Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Her yıl dünya genelinde 1.3 milyar ton gıdanın israf edildiğini biliyor musunuz? Aslında bu miktar, üretilen toplam gıdanın üçte biri, yani üretilen gıdaların yüzde 30-35’i...
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, yılda 1.7 milyar ekmek ve 18 milyon ton meyve-sebze israf oluyor.
Geçtiğimiz günlerde ülkemizde ‘Sıfır atık, sıfır açlık’ konulu bir toplantı yapıldı. Ben de bu toplantıdan bazı verileri sizlerle paylaşmak istedim.

SIFIR ATIK, SIFIR AÇLIK
Dünya, herkesi besleyecek kadar üretiyor, fakat buna karşın, her dokuz kişiden biri kronik açlık çekiyor. 2017 yılı verilerine göre, 821 milyon kişi çekiyor. Araştırmalar, dünya genelinde meydana gelen kayıp ve israfın yalnızca dörtte birini önleyebilirsek, bunun 870 milyon aç insanın beslenmesine yeteceğini gösteriyor. Tüm bu veriler, dünya genelindeki bu kayıp ve israfın, dünyayı beslemek için kaybettiğimiz önemli bir fırsat olduğunu, gıda kayıp ve israfını azaltmadan, çözmeden ‘Sıfır Açlık’ hedefine ulaşmanın mümkün olmadığını gösteriyor.

Haberin Devamı

İSRAF NEREDE OLUYOR?
Ülkemize bakıldığında, gıda kaybındaki en büyük kısım, üretimde oluyor. Hasat sonrası işleme, depolama, paketleme ve dağıtım gibi aşamalarda da elbette israf yaşanıyor.
Tüketici tarafına bakıldığındaysa, karşımızda gördüğümüz tablo hiçbirimize yabancı değil. Eminim hepimiz, indirim ya da kampanya dolayısıyla ihtiyacımızdan

SIFIR ATIK, SIFIR AÇLIK
fazla alışveriş yapmışızdır. Gereksiz ve fazla tüketimi destekleyen reklam kampanyaları da bu konuda dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra bilinçsiz alışveriş de israfı artırıyor. Etiket okumamak, besinleri yöntemlerine uygun saklamamak, son kullanma tarihine göre alışveriş yapmamak da tüketici tarafından israfı artırıyor. Tabaklarda bırakılan yemekleri ve hazırlama, pişirme sırasında oluşan kayıpları da göz ardı etmemek gerekiyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME
Sıfır atık prensibinin yanı sıra, sürdürülebilir beslenmeye odaklanmak da önemli. Sağlıklı beslenirken hem ürettiğimiz atığı azaltmak hem de doğayı korumak mümkün. Bu konuda hayvansal kaynaklı besinlerin tüketiminin azaltılması; sebze-meyveler ve tahıl ürünlerinin tüketiminin artması ön plana çıkıyor. Çünkü 9 milyar insanın, hayvansal kaynaklı proteinle beslenerek doyurulması mümkün değil. Bir kilogram tahıl üretilmesi için bin 500 litre su gerekirken, bir kilogram et üretilmesi için 15 bin litre su gerekiyor. Hem kendimizin hem de gezegenimizin iyiliği için bitkisel protein kaynakları olan yağlı tohumlar ve kuru baklagillere daha fazla ağırlık vermek yerinde bir davranış olacaktır. Bunun yanı sıra sürdürülebilir balıkçılığı desteklemek, yerel market ve manavlardan alışveriş yapmak da önemli. Bir diğer şeyse beslenmemizde farkındalığımızı artırmak. Ne yediğinize odaklanmak, yediklerinizin geldiği yeri ve bedeninizi nasıl beslediğini düşünmeniz için fırsat verecektir. Ayrıca ihtiyaçtan fazla tüketimin de önüne geçecektir.