Bir bardak su gördüğünüzde aklınıza ne geliyor? Bundan birkaç yıl öncesine kadar hepimiz için günlük su ihtiyacının sadece minik bir kısmı anlamına gelen bir bardak su, artık bütün dünya için çok daha fazla şey ifade ediyor. Hatta siz bu yazımı okurken, ben Afrika’da su yoksunu bir bölgede gıda ve su yardımı için bulunuyor olacağım.
Üzülerek söylüyorum ki, küresel bir su kriziyle karşı karşıyayız. Bu konuyla ilgili son zamanlarda çok daha fazla şey duyduğunuzun farkındayım ama bir kez daha konuşalım istedim.
Hepinizin bildiği gibi Güney Afrika’daki Cape Town, içme suyunun tükenmesiyle karşı karşıya kalan ilk kent. ‘Sıfır Günü’ yani ‘suyun tükendiği gün’ olarak 21 Nisan 2018 tarihini belirlemişlerdi. Bu tarih itibarıyla kentte içilebilir su kaynağı kalmayacaktı. Bunun üzerine Sıfır Günü uygulamasına geçildi ve halk 25 litre sınırını aşmamaya özen gösterdi. (25 litre Dünya Sağlık Örgütü’nün temel ihtiyaçların karşılanabilmesi için belirlediği alt limittir.) Su kullanımını azaltma ve israfı önleme gibi uygulamalarla ‘Sıfır Günü’, Cape Town için süresiz ertelendi. Fakat Cape Town bu konuda yalnız değil. Çünkü uzmanlar, aralarında İstanbul’un da bulunduğu 11 büyük kent hakkında su kıtlığı uyarısı yapıyor.
Bu konuda önlem almaz ve fedakârlık yapmazsak, Türkiye’nin 2030 yılında su sıkıntısı çeken bir ülke olacağı tahmin edilmektedir. Türkiye maalesef su zengini bir ülke değil ve artan nüfus, gelişen sanayi ve hızlı kentleşme sebebiyle, 10 yıl sonra su sıkıntısı çeken bir ülke olacağı tahmin ediliyor.
Şu an İstanbul’da kişi başına günlük su tüketimi 190 litre ve bu hızla su tüketmeye, daha doğrusu israf etmeye devam edersek, en iyi ihtimalle günde 25 litre su hakkımız kalacak...
İçmek, yıkanmak, temizlenmek, bulaşık, çamaşır yıkamak ve yemek yapmak için sadece 25 litre...
25 litre su ne demek? İlk bakışta çok gibi görünse de aslında günlük hayatımızda çok küçük bir nokta... Bakın;
- Duş almaya başladığınız ilk dakikada akan su,
- Diş fırçalarken iki dakika açık bıraktığınız musluktan akan su,
- Temizlik yaparken kullandığınız ortalama iki kova su,
- İki kere sifon çekmek,
- Sekiz kiloluk çamaşır makinesinin kullandığı suyun sadece yarısı...
Kısacası bu konuda durumun ciddiyetinin farkına varıp, bugün önlem almamız gerekiyor.
Yoksa yarın çok geç olacak.
Su ayak izi nedir?
Su ayak izi bu konuda önemli kavramlardan biri... Ben de Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi’nde okuduğum, Türkiye’nin Su Ayak İzi Değerlendirmesi makalesinden bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.
Su ayak izi kavramı, ilk olarak Hollanda’daki Twente Üniversitesi ile Su Ayak İzi Ağı (Water Footprint Network-WFN) tarafından geliştirilmiştir. Su ayak izi; ham maddenin işlenmesinden, doğrudan operasyonlara ve tüketicinin ürünü kullanmasına kadar geçen tüm süreci kapsar.
Su ayak izini aslında bir ürünün veya hizmetin üretilmesi için gereken tatlı su miktarının tedarik zinciri boyunca ölçümü olarak da düşünebilirsiniz. Yani hesaplanmasında o ürün için kullanılan doğrudan ve dolaylı su kullanımını dikkate alır.
Su ayak izi, birim zamanda harcanan (buharlaşma dahil) ve/veya kirletilen su miktarıyla ölçülür. Mavi, yeşil ve gri su ayak izi; su ayak izinde su kullanımını ve kalitesini temsil eden üç bileşendir.
Mavi Su Ayak İzi, bir malı üretmek için ihtiyaç duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynaklarının toplam hacmi için kullanılır ve geleneksel olarak tatlı su denildiğinde akla gelen su kaynaklarıdır.
Yeşil Su Ayak İzi, bir malın üretiminde kullanılan toplam yağmur suyudur. Ancak, yeşil su ayak izinde sözü edilen yağmur suyu kaybolmaz ya da yeraltı sularına karışmaz; toprakta ya da bir süre için toprak üzerinde saklanır. Yağış miktarı, yeşil su arzını ve talebini etkilediği için, bir bölgenin yeşil su gereksinimi değerlendirilirken iklim değişikliği ve değişkenliği göz önünde bulundurulmalıdır.
Gri Su Ayak İzi, kirliliğe yönelik göstergedir. Su kalitesi standartlarına dayalı olarak, kirlilik yükünün bertaraf edilmesi ya da azaltılması için kullanılan tatlı su miktarını ifade eder.
Bu nedenle, gri su kavramı nüfus ve endüstriyel büyümeyle ilişkili olarak ele alınır.
Sebze ve etin maaliyeti...
Besinlerin su ayak izi de bu noktada çok önemli. Sebze ve etin doğaya maliyeti aynı değil. Her zaman tükettiğimiz besinler bakın bizler için su olarak ne ifade ediyor;
- Bir kilo çay, ortalama 35 litre
- Bir portakal, ortalama 60 litre
- Bir elma, ortalama 85 litre
- Bir dilim ekmek, 47 litre
- Bir fincan kahve, ortalama 160 litre su demek.
Hayvansal kaynaklı besinlerin su maliyetiyse çok daha yüksek.
Örneğin, bir yumurta için ortalama 600 litre su harcanıyorken, 150 gram biftek için gereken suysa, ortalama 2 bin 500 litre.