Amerika’da Tufts Üniversitesi araştırmacılarının fast food restoranlarla ilgili yaptığı çalışma ilgimi çekti çünkü benzer mekanlar bizde de var. Çalışmada, 1996-2013 yılları arasındaki porsiyon büyüklükleri incelendi.
Teknolojinin gelişmesi, kentleşme, kadının iş hayatına atılması, yoğun iş temposu, seyahat etme, yalnız yaşama gibi etkenlerle insanlar, beslenmelerine daha az zaman ayırıyor. Maalesef geleneksel beslenme alışkanlıkları yerini hazır gıdaya bırakıyor.
Tüm dünyada ‘slowfood’ ve ülkemizde ‘sefertası hareketi’ çalışmalarını bu sebeple çok önemsiyorum.
Az zamanda çok tüketici
Her geçen gün artan ve yaygınlaşan tüketim biçimi fast food; ‘ayak üstü beslenme’ ve ‘hızlı hazır yemek sistemi’ gibi ifadelerle dilimize yerleşti. Bu sistem, az zamanda çok sayıda tüketiciye hizmet veren, standart yöntemlerle hazırlanmış besinlerin üretildiği ve satıldığı yemek zinciri.
Günü evinden uzak geçirenlerin hem damak zevkine hitap ediyor hem de zaman problemine çözüm getiriyor.
Dengeli beslenmeyi benimsemiş ve egzersiz yapan bilinçli tüketici aslında doğru seçimleriyle fast food da yiyebilir ancak önemli olan beslenme kalitesi ve dengeyi korumak.
Uzmanlar neyi araştırdı?
Tufts Üniversitesi’nden uzmanlar, üç büyük fast food zincirinde servis edilen popüler menülerdeki kalori, sodyum, doymuş yağ ve trans yağ içeriklerini analiz etti.
Patates kızartması, cheeseburger, kızarmış tavuk ve gazlı içeceğin 17 yıllık dönemde porsiyon büyüklüğü, eğilimleri ve besleyicilik değerleri incelendi. Analizlerin sonuçlarına göre ortalama kalori, sodyum ve doymuş yağ içerikleri nispeten benzer olsa da yine de yüksek seviyelerde bulundu.
Araştırmacılar, patates kızartmasındaki trans yağdaki azalmanın yasal çabalarla ilgili olduğunu düşünüyor ve bu alandaki uygulamaların sürdürülmeye değer olduğuna dikkat çekiliyor.
Günlük kaloriye eşit
Bu arada üç büyük fast food zincirinin cheeseburger menüsünde (burger, patates kızartması ve gazlı içecek) bulunan kalori miktarı, yıldan yıla ve restorandan restorana bin 144 ve bin 757 kalori arasında değişiyor.
Maalesef böyle bir menü çoğu insanın günlük alması gereken iki bin kalorinin yüzde 57 - 88’ini kapsıyor.
Yani günün geri kalanında fazla bir şey yemeye gerek kalmıyor. Sodyum içeriğiyse yüzde 63 - 91’i arasındaki bir değeri gösteriyor.
Peki ne yapmalı?
Restoranlar porsiyonları küçülterek, sodyum miktarını azaltarak ve etlerin daha az yağlı kısımlarını tercih ederek tüketici sağlığına katkıda bulunabilir.
Tuzla ilgili yasal bir düzenlenmeye acil ihtiyaç var. Tüketici, yediği ürünün içindeki besin öğesi değerlerinin açıklanmasını daha fazla talep etmeli. İçecek olarak şekersiz seçimler yapılabilir; menülerde salata ve
meyve bulunabilir.
Unutmayın ki, günlük beslenmeden 100 kalori az tüketmek, yılda 4 - 5 kilo kaybetmek anlamına geliyor. Fast food, sürekli bir seçim değil, ara sıra yaptığınız bir kaçamak olmalı!
Bazı ürünlerin kalori miktarı
*Firmaların web sayfalarından yararlanılarak hazırlanmıştır.