yemeyenlerin tabaklarını toplardık. Akşam o pilavı yerdik. Cumartesi günleri parmak tatlısı olurdu.

Vezir parmağı mı?
Evet. İkisi favori yemeklerimizdi. Galatasaray’da bize iyi bakarlardı. Ayrıca oturmasını, yemesini her şeyi orada öğrendik. Bıçak nedir, çatal nedir, balık bıçağı nedir, ne zaman kullanılır, ne zaman ne elle yenir bize bunları öğrettiler. Galatasaray’ın avantajı buydu, bize hayatı öğretiyordu. Galatasaray’da Fransız kadrosu ve Fransız tesirinde kalmamamız için de çok kuvvetli bir Türk kadrosu vardı. Zeki Öner Defneler ve Esat Mahmut Karakurtlar gibi o devrin en sevilen hocaları bizle beraberdi. İlk başladığımız devrede yani, ihsaride biz hocalarla yemek yerdik. Bu 11’nci sınıfa kadar devam ederdi. Sadece son sınıflar ayrı bir yemekhanede yerlerdi.

Sevmediğiniz bir yemek olarak neyi hatırlıyorsunuz?
Arada sırada kereviz çıkardı. Başlarda ıspanak ve pırasaya da karşıydık ama sonra sevdik. Aşçılarımız damak tadımızı geliştiren yemekler pişirirdi. Hiçbir zaman yemek sorunu olmadı.

Düzenli beslenmişsiniz, sebzeyi sevmişsiniz, damak tadınız gelişmiş.
Evet, sabah kahvaltılarımız da vardı, saat beşte ‘beş çayı’mız vardı. Yanında da simit verirlerdi.

Simide devam ediyorsunuz ama değil mi?
Evet. Ama şimdi arasına peynir koyuyorlar, o da işin tadını kaçırıyor.

‘Beş çayları’ hâlâ sizin için keyif mi?
Evet. ‘Beş çayları’ benim için halâ keyif, çünkü simit yiyorum. Şu anda sizin önerinizle akşamları sadece çorba içiyorum. O simit saati olmasa çorbayla uyumam mümkün değil.


Programa esir olmak şart değil

Deneyimleriniz okuyucularımıza yol gösterecektir, sizin yaş grubunuzdakilere tavsiyeleriniz var mı?
Benim önerim, bizim yaşımızdaki kişilerin akşam olduğunca hafif yemeleri. Bol sebzeli zengin bir çorba çok iyi uyumamıza yardımcı oluyor. Bu sayede mideyle ilgili sorunlar yaşamıyor ve zinde uyanıyoruz. Eskiden kahvaltı yapmıyordum, ama şu anda düzenli olarak yapıyorum. Sadece biraz beyaz peynir, kızarmış ekmek bana çok iyi geliyor ki o da sizin tavsiyenizdir. Genel olarak tüm tavsiyelerinize uyuyorum. Sadece bazen dış seyahatlere gittiğimde programım bozuluyor.

Tabiri caizse ‘küçük sapmalar’ olduğunda, “Yedim, güzeldi, keyifliydi, sonra devam ederim” diye mi düşünürsünüz, üzülür müsünüz?
Dün Ankara’daydım. Oradaki Çiftlik Lokantası’nı çok severim. Çocukluğumuzda hep oraya giderdik. Orada neler yedim, size anlatamam.

Anlatmanızı istesem?
Anlatmak istemiyorum. (Gülüyor) Peki anlatayım. Sizin de dediğiniz gibi programa yüzde yüz esir olmak şart değil. Orada bir su böreği yedim. Pilavlı kuru fasulye yedim.

Hepsini üst üste mi yediniz?
Evet, evet. Ondan sonra iki tane Ankara köftesi yedim.

Ankara köftesini bilmiyorum.
Daha lezzetli. Baş eti kullandıkları için daha lezzetli. Ondan sonra da söylemek istemiyorum ama.

Tatlı?
Evet. Ekmek kadayıfı. Ama sonra yediklerimi dengelemek için beş çayında hakkım olan simidi yemedim. Akşam da bir tek çorba içtim.
Güzel denge kurmuşsunuz.

Haberin Devamı

Ekmek arası tahin-pekmez
Tok olsanız da, “Hayır” diyemeyeceğiniz bir şey var mı?
Var. Eskişehir’de ilkokula giderken mektep saat üçte bittiğinde yakındaki bir fırına giderdik. Ekmeklerin ortasını çıkarıp, içini tahin pekmezle doldururduk. Şimdi tek dayanamadığım şey bu, sanırım yasaklı olduğu için. Sizden başka İpek de yasakladı bana, çünkü şekerimin yükselmesinden korkuyor. Ancak itiraf edeyim, arada Hüseyin Usta’yı yakalayıp ekmek içine tahin pekmez hazırlamasını istiyorum.



