Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Yeni araştırma sonuçlarına göre, özellikle çocukları hedef alan gıda reklamları obeziteye yakalanma riskini artırıyor. Mesela çikolata reklamları, çocukların okuldan çıkma ve yatma saatleri arasında daha çok yayınlanıyor

8. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi, 4-8 Nisan arasında Antalya’da yapıldı. Çok sayıda akademisyen, diyetisyen, beslenme bölümü öğrencisi, doktor ve firma katılımıyla gerçekleşen kongrede, Mezura Ekibi olarak hazır bulunduk. Kongrede sporcu beslenmesinden karaciğer hastalıklarına, sağlıklı yaşlanmadan bebek beslenmesine, gıda teknolojilerinden diyabete kadar çok geniş yelpazede önemli araştırma sonuçları sunuldu. Ancak en çok ilgi gören ve üzerinde durulan konu, obeziteydi. “Neden yemek yiyoruz?”, “Önemli olan kalori almak mı yoksa haz mı?”, “Reklamların çocuklar üzerindeki etkisi nedir, nasıl önlem alınır?” sorularının yanıtları oldukça dikkat çekiciydi.

Haberin Devamı

Şimdi hareket zamanı
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, hareketsizlik her yıl üç milyon kişinin ölümüne yol açıyor. Türkiye’de egzersiz yapanların oranı, yüzde 20-25 düzeyinde, yani daha fazla harekete ihtiyacımız var. Diğer taraftan ABD’deyle kıyaslarsak şöyle bir tedbir alma şansımız var: ABD’de obezlerin sayısı hafif kilolulardan fazla, ülkemizdeyse hafif kilolu olanların sayısı obezlerden fazla. Yani hâlâ hafif kilolu olanları obez olmaktan koruyabiliriz. Burada besin seçimleri kadar egzersiz de önemli, şimdi harekete geçmenin tam zamanı!

Haz ve beslenme
Besinlere ilgimiz, büyük ölçüde hazla ilişkili. Besin endüstrisi özellikle çocukları kullanarak haz biyolojisini kötüye kullanıyor ve bir anlamda çocuklar bazı besinlere bağımlı hale geliyor. Araştırmacılara göre ödüllendirmek, pekiştirmeye yol açıyor ve bağlılıkla sonuçlanıyor. İştahsa, besinlerin ödül olarak algılanması olarak tanımlanabilir. Yağ veya şeker içeriği yüksek besinler tüketmek, haz yolağını uyarıyor ve haz duygusunu pekiştirip yeniden besine arzulama sağlıyor. Bu duruma ‘besin bağımlılığı’ deniyor. Böylece kısır bir döngünün içinde kendimizi buluyoruz yani yüksek yağlı ve şekerli besinleri tüketmek beynimize ödül olarak iletiliyor, bu da sürekli yeme isteğine dönüşüyor. Bu nedenle özellikle besin seçimlerinizde lif ve su içeriğinin yüksek olmasına dikkat edin.

Haberin Devamı

Çocukluk döneminde obezite
Son yıllarda çocukluk obezitesi artış gösteriyor ancak çocuklar, besin seçimlerinden sorumlu değil. Hiçbir çocuk obez olmayı seçmez. Seçimi genelde anne-baba ve arkadaş gibi yönlendirmeler etkiler. Vücut ağırlığımız, yüzde 40-70 oranında genetik faktörler tarafından belirlense de geriye kalan kısım tamamıyla besin seçimlerimizle ilgili. Çocukların besin seçimlerinde, evdeki alışveriş ve alışkanlıklar, çocuk kuşağında yer alan reklamlar etkili oluyor.

Reklamlar, onları hedefliyor
Ülkemizde son üç ayda 1.340 saat gıdayla ilgili reklam yayınlandı. Bu reklamlar en sık hafta sonları ve okul çıkışları olan 16.00-20.00 saatleri arasında gösterildi. Reklamların yüzde 30’u çocukları hedefledi ve en sık çikolata reklamı yayınlandı. Reklamların yüzde 32.1’i gıda reklamlarıydı. Bunların yüzde 81’iyse yüksek kalorili, yağlı ve şekerli gıdaları tanıttı.
2015 yılı itibarıyla dünyada 700 milyonun üzerinde obez, 2.3 milyar bireyinse fazla kilolu olacağı tahmin ediliyor. Bunun yanında 900 milyardan fazla birey yetersiz besleniyor. Bu noktada çocuklar konusunda çok daha fazla hassasiyete ve doğru yönlendirmeye ihtiyacımız olduğu söylenebilir.

Haberin Devamı

BİYOLOJİK RİTİM
Hepimizin bir biyolojik ritmi var. Bu ritim içinde özellikle uykuyla ilgili yapılan çalışmalarda karşımıza obezite çıkıyor. Jet lag, vardiyalı çalışma, uykusuzluk, gece yemeleri ve ışık kirliliği ritmi bozanlar arasında. Işık ve beslenme, açlık/tokluk, uyku/uyanıklık mekanizmamızı etkiliyor. Araştırmacılara göre, yetersiz uyku iştahı tetikleyebiliyor, melatonin hormonu da bu döngüde önemli rol oynuyor. Aynı zamanda anti-oksidan etkisi olan bu hormonun eksikliği, obezitede rol oynuyor.
Bu ritmi düzenlemek için düzenli egzersize, sosyal temaslara ve karanlık-aydınlık döngüsüne dikkat edilmesi gerekiyor. Özellikle gece yaşamı; geç kalkma, kahvaltının atlanması, geç öğle yemeği, melatonin ve leptinin az salgılanmasıyla insülin direnci oluşuyor, diyabet riski artıyor. Son çalışmalar erken kalkan bireylerin daha sağlıklı bir yaşam sürdüklerini gösteriyor.