Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Bu yıl da Ramazan ayı yaz mevsimine denk geldi. Sıcak havalarda oruç tutanlar için sıvı desteği çok büyük önem taşıyor. Dehidratasyon veya su kaybı sonucunda vücut ağırlığının yüzde 10’dan daha fazla su kaybetmesi şiddetli halsizlik ve sıcak çarpmasına neden olur, yüzde 20’lik kayıpta ise yaşam tehlikeye girebilir.

Diğer besin öğelerinden farklı olarak vücut, suyu depolayamaz ve ihtiyacın artığı durumlarda ekstra bir kaynak sağlayamaz. Bu nedenle sıvı kaybını engellemek, vücudun normal çalışmasını sağlayabilmek için kaybedilen suların yerine konulması gerekir.

Haberin Devamı

Yaz aylarına denk gelen oruçlarda 16 - 17 saatlik susuzluk düşünüldüğünde, iftar ve sahur arası sınırlı sürede terle birlikte olan kayıplarımızı hızla yerine koymak hayati önem taşıyor.

Günde en az iki litre, yazın daha da fazla su içmeniz gerektiğini defalarca okuduğunuzu, duyduğunuzu tahmin edebiliyorum. Bazı kişilerin bu miktarda suyu kolayca tüketebildiğini ama, birçoğunun da ya su içmeyi sevmemesi ya da bu konuda istikrarlı olmaması nedeniyle çok az su tükettiğini de biliyorum.

Son yıllarda Ramazan’ın hep yaz ayına gelmesi yeni bir kavram yarattı: ‘Yaz Ramazan’ı’. İşte bu dönemde sıvı desteği ve farklı kaynakların kullanımı önem taşıyor. Çünkü hem “Ohh be!” deyip serinlemek hem sıvı desteği hem de lezzeti bir arada bulmak gerekiyor.

Su, vücutta ne işe yarar?

Suyun vücudumuzda sayısız görevi vardır. Besinlerin sindirilmesi, emilmesi ve taşınmasında görevlidir.
Eklemlerin kayganlığının sağlanmasına yardımcı olur ve elektrolitlerin taşınmasında rol oynar.

Besinlerin vücutta kullanımı ve sindirimi sonucu oluşan artık maddelerin atılmasını sağlayarak aynı zamanda vücut ısısının denetimini de düzenler.

Sıcak yaz günlerinde yeterince su içemiyorsanız suyun tadını biraz değiştirmek istiyorsanız, size iyi bir haberim var. Serinleten yaz seçimleriyle hem sıvı ihtiyacınızı destekleyebilir hem de sıcak yaz günlerinde rahatlayabilirsiniz.

Yazın “Ohh be!” dedirten soğuk çay

Kış aylarında ısınmak için bolca tükettiğimiz çayların soğuk ve buzlu versiyonlarını artık yaz aylarında rahatlıkla tüketebiliyoruz. Aslında bütün çaylar ‘camellia sinensis’ bitkisinin yeşil yapraklarından elde ediliyor. Bugün severek içtiğimiz siyah, yeşil ve oolong (beyaz) çayları aslında hep aynı bitkinin yaprakları ve hepsi de sağlığa faydalı, sadece yaprakların bize ulaşma şekilleri farklı.
Çaylar toplandığı zaman yapraklar hemen oksitlenmeye başlıyor. Siyah çayda yaprakların tamamen okside olmasına izin veriliyor. Yeşil çayda, oksidasyon sürecine giren enzimler ısı yoluyla aktivitesini yitiriyor ve böylece kuruma sürecinde yapraklar yeşil kalıyor. Beyaz çaydaysa çay yaprakları ısıya tâbi tutulmadan evvel kısmen oksidasyona bırakılıyor.
Yeşil çay, köken olarak diğer çaylardan çok farklı olmamakla birlikte yüksek antioksidan kapasitesiyle içeceklerin baş tacı sayılabilecek niteliktedir. Sindirim sorunları yaşayanlar için yeşil çayın ayrı bir önemi var. Bazı çalışmalara göre yeşil çay tüketimi, sindirimi rahatlatıyor.
Soğuk çay son yıllarda popüler içeceklerden. Özellikle yazın veya sıcak iklimin sürdüğü yerlerde. Soğuk çayı her içtiğimizde içimizi ferahlatıyor… Ancak soğuk çay seçerken koruyucu ve renklendirici kullanılıp kullanılmadığını kontrol etmenizi öneriyorum.
Soğuk çayın içerdiği meyve antioksidan içeriği de etkiliyor özellikle yeşil çay ve mango benim favorim.