“Yapmacık spor yapıyorlar”

Sizin disiplinli olduğunuzu herkes bilir. Bu disiplin hayatınızın her alanında geçerli midir?
Disiplinli bir hayata başladığınız takdirde, onu hayatınızdaki her şeye uyguluyorsunuz. Yani, mükemmeliyetçi bir insanı dağınık bir odada tutamazsınız. Bu spor için de geçerli. Bazı insanlar yapmacık spor yapıyor. Bu yanlıştır. Ben spor yaparken müzik dinlemem. Yüzde yüz harekete konsantre olmanız gerekir. Yaptığınız her hareketi doğru yapmanız lazım, dik duruşu kaybetmemeniz lazım, dikkatli olmanız lazım. Kalkıp bir koşu bandında yürürken, ayaklarınıza dikkat edip yarım basmamanız lazım.

Farklı bir egzersiz alışkanlığınız var.
15 senedir her sabah Tibet egzersizi yapıyorum . Her gün 30 dakika sürüyor. Aslında doğrusu her hareketi sabah akşam 21 kere yapmak. Ben bunu 30 - 35’e çıkarttım. Çünkü akşam yapmıyorum. Aslında 15 dakikada biter, ama benim daha önce yaptığım ‘Rus salıncağı’ isimli bir ısınma hareketim var.


TAHiN PEKMEZE  DAYANAMAM



TİBETİN GENÇLİK PINARI 5 HAREKET
Peter Kelder’in yazdığı ‘Tibet’in Gençlik Pınarı’ (Ancient Secret of the Fountain of Youth) adlı kitapta sağlık için gerekli fiziksel hareketlerin yanı sıra beslenme sırları da var. Başlangıçta her hareketin üç kez yapılması tavsiye ediliyor. Daha sonra her hafta tekrar sayısı ikişer artırılarak 21 tekrara ulaşılıyor. Yani 2’nci hafta her hareket 5 kez, 3’üncü hafta 7 kez, 4’üncü hafta 9 kez şeklinde artırılıyor, 10 hafta sonra her hareket 21 kere yapılabiliyor.


Genleriyle oynanmış tohumlar beni korkutuyor
Ankara dediniz, çiftlik dediniz. Biliyorum ki, babanız cumhuriyetin ilk ziraat mühendisiydi. Hatta Atatürk’ün dışarı yolladığı bir ziraat mühendisiydi. Çiftlikte ve tarımla iç içe büyüdünüz. Günümüzde tarımla ilgili bir çok endişe, korku var. Tarımdaki gelişmeleri takip ediyor musunuz? Ne oluyor?
Evet hâlâ yakından takip ediyorum. Beni en çok korkutan, tohumların genleriyle oynanması. Kimse ileride doğabilecek sonuçları bilmiyor. Şu anda piyasada bulunan hibrit tohumları ektiğiniz zaman, ürünlerinden bir sonraki sene için tohum almak mümkün olmuyor. Bu hibrit tohumların çoğunun geniyle oynandı. Neticesinde ne toprak altındaki haşereler ne de toprak üstündeki karga, leylek gibi hayvanlar tohumu yiyor. Gübresi az olsa da, iyi mahsul veriyor. Bu yeni bir şey ve ileride aleyhinde araştırma sonuçları olabilir. Dolayısıyla bu kadar dopingli şeyler bana göre yanlış.
Evet, her şey dengeli olmalı. Doğallığı bozmak yanlış. Bu doğa, egzersiz ve beslenme için de böyle.
Bir şey daha eklemek istiyorum. Biliyorsunuz siz de orada bir süre bulundunuz, Amerika’nın en fazla yediği şey elma. Ama bugün “Elma ye” demeye korkuyorlar. Kabuğu kanserojen oldu. Çünkü çok fazla ilaç kullandılar. Amerika bu durumdan geri adım atabilmek için elma kurdunu yiyen Uçuç böceği, bizim uğur böceği dediğimiz böcekleri çoğaltıp elma bahçelerine salıyor.


Sahanda yumurta formülü
Mecbur kalsanız, mutfağa girip karnınızı doyuracak kadar bir şeyler yapabilir misiniz?
Çok iyi aşçıyımdır, 1985’e kadar çoğu zaman teknede yemeği ben de yapardım. Kimseyi karıştırmazdım. Hem de ne isterseniz yapardım.

Kuru fasulye?
Çok iyi yaparım.

Menemen
Çok iyi formülüm var.

İrmik helvası?
Tatlılarda pek iyi olmayabilirim, ama yemekleri iyi yaparım. Kötü bir alışkanlığım var, fazla tereyağı kullanırım. Zeytinyağlılarda, çok iyi yağ kullanırım ama şekeri de bol kullanırım.
Aslında tereyağı, şeker ve zeytinyağı koyduğunuz her şey çok lezzetli olur, ama bir o kadar da kalorilidir.
Yine de malzemenin usulünü bilmek gerek. Mesela, iyi bir sahanda yumurta, menemen yapacağınız zaman formülünü bilmeniz lazım.

Tereyağı formülü mü İnan Bey?
Hayır, ilk koyduğunuz şey süt olacak.

Tavaya önce süt koyacağız öyle mi?
Evet, tavaya önce süt sonra ya bir kaşık zeytinyağı veya çok az tereyağı. Fazla kavurmadan, sütü bitirmeden yumurtayı kırmanız lazım. Sonra karıştıracaksanız. Tuzunu da en sonra koymanız önemli.
Harika. Sizden hiç böyle bir tarif alacağım aklıma gelmezdi. Çok teşekkür ediyorum.

Fotoğraflar: Garbis Özatay