Sevgili Bea, ne oldu? Bu fikir nereden çıktı ?
2006 yılında eşimle San Francisco’ya gittiğimizde, bir yıllığına daire kiraladık. Yıl boyunca, daha azıyla yaşadığımızda, aile için önemli olan şeylere daha fazla zamanımız olduğunu gördük. Daha çok kitap okuduk, çevre sorunları üzerine belgeseller izledik. Bu durum eşim ve benim düşüncelerimizi etkiledi, çocuklarımızın yaşayacağı gezegeni iyileştirmek için adımlar atmak istedik.
Bizler sıfır atık konusunda daha azla yaşamayı öğreniyoruz, peki ya çocuklar? Onları sınırlamak kolay oldu mu? Mesela arkadaşlarında gördükleri farklı eşyaları veya renkli kıyafetleri hiç istemediler mi?
Elbette istediler. Ama onlara en başından beri basitliği ve basitçe yaşamayı anlattık. Bu sebeple bize sormalarının bir anlamı yoktu, çünkü ‘Hayır’ diyeceğimizi biliyorlardı. Yani bizlerden ne isterse istensin, satın almak için elimizden geleni yapmadık, ‘Hayır’ dememizin sebebini öğrettik ve işimiz kolaylaştı.
Çocuklarım da normal giyiniyorlar zaten markalı tişörtler dahil aklınıza gelebilecek herhangi bir ayakkabıyı bile ikinci el buluyoruz.
Peki dünyanın bu konuda değişeceğine inanıyor musunuz?
İnanıyorum, çünkü değiştiğini görüyorum. Çözümün bir parçası olduğunuzda, gerçekten dünyayı değiştirmenin de bir parçası oluyorsunuz ve yeryüzü böylece değişiyor. Her gün onlarca e-mail alıyorum.
İnsanlar böyle bir şeye başladığım için bana teşekkür ediyor, ‘Hayatımı değiştirdiniz’ diyorlar ve örgütler de çalışmaları için teşvik ettiğimi dile getiriyorlar.
Azar azar değişimi gözlemliyorum ve bu umut veriyor. Bakın siz de değişiyorsunuz ve bunun için çalışıyorsunuz.
Sıfır atık prensibinde en çok zorlandığınız konu neydi? Mutfak mı, kişisel bakım ürünleri mi?
Saç bakımı konusunda ilk zamanlar şampuan yerine kabartma tozu ve elma sirkesi kullanmıştım. Bir süre sonra koku hem eşimi rahatsız etmeye başlamıştı hem de saçım yağlanmıştı. Üst limitleri zorladığım noktalardan biriydi. Sonrasında birçok şey denedim ve hayatımda uygulayabileceğim dengeli çözümler buldum.
Çok teşekkürler, sıfır atığın uygulanmasında Türkiye’deki farkındalık konusunda, benim de çok çalışacağıma emin olabilirsiniz.
Ben yapabiliyorsam, herkes yapabilir, her şey mümkün ve unutulmaması gereken de şu: Sıfır atık yaşamımıza güzellik getiriyor.
Çok inanıyorum ve destekli-yorum, ben teşekkür ederim.
‘Mazerete gerek yok’
Hayatımızın her döneminde sıfır atık prensibini uygulayabilir miyiz? Mesela hamileler için nasıl olur?
Bebek sahibi olmakla, hamile kalmak arasındaki süreçte fark yok. Şu an bebeğim olsa, düşündüğüm nokta, tekrar kullanılabilir bezler olur. Biz tekrar kullanılabilir bez kullandık, emziriyordum ve her şey ikinci eldi. İkinci el bebek bezi alıp her çocukta kullanabilirsiniz. Bazı kuruluşlar bu bezleri onlara geri verdiğinizde temizleyip başka birilerine kiralıyorlar, yani mümkün...
Sunumunuzda çocuklarınızın beslenme çantası yerine kullandığınız, bizim Anadolu’da sıkça tercih edilen bohça yöntemiydi. Bu noktada bizim yerel pazarlarımız da sıfır atık satış sisteminin bire bir modeli... Türkiye için geleneklerimiz bir avantaj olarak görünüyor, siz ne düşünürsünüz?
Evet evet, benim buraya üçüncü gelişim ve bunu kesinlikle görebiliyorum. Aslında biraz farkındalıkla Türkiye buna hazır. Avrupalılar sadeleşmede, elimine etmede daha zorlanıyor, sonuçta bu gelenekle büyümüyorlar.
Özetle demek istediğim, mazeret aramaya gerek yok.