Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Sosyal medyadan paylaştığımız yemek fotoğrafları iştahı kabartıyor. Pazar günleri kahvaltı sofralarını gösteren fotoğrafların sayısında artış yaşanıyor. Kebap, fotoğraflar arasında favori olanı

Dijital dünya, hayatımızın her yanına dahil olmuş durumda. Akıllı telefon ve tabletler, dizüstü bilgisayarların satışlarını çoktan geçti. Birçoğumuzda bu iki üründen en az biri var. Türkiye’deki mobil internet kullanıcı sayısı 2013’ün ilk çeyreğinde 12.3 milyon kişiye ulaştı. Bununla beraber sosyal medya kullanımı da her geçen gün artıyor.
Sosyal medyada paylaşımda bulunmak, en sevdiğimiz şeylerden biri. Günlük yaşantıyı, duygularımızı, seyahatlerimizi, özel günlerimizi, bilgilendirici konuları veya duyuruları paylaşıyoruz. Sosyal medyada en çok paylaşılan konulardan biri de yemek fotoğrafları. Sosyal medyayı aktif kullanan biriyseniz büyük ihtimalle kahvaltı, kebap, pide, tatlı veya kahve gibi görsellerden en az birini paylaşmış veya böyle bir gönderiyi beğenmiş olma ihtimaliniz çok yüksek. Üstelik teknolojinin gelişmesiyle fotoğraflarda yaptığımız filtrelemeler, yemeklerin daha lezzetli ve iştah açıcı görünmesini sağlıyor. Bu da yeme dürtüsünü harekete geçirmek için alt yapı oluşturuyor.

Pazarları kahvaltı fotoğrafları patlıyor
Pazar günü kaç arkadaşınız sosyal medyada kahvaltı masası paylaşıyor hiç dikkatinizi çekti mi? Şık kahvaltı takımlarının kullanıldığı, en az üç çeşit peynir, reçel, bal, kaymak, tereyağı, siyah ve yeşil zeytin, çikolata ezmelerinin eksik olmadığı bir kahvaltı masası... Bir de sucuklu yumurta ve simit geldi mi tam ziyafet değil mi? İştahınızın kabardığını hissedebiliyorum.
Kebaptan vazgeçemiyoruz
Anne yemeklerinin herkeste ayrı bir yeri var. Anne yemeklerinin yerini hiçbir şey tutamaz ama yarışacak bir yemek varsa onun da kebap, döner, iskender ya da ızgara et olduğunu düşünüyorum. Bunları yerken insanların gözlerindeki mutluluğu görebiliyorum. Bu mutluluğu paylaşmak için de ele hemen telefonlar alınıp fotoğraf çekiliyor ve hemen sosyal medyaya yükleniyor. İtiraf edeyim ben de
Adana’ya gittiğimde Instagram’da hemen kebap resmini paylaştım. Hatta büyük ihtimalle bugün künefe resmi paylaşmış olduğumu göreceksiniz çünkü hafta sonu Mersin’deyim, tantuni de unutulmamalı.

Tatlı yiyelim tatlı konuşalım
Tatlı konuşmak, tatlıyı ne kadar sıklıkta ne kadar tükettiğinizle doğru orantılı. Aksi takdirde birçok hastalığa davetiye çıkarmış oluyorsunuz. 1 küp şeker, 20 kalori. Günde tek şekerli 5 bardak çay içtiğimizi varsayarsak sadece çay içerek günlük aldığımız kalori 100’ü buluyor. Bunu yıla göre, yılda 36 bin kalori eder. Genelde tatlıyı seviyoruz. Baklava, çikolaya, sufle, cheesecake gözlerinizi parlatıyor olabilir. Bir de arkadaşlarınız fotoğraflarını çekip sosyal medyada paylaşıyorsa işte o anda hemen buzdolabı kapağıyla mücadele başlıyor veya hiç vakit kaybetmeden elinizdeki telefon ya da tablet bilgisayardan sipariş veriliyor.

Obezitenin suçlusu kim?
Besinleri bu konuda suçlamak hatta bazı gıdalar hakkında haksız karalamalar yapmak mümkün ama durum o kadar basit değil. Obezitenin grip gibi yayıldığı ve beraberinde birçok kronik rahatsızlığı getirdiği, tip-2 diyabetin 13 yaşına kadar düştüğü bir dönemde duruma daha ciddi yaklaşmak gerekiyor.
Sosyal medya iştahı artırdığı kadar faydalı önerilerle de bireylere destek veriyor aslında. Ama önemli olan doğru bilgiyle doğru olmayanı birbirinden ayırmak. Ortalık maalesef diyet önerileri ve mucize tariflerle dolu. Pek çok öneri kilo kaybı
değil sağlık kaybı yaratıyor. Yapılması gereken, bireye özel çözümler bulmak, gerçekçi ve akılcı, ömür boyu uygulanabilecek ve kişide kamp duygusu yaratmayacak bir yaşam planı yaratmak. Bu noktada endokrinoloji uzmanı, diyetisyen, psikolog ve egzersiz uzmanı ekip olarak çalışmalı.
Aç kalmak veya az yiyerek her gün saatlerce egzersiz
yapmak bilimsel değil en ilkel yöntem diyebiliriz. Önemli
olan, dengeli beslenmeyi öğrenerek fizyolojik ve psikolojik faktörleri göz ardı etmeden ilerlemek.

Haberin Devamı

DiLARA KOÇAK NE YAPIYOR?

Haberin Devamı

Ölçülü beslenin, sağlıklı yaşayın sloganı benim hayat felsefem. Spor yapıyorum, ölçüyü kaçırmamak kaydıyla her şeyden tüketiyorum. Mevsimlere özel besleniyorum ve keyfimi kaçırmadan mutlulukla yemek yiyorum çünkü yasaklar mutsuz eder ve vazgeçmeyi tetikler.