Türk sporcuları imza attıkları başarılar ile yüzlerimizi güldürmeye devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda İngiltere ve Fransa arasındaki Manş Denizi’ni yüzerek geçen Aysu Türkoğlu büyük bir başarıya imza atarak, ‘Manş Denizi’ni Geçen En Genç Türk Yüzücü’ unvanını aldı. Aysu gibi daha birçok başarı örneği verebilirim. Sevgili meslektaşım, UNDP sudaki yaşam savunucusu, Serbest Dalış Dünya Rekortmeni Şahika Ercümen de yakın zamanda Bahamalar’daki turnuvada pek çok derece elde etti. Tüm sporcularımızı gönülden destekliyor ve başarıların, güzel haberlerin artmasını umuyorum. Spor ve beslenmenin birbiri ile iç içe olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bugün size konu ile ilgili yapılan güncel araştırmalardan bahsetmek istedim.
Mirobiyata önemli
Vücudumuzda bir galaksi taşıdığımızı biliyor musunuz? Evet, yanlış duymadınız içimizdeki galaksi; mikrobiyotamız. Vücudumuzda, vücut hücrelerimizden 1.3 kat fazla mikroorganizma yaşadığından daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Bu sayının yaklaşık 40-100 trilyon bakteri olduğu düşünülüyor. Bu mikroorganizmalar aynı zamanda bağırsak floramızı meydana getiriyor. Elbette tüm bireyler için bağırsak mikrobiyotası çok önemli ancak sporcular üzerinde yapılmış olan yeni bir çalışmadan bahsetmek istiyorum. American Society for Microbiology derneği tarafından yayınlanan araştırmada yüksek proteinli diyetlerin etkisini araştırmak için koşuculardan oluşan bir grubun performansı ve bağırsak sağlığı analiz edilmiş. Araştırmanın sonucunda bağırsak florasındaki dengesizliğin sporcuların performansını engelleyebileceği belirtiliyor, bunun sebebinin ise sporcuların uyguladığı çok yüksek proteinli diyetler olduğu sonuçlar arasında. Sporcuların, egzersiz yapan bireylerin günlük almaları gereken besin öğelerinin miktarı performansları için oldukça önemli. Protein ihtiyacının cinsiyet, yaş, vücut kompozisyonu, yapılan egzersizin türü, şiddeti ve süresine göre değiştiğini hatırlatmakla birlikte günlük ortalama olarak kilogram başına 1.2-2 gram arasında değiştiğini söyleyebilirim. Proteinler sağlıklı ve dengeli bir beslenme için şart olsalar da bu miktarın çok üzerinde alındığında bir takım sağlık riskleri ortaya çıkabiliyor. Yüksek proteinli ve düşük karbonhidratlı bir diyet uyguladığınızda lif açısından fakir beslenmiş olacağınızı unutmayın, dolayısıyla sindirim sistemi problemlerine karşı dikkatli olmanızda fayda var.
Vücudunuzun ritmini dikkate alın!
Sirkadiyen ritim kavramını son yıllarda sıklıkla duyuyor olabilirsiniz. Uyku uyanıklık döngüsü, biyolojik ritm gibi terimler size tanıdık geliyor mu? Birçok tanımı yapılsa da sirkadiyen ritim aslında bir günü ifade ediyor. Kısaca, ‘‘vücudumuzun fabrika gibi 24 saat boyunca, yaşamsal fonksiyonlarını sürdürürken geçen zaman’’ olarak da tanımlayabilirim. Peki vücudumuzda ne gibi işlevleri var? Uyku düzeni, iştah kontrolünün sağlanması, hormon seviyeleri, kan basıncı, vücut ısının ayarlanması ve günlük aktivitelerimizi bu işlevlerin arasında yer alıyor. Weill Cornell Medicine’de yapılan yeni bir araştırmada, vücudunuzdaki sirkadiyen ritmin dengesi bozulduğunda yağ hücrelerinin büyüdüğü ve bunun sonucunda da kilo alımına yol açtığı görülmüş. Bu nedenle sporcular ve spor yapanlar dahil, tüm bireylerin sirkadiyen ritme dikkat etmesi gerekiyor. Sağlıklı bir sirkadiyen ritim için beslenmenin de önemini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Gün boyunca yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterin. Uyku düzeninize dikkat etmeyi unutmayın. Gün içinde en az altı saat uyumak ve özellikle 23.00-05.00 saatleri arasında uyuyor olmak, sirkadiyen ritim için oldukça önemli.