SAĞLIK DOLU YENİ YIL!
2022’nin sonuna gelirken bu yıl kendi sağlığınızı geliştirmek ve hastalıklardan korunmak için neler yaptınız hiç düşündünüz mü? Pandeminin de getirisi ile nasıl beslendiğimizi daha çok önemsemeye başladık. ‘Bağışıklığa dikkat!’ 2022 yılı boyunca yine en çok duyduğumuz uyarılardan biriydi. Mikrobiyata ve bağırsak sağlığı da öyle… Yeni yılda kendi sağlığınıza yatırım yapmaya ne dersiniz?
Yeni yılın size şimdiden sağlık, huzur, bereket, şans ve mutluluk getirmesi dileği ile…
1-Bağışıklığınızı önemseyin
Son haftalarda havanın soğuması ile soğuk algınlığı ve grip vakaları artmaya başladı. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve düzenli egzersizin bundan korunmanız, hafif geçirmeniz veya hastalığınızın süresinin kısalması açısından önemlidir. Bu noktada bitkisel besinler, içerdikleri antioksidanlar ile serbest radikallerin olumsuz etkilerine karşı vücudunuzu korur. Günlük almanız gereken beş porsiyon meyve sebze tüketimiyle C vitamini ihtiyacınızı karşılar. Fakat yine de bağışıklığı artıran tek bir diyet yoktur. Meyveler, sebzeler, kuru baklagiller, tam tahıllar, yağlı tohumlar gibi lif, vitamin ve mineral açısından zengin bir beslenme düzeni bağışıklık sisteminize destek olur.
2-Gıda katkı maddelerinden uzak durun
2023‘te ’temiz etiket’ tanımı ile içerik sayısı ve türün yanı sıra alerjen ve sürdürülebilirlik uygulamalarının kaynağının da yer aldığı ürünlere ulaşabileceklerini düşünüyorum. Nature Communications’taki çalışmada gıda boyalarının uzun süre tüketiminin inflamatuar bağırsak hastalıkları (IBD), Crohn hastalığı ve ülseratif kolit için potansiyel bir tetikleyici olabileceği bulunmuş. Araştırmacılar bazı gıda boyalarına maruz kalmanın bağırsak sağlığına zarar verdiğini ve iltihaplanmayı artırdığını vurguluyor.
Araştırmacılar gıda boyasının doğrudan bağırsak bariyer fonksiyonunu bozduğu ve bağırsakta bulunan bir serotonin hormonunun üretimini arttırdığını, bunun da daha sonra bağırsak mikrobiyota kompozisyonunu değiştirerek kolit duyarlılığının artmasına yol açtığını belirtiyor. Bu gıda boyaları, ilave şeker içeren tatlılarda ve paketli gıdalarda, alkolsüz içeceklerde, süt ürünlerinde ve bazı tahıllarda yaygın…
3-Yağlı karaciğere dikkat!
Normalde yüzde 10’un altında olması gereken karaciğer yağ oranının artması, aslında yağlı bir karaciğeriniz olduğunun göstergesidir; karaciğer hücrelerinizde aşırı yağ birikmesi olarak da düşünebilirsiniz. En sık obez veya sedanter (hareketsiz) bireylerde rastlanıyor. Tedavide yaşam tarzı değişikliklerinin ve diyetin çok önemli bir rolü var. Omega 3 gibi sağlıklı yağ asitlerinin de karaciğer yağlanmasında çok önemli etkileri var. Bu yüzden sağlıklı yağları dengeli bir şekilde içeren diyetlerden korkmayın. Akdeniz diyeti, çoğu hastalıkta olduğu gibi burada da tedaviye yardımcı. Journal of Hepatology dergisindeki bir çalışma, çok fazla şeker ve yağ yemenin neden olduğu karaciğer hastalığı olan kişilerin, depresyon veya bunama gibi ciddi nörolojik durumlar geliştirme risklerinin de yüksek olabileceğini belirtiyor.
4-Kilo alıp verme döngüsünden çıkma zamanı
Kışın kilo alan, yaza doğru vermeye çalışan ve her sene sabit vücut ağırlığına 1-2 kilo eklenenlerin sayısı hiç de az değil. Kilo döngüsü 2-4 kg.’dan 25 kg. ve fazlasını alıp vermeye kadar değişebilir. Bir balonu durmaksızın şişirip söndürdüğünüzde nasıl balon pörsümeye başlarsa metabolizmanızı da bu şekilde düşünebilirsiniz. Sürekli kilo alıp veren insanların metabolizması yorulduğu için, kilolarını yeniden vermesi, ilk defaya göre daha zor olur. Vücut her bir kilo kas kaybında yaklaşık üç kilogram kadar su kaybeder. Bu durum, uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir. Alzheimer’s&Dementia dergisinde yayımlanan bir çalışma, kilo kalıpları gibi risk göstergelerinin izlenmesinin demans riskini azaltabileceğini ve erken müdahale için fırsatlar sunabileceğini bildiriyor. Yani kilo alıp verme döngüsünün önüne geçmek, sağlıklı yaşlanmaya da fayda sağlıyor